Güncelleme Tarihi:
Buse ÖZEL / Mustafa AKIN - İSTANBUL, (DHA) İLK kez 1967 yılında Japonya'da Tomisaku Kawasaki tarafından keşfedilen Kawasaki hastalığı hızla yükselen ateş, deride döküntüler, lenf bezlerinde şişkinlik gibi belirtiler ile kendisini gösteriyor. Hızlıca teşhis edilip tedavi edilebilirse tüm şikayetler ortadan kaybolurken, tedavide geciktiği takdirde hayati risk taşıyabiliyor.
"EN ÖNEMLİ BELİRTİSİ KONTROL ALTINA ALINAMAYAN ATEŞ"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, her yıl yaklaşık 40 Kawasaki hastasını tedavi ettiklerini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Kawasaki hastalığı çocukluk çağında görmüş olduğumuz bir damar iltihabı. Orta boylu damarları tutan bir hastalık ama buradaki en önemli bulgu kontrol altına alınamayan çok yüksek ateş. Bunun yanı sıra çok ciddi döküntüler ortaya çıkıyor. Özellikle gövdeye yerleşen döküntüler gözlüyoruz. Çok belirgin olan döküntüler oluyor. Gözlerde çok ciddi bir kızarıklıkla karşımıza gelebiliyor. Dudaklarında çatlaklar meydana geliyor hatta bir anne 'Sanki birisi çocuğun dudağını bıçakla doğramış' gibi bir benzetmede bulunmuştu. Boyunda yaygın lenf bezi büyümeleri oluyor ve bu lenf bezi büyümeleri dışında el ve ayaklarda çok ciddi şişlikler gözlüyoruz."
"10 GÜN GEÇ KALINDIĞINDA KALP HASTALIĞI VE YAŞAMSAL TEHLİKE GÖRÜLÜYOR"
Yüksek ateşin korkutucu olduğunu belirten Prof. Dr. Kasapçopur, Kawasaki hastalığının belirtilerinin akla ilk olarak enfeksiyon hastalıklarını getirdiğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti: "Enfeksiyon hastalıklarının belirtileri görüldüğü için bu hastalıkların teşhisi koyuluyor ve antibiyotik veriliyor. Ancak antibiyotikler bu hastalığı kontrol altına almakta yeterli olmuyor. Teşhis edilemeyip bu akut dönem belirtilerinden yaklaşık 10 gün sonra subakut döneme geçtiğinde o zaman bizi en çok korkutan tablo karşımıza çıkıyor. O zaman çocuklarda koroner arter damarlarda tutulumu oluyor. Yani koroner arter damarlarda iltihap tutulumu yaşanıyor. Kawasaki hastalığı çocuklarda koroner arter hasarı yapabilen tek hastalık olması nedeniyle tehlikeli bir hastalık. Kontrol altına alınamayan süreç çocukların kalpte bulunan koroner arterlerinde ciddi etkilenmelere, ciddi genişlemelere ve ciddi boyutta daralmalara ve tıkanmalara yol açıyor. Bu şekildeki daralmalar ve tıkanmalar kalp damarlarında oluştuğunda da çocuğun ciddi olarak yaşam tehlikesi karşımıza gelebiliyor."
Kalp dışında safra kesesinde de tutulum olabildiğini belirten Prof. Dr. Kasapçopur, menenjit de görülebildiğini söyledi ve koroner damarlardaki bozukluklar o dönemde tanılandırılıp kontrol edilmezse kalıcı koroner arter hasarları meydana geldiğini açıkladı.
"ERKEN TEŞHİS EDİLDİĞİ İÇİN HİÇBİR SIKINTISI KALMADI"
Bodrum'da yaşayan ve Kawasaki hastalığı geçiren minik Ada'nın annesi ise teşhis koyulana kadar antibiyotik tedavisi gördüklerini ancak bu tedavinin yeterli gelmediğini belirtti ve şunları söyledi: "İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geldikten sonra tedaviye başlandı ve çok hızlı bir şekilde Ada düzeldi. Döküntüler geçti, ateşi düştü. 5-6 gündür düşmeyen bir ateş vardı ama ilaçlardan sonra o da gitti. Sonra 4 gece Cerrahpaşa'da tedavi olduk. 4 gün sonra tahliller yapıldığında kan değerleri normale gelmişti. Şu anda hiçbir sıkıntısı kalmadı hastalık ile ilgili erken teşhis edildiği için."
(FOTOĞRAFLI-GÖRÜNTÜLÜ)