Güncelleme Tarihi:
Mehmet AKTARAN - Gülseli KENARLI / İstanbul, (DHA) - CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde STK temsilcileri ile iftar yaptı.
Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, İlim Yayma Vakfı, İmam Hatipliler Derneği, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı ve Türkiye Gençlik Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen "Bu ülke için varız, bir aradayız" adlı iftar programı Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı. İftar programı Kur'an okunmasıyla başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile birlikte katıldığı iftar programına Aile Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti TBMM Grup Başkanvekili Bülent Turan, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci'nin yanı sıra çok sayıda davetli de yer aldı.
"İNADIĞINIZ ZAMAN ALLAH'IN İZNİYLE TEKEDEN BİLE SÜT ÇIKARTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan iftar programında bir konuşma yaparak, "Biz istiklal ve istikbal mücadelesinin ne demek olduğunu çok iyi bilen bir milletiz. Bugün benzer mücadele içinde olan kardeşlerimizi bizden daha iyi anlayacak hiç kimse yoktur. Onun için devlet olarak, sivil toplum kuruluşları olarak mağdur ve mazlum duruma düşmüş tüm kardeşlerimizin yanındayız. Bu ister evi bölücü terör örgütü tarafından yıkılan vatandaşımız olsun, ister Suriyeli, Iraklı sığınmacı olsun, ister Filistin'deki, Arakan'daki mazlum olsun fark etmez. Hepsine de elimizi uzatıyoruz. Biliyoruz ki veren el alan elden üstündür. Bu anlayışla bu yolda yürüyoruz. Türkiye olarak, dünyanın en gelişmiş ülkesi olduğunu söyleyenlerle şöyle bir donörler noktasında ne durumdayız diye baktığımızda, bakıyorsunuz dünyada birinci sırada Amerika, ikinci sırada Türkiye, üçüncü sırada İngiltere... Fakat milli gelire oranladığınız zaman birinci sırada Türkiye geliyor. Bu bir gerçeği ortaya gösteriyor. Hiç bir zaman acaba 'bu kadar destek veriyoruz milli bütçe ne olur demedik'. Tam aksine, ne kadar verirsek çok daha fazlası gelir diye baktık. Öyle de oldu. Bu yılın birinci çeyreğinde büyümede Türkiye Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada 4.8. Bu bir bereketi gösteriyor, azmi gösteriyor. İnanmak, inandığınız zaman Allah'ın izniyle tekeden bile süt çıkartır. Hiç bu işin lamı, cimi yok ve netice böyle oluyor zaten" dedi.
"DEMEK Kİ TERÖR KOL GEZDİĞİ ZAMANDA SENDE POLİSİNE 'GEREĞİ NEYSE YAP' DİYORSUN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye için gerçek tehdit ne bölücü terör örgütünün saldırıları, ne finans krizinin etkileri ne de şu veya bu gücün düşmanlığıdır. Bizim için asıl tehdit; mağdura, mazluma, garibe, kimsesize, haksızlığa uğramış olana el uzatacak takatimizin veya idrakimizin kalmamasıdır. İşte o zaman bugünümüz ve yarınımız için endişelenmeliyiz. Birileri Türkiye için endişeleniyordu ya, öyle diyorlardı, Gezi olayları vs. olduğu zaman 'biz Türkiye'deki bu durumda endişeliyiz'... Ben de onlara dedim ki 'ya Fransa'da, Belçika'da, İngiltere'de bu son gelişmelerden dolayı çok endişeliyim, endişelenerek bakıyorum'. Rahatsız olmuşlar. Niye rahatsız oluyorsunuz? Demek ki terör kol gezdiği zamanda sende polisine 'gereği neyse yap' diyorsun. Türkiye'nin teröristi iyi terörist mi? Ne farkı var? O da insan öldürüyor, o da insan öldürüyor. Teröristin iyisi, kötüsü olmaz, bunu her zaman söyledik. Şu yaptığımız operasyonlar, terörle mücadelede ülkemize, huzuru, refahı, o bölgelerde de getirene kadar da durmadan devam edecektir. Ve bu işi de Allah'ın izniyle de bitireceğiz ve bu işi başaracağız. Burada kararlılığımız var. Askerimizle, polisimizle, köy korucularımızla beraber kararlılığımız var. Bu millet Allah'ın izniyle bunlara prim vermeyecektir. Beklediğimiz nedir? Birliğimizdir, beraberliğimizdir, dayanışmamızdır. Bizim bunu başarmamız lazım. Biz bir olursak, iri olursak, diri olursak, diri olursak, kardeş olursak, hep beraber Türkiye olursak bu işi bitiririz. Yoksa bunlar liseli çocuklar da dadanırlar, başka yerlere de dadanırlar. Niye? Başka çıkış yolları kalmadı. Fakat 'inlerine gireceğiz' dedik, girdik, bunlarında inlerine girdik, paralelinde inlerine girdik. Gireceğiz, nereden, kimlerden hangi türlü destek alırlarsa gireceğiz. Şu anda o şekildeki mücadelemizi de kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi.
"ŞİMDİ BU GENÇLİĞİMİZİ İYİ DOKUMAMIZ LAZIM"
Erdoğan, "Şu anda 8 sivil toplum kuruluşumuzun bir aradaki çalışmalarında hepsinin de ortak hedefi nedir? Gençliğimizdir. Bütün mesele, şimdi bu gençliğimizi iyi dokumamız lazım. Bu gençliğimizi asla bunlara kaptırmamamız gerekir. Bunu başardığımız anada onlar gelecekleri itibariyle çökmüş demektir. Şu anda Güneydoğu Anadolu'da, ülkemizin dört bir yanında, bu yavrularımızı onların eline kaptırmamak için her şeyden önce itikadi noktada, ibadet noktasında, bu noktada muamelatı kenara koymadan ahlaki noktada yavrularımızı çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Burada sadece okullardaki öğretmenlerimiz yeterli değil. STK'larımızın yapacağı hizmetlerde çok önemli. Yapıyorsunuz ama çok daha fazla bir şekilde bunu yapmamız gerekiyor" dedi.
"BU KADAR AHLAKSIZCA, BU KADAR ADİCE, BU KADAR ALÇAKÇA BUNLAR BİZİM ECDADIMIZA SALDIRMIŞLARDIR"
Erdoğan, "Milletimizin istiklal ve istikbal arzusu ile başlattığı ve çok büyük fedakarlıklarla sonuçlandırdığı mücadelesinin mesajı çok açıktır. Bu mesajın içinde kesinlikle milletimizin inancıyla, kültürüyle, tarihiyle kavgalı bir rejim arayışı yoktur. Dönemin tek partisinin etrafında kümelenen, zamanla kurucu lideri de dışlayan bir zümre kendi hayallerini koskoca bir millete dayatmaya kalkmışlardır. İşte tek partili dönem ile çok partili dönemin o aradaki incelemesini yaparsak bunu çok açık ve net görürüz. O dönemde bu milletin değerleriyle nasıl istisra ettiklerini, dinimiz nasıl istisra ettiklerini şöyle biraz incelersek çok açık ve net görürüz. Milletimizin hayalleriyle, milli şef ekibinin hayalleri aynı değildi. Nitekim, binlerce yıllık tarihi birikime arkasını dönen bu anlayış, milletimiz tarafından benimsenmediği gibi. Tam tersine her fırsatta, tasfiye edilmiş, geriletilmiştir. İşte şu anda İstanbul'da faaliyetleri sürdürdüğüm, Yıldız Saray'ında nelerin olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ve o Yıldız Saray'ı kumarhane, meyhane olarak kullanılmıştır. Ve o Yıldız Saray'ında o sarayı inşa eden Sultan Abdülhamid'i Sani kendi kullandığı kalemi, onun hal fermanının imzalanmasında kullanmıştır. Bu kadar ahlaksızca, bu kadar adice, bu kadar alçakça bunlar bizim ecdadımıza saldırmışlardır" dedi.
"ARTIK BU SANCILI DÖNEMİN TAMAMEN GERİDE KALDIĞINA İNANIYORUM"
Erdoğan, "Sanki merhum Menderes'e farklı mı uyguladılar. Aynı şeyi ona uyguladılar. Arkadan güldüler, kahkahalarını attılar. Bunların kim olduğunu, kimlerin takıntısı olduğunu, kimlerin dizisi olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Ama bunu biz bu genç kuşaklara, neslimize anlatmamız lazım. Şu anda bazı üniversitelerimiz karıştırmak istiyorlar, liselerimiz karıştırmak istiyorlar, bunlara fırsat vermeyeceğiz. Onun için bizim şu anda burada toplanan 8 sivil toplum kuruluşumuzun üzerinde çok önemli görevler olduğuna inanıyorum. 1950, 1983 ve 2002 bu bakımdan tarihi dönüm noktalarıdır. Artık bu sancılı dönemin tamamen geride kaldığına inanıyorum. Bugün devletiyle, milletiyle, sivil toplumuyla ve diğer tüm unsurlarıyla gücünü ve imkanlarını aynı hedeflere teksif etmiş bir Türkiye var. Bugün devleti ve milleti aynı hedefler etrafında buluşmuş bir Türkiye var" dedi.
"BİRBİRİYLE KAYNAŞMIŞ DURUMDALAR"
Erdoğan, "Dün akşam Ankara'da çevik kuvvet polisimizle iftar yaptım. Ondan önce Mardin'de aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleriyle bir iftar yaptım. Şunu gördüm; Artık güvenlik güçlerimizde şu ayrı, bu ayrı yok. Askerimiz, polisimiz, köy korucumuz hepsi aynen bakıyorsunuz etle kemik gibi. Birbiriyle kaynaşmış durumdalar. Allah nazardan saklasın, rabbim onların da birlik ve beraberliğini daim kılsın ve bütün bu terör mücadeledeki dayanışmayı, tankın üzerinde de zaten gördünüz. O tankın üzerindeki tablo çok manidardır" şeklinde konuştu.
"BU TOPLANTIYI KISKANIP MUHTARLARLA TOPLANTI YAPMAYA BAŞLAYAN BİRİLERİ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malum fakir muhtarlarla toplantı yapıyor ve bu toplantıyı kıskanıp muhtarlarla toplantı yapmaya başlayan birileri var. Bizim ulaştığımız yere sen ulaşamazsın, sen onu hayal bile edemezsin. Şu ana kadar ben 11 bin muhtarımızla bir araya geldim. Sadece kuru hitap değil, oturup onların bütün dertlerine varıncaya kadar, hepsini formlarla alıyorum. Ondan sonra bunu yakın takibini kurduğum ekiple yapıyorum. Çünkü her muhtar bulunduğu mahallede, köyde Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanın gözdür, elidir, ayağıdır, duyan kulağıdır. Böyle yürüyoruz. Sen ne yapacaksın? Sadece cumhurbaşkanı böyle bir şey yapıyor diye, sende kalkıyorsun, böyle bir şey yapıyorsun" dedi.
"BU ÜLKEDE 'BİZ TERÖRLE MÜCADELE EDİYORUZ' DEME HAKLARI YOKTUR"
"Avrupa Parlamento binasının koridorlarına terör örgütlerinin paçavralarını asanların ve onların önünde poz verenlerin ve onları o şekilde hareket etmeye sevk edenlerin bu ülkede 'Biz terörle mücadele ediyoruz' deme hakları yoktur. Bunu Avrupa Parlamentosunun ileri gelenlerine söylüyorum. Kimi aldatıyorsunuz? Bu beslemelerinizle siz bir yere varamazsınız, temel hak ve özgürlük mücadelesi veremezsiniz. Yanlış oyundasınız. Yanlış işler yapıyorsunuz. Almanya'nın tavrı ortada, çok açık net, Avrupa Birliğinin takındığı tavırlar ortada. Şahsımla ilgili ileri geri attıkları bütün adımlar ortada. Biz bu yola çıkarken farklı çıktık" şeklinde konuştunuz.
Erdoğan, "İşte Türkiye'deki temsilcileri var, söyledikleri şeyler belli. Biz gönüller yapmaya yine devam edeceğiz. Halkımızda zaten yüzde 52 ile bunu gösterdi" dedi.