Güncelleme Tarihi:
İstanbul, 21 Mart (DHA) – Çimento Endüstrisi İşveren Sendikası (ÇEİS) Başkanı Tufan Ünal, beton yolların Türkiye’nin cari açığını kapatmada en iyi seçenek olduğunu savunarak, “Cari açığı en iyi kapatma dönüşümü beton yol dönüşümüdür” dedi.
ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Cem Sak ve Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Hacıkamiloğlu, “Güvenli Geleceğin Çimentosu” başlığıyla düzenledikleri basın toplantısında Türk çimento sektörünün faaliyetleri ve gelecek hedeflerini paylaştı.
Türk çimento sektörünün 100 yıllık bir geçmişi olduğunu ve “devlet tecrübesi ve geleneği” bulunduğunu dile getiren Ünal, Türk çimento sektörünün son 10 yılda üretimini yüzde 50 artırarak Avrupa lideri olduğunu açıkladı.
ÇEİS’in 32 üyesi şirket olduğunu ve bu şirketlere bağlı 63 tesisle Türk çimento sektörünün yüzde 98’ini temsil ettiğini söyleyen Ünal, üretim hacmini 2016 yılında 77 milyon ton olduğuna işaret etti.
Bu üretim hacmiyle dünyanın 5. büyük çimento üreticisi olduklarını vurgulayan Ünal, bu üretimin 7 milyon tonunu ihraç ettiklerini hatırlattı ve “Yakıt ve enerji dışında tamamen yerli hammadde kullanıyoruz. Bu nedenle cari açığı kapatan bir sektörüz” dedi.
Tufan Ünal, Dünya çimento üretiminde de ilk beşte yer alan Türk çimento sektörünü değerlendiren ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, “2016 yılında 77 milyon ton üreten sektörümüz, sadece iç pazardaki ihtiyacı karşılamakla kalmıyor, ihracat da yapıyor. Çimento sektörü olarak üretimde tamamen yerli ham madde kullanıyoruz. Cari açık yaratmayan, hatta kapatan bir sektör olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.
"Beton yol cari açığı azaltır"
Konuşmasında beton yol yapımına değinen Ünal, beton yolların asfalt yollara kıyasla çok daha yararlı olduğuna işaret ederek şöyle dedi:
“Beton yollar dönüşümü, bizce cari açığı kesinlikle azaltacak olan dönüşümdür. Beton yollar cari açığı kapatma yöntemidir. Yıllarca söyledik ve nihayet Karayolları Genel Müdürlüğü şartnameyi hazırladı. Beton yol yapımının karayollarının portföyüne girmesi lazımdı. Yaptı artık. Sempozyumlar yaptık, örnek yollar yaptık ve çıkan sorunları çözdük. Dünyadaki örnekleri verdik… Asfalt yolların ikamesinin beton yol olduğuna nihayet olabilir gözüyle bakmaya başladılar. Beton yolların maliyeti asfalt yollara kıyasla yüzde 30 daha düşük, daha uzun süreli dayanımı var. Bunları görünce ikna oldular. Eskiden beton yol yapımı pahalıydı. Sonra asfaltla başa baş geldi artık daha ucuz ve daha uzun ömürlü. En son yaptığımız karşılaştırmada beton yolların asfalta göre daha uygun olduğunu saptadık ömrü de iki buçuk katı. Asfalt yollara harcanan bakım onarım giderlerinden sağlanan kâr ile her sene bir Avrasya Tüneli açabiliriz.”
Sorulması üzerine ABD’da bazı bölgelerde yüzde 90’lar oranında beton yol bulunduğunu belirten Ünal, bu oranın Belçika’da ve Hollanda’da yüzde 40 civarında olduğunu kaydetti.
Türkiye’de beton yolların oranının yüzde 3 civarında olduğunu dile getiren Ünal, “Samsun’da belediyenin uygulamaları var. Belediyeler karayollarından daha hızlılar. Tekirdağ’da uygulamalar var. Belediyelerde ve köy yollarında git gide tercih edilen yöntem” dedi.
Beton yolun otomobillerin lastik yapısıyla uyuşmadığı itirazına Ünal, “sadece kaplama asfalt , geri kalan taban, rijit yapı betondan olabilir. Üst kaplama farklı olabilir, alt yapısı beton olabilir” diye konuştu.
Türk çimento sektörünün 2016 yılında 77 milyon ton üretime ulaşarak Avrupa lideri olduğunu vurgulayan ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal şunları ifade etti:
“Son 10 yılda üretimimizi yüzde 50 artırdık. Avrupa lideri olmakla kalmadık, dünya çimento üretiminde ülkemizi ilk beşe soktuk. Türk çimento sektörü köklü olduğu kadar gelecek de vaat eden bir sektör. Altyapı, yol, köprü, konut projeleriyle Türkiye’nin geleceğini inşa ediyoruz. Ülkemizi geleceğe taşıyacak Üçüncü Havalimanı, Çanakkale 1915 Köprüsü, Avrasya Tüneli ve İzmit Körfez Geçişi gibi mega projelerin de taşıyıcı gücü olarak çalışıyoruz. Sağlam yapı, güçlü Türkiye anlayışıyla güvenli geleceği inşa etmenin varoluş misyonumuz olduğuna inanıyoruz.”
"17 bin kişinin istihdamı güvenli ellerde"
Yaklaşık 7 milyon konutun 2023 yılına kadar tekrar inşa edilmesinin gündemde olduğunu belirten Tufan Ünal Türk çimento sektörü, ülke geneline yayılmış tesislerle 17 bin kişiye istihdam yarattığını vurguladı. Son 10 yılda iş sağlığı ve güvenliğine 145 milyon lira yatırım yaptıklarını ifade eden Ünal, Türk çimento sektörünün, iş sağlığı ve güvenliği dendiğinde akla ilk gelen sektör olmayı hedeflediğini dile getirdi.
“Sıfır iş kazası” vizyonuyla dünyanın lider iş sağlığı ve güvenliği kuruluşlarından İngiliz British Safety Council’la işbirliğine gittiklerini söyleyen Tufan Ünal “ÇEİS olarak şimdiye kadar belki de hiçbir sektörün atmadığı bir adımı attık ve üye şirketlerimize ait tüm fabrikaları British Safety Council işbirliğiyle denetime tabi tuttuk. Son 10 yılda Türk çimento sektörü olarak, klinker üretim kapasitemiz yüzde 90, sektördeki çalışan sayımız yaklaşık yüzde 40 artmasına rağmen, iş kazalarına ilişkin uluslararası kıyaslamalarda kullanılan kaza sıklık oranında yüzde 30, kaza ağırlık oranında ise yaklaşık yüzde 60’lık bir düşüş sağladık.” diye konuştu.
Çöpü enerjiye, enerjiyi çimentoya dönüştürüyor
Ünal, enerji üretimiyle ilgili olarak da şöyle konuştu:
“Türk çimento sektörü 2016 yılı sonu itibariyle 10 fabrikada 18 hat ile toplam 100.7 MW gücünde atık ısı geri kazanım tesisi yatırımı yaptı. Toplam 5 hatta 34.0 MW elektrik üretimine imkân tanıyacak 4 fabrikaya ait yatırımların da birkaç yıl içinde devreye alınması planlanıyor. Sektörün ulaştığı kurulu kapasite, yıllık yaklaşık 400 bin hanenin elektriğini karşılar seviyeye geldi.”
Atıktan ürettikleri enerjinin kapsamını genişletmek için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüştüklerini belirten Tufan Ünal sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir yılda ülkemizde ortaya çıkan yaklaşık 28 milyon ton belediye çöpünden 7 milyon ton ek yakıt üretmek ve kullanmak mümkün. Üretilen 7 milyon ton ek yakıt ile yıllık 1,7 milyon ton CO2 azaltımı yapmak ve belediye katı atıklarını yüzde 80 oranında azaltmak mümkün olacak. Atık ikame oranı Avrupa’da yüzde 60 seviyelerine ulaştı. Türkiye’de ise bu oran henüz yüzde 4 civarında. Bu oranı yukarı seviyelere çıkardıkça hem çevreye hem ülke ekonomisine büyük katkı sağlanacak.” (Fotoğraf - Grafik)