Güncelleme Tarihi:
Özden ATİK/İSTANBUL,(DHA)-BÜYÜKADA'da 5 Temmuz 2017'de yapılan toplantıya ilişkin Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner ile İsveç vatandaşı Ali Ghravi'nin de aralarında bulunduğu 8'i tutuklu 11 sanığın yargılandığı dava, sanık savunmalarıyla devam ediyor.
PETER FRANK STEUDTNER: BENİ TERÖRE NASIL BAĞLADIKLARINI ANLAMIYORUM
Duruşmada tercüman aracılığıyla savunmasını yapan tutuklu sanık Peter Frank Steudtner, şiddet karşıtı olduğunu ve insan hakları örgütlerine eğitimler verdiğini söyledi. Stres, travma ve veri güvenliği konusunda eğitim için geldiğini belirten sanık Steudtner, sanık Özlem Dalkıran'a 5 bin Avro göndermesiyle ilgili, "Özlem Dalkıran'ın hesabına 5 bin Avroyu ödedim. Otelin rezarvasyonunun bir kısmını ödemek için paraya ihtiyaç vardı. Ben de çok parayla seyahat etmek istemiyorum. Bu nedenle parayı yolladım" dedi. Sanık Steudtner, '"Terör örgtülerine destekte bulunmak çok ciddi bir suçtur. Terör örgütlerinin isimlerine bakarken sadece ikisini biliyordum. FETÖ ve PKK isimlerini duymuştum. Diğer isimlerin hiçbirini duymadım. Beni ve benim uzmanlık alanımı teröre nasıl bağladıklarını anlamıyorum" diye konuştu. İddianamede kendisinin Pakistan'a gittiğinin belirtildiğini, toplantıda Suriye ve ByLock hakkında konuşulduğu bilgilerinin olduğunu söyleyen sanık Steudtner, "Hiç Pakistan'a gitmedim. Suriye hakkında konuştuğumuz, ByLock hakkında konuştuğumuz söylendi, ben böyle birşey konuşmadım. İlk defa tercümanlardan duydum ByLock'u. Polisten bilgi saklama konusunun üstünde çok duruluyor. Bizim yaklaşımımız farklı biz veri ve iletişimi korumaya çalışıyoruz, bilgi saklamıyoruz" dedi. Gizli tanığın toplantı salonunda duruşmada duyduklarını anlattığı iddiasına ise sanık Peter Frank Steudtner, "Gizli tanık tuvaletle eğitim salonu arasında, toplantı salonunda konuşulanları duyduğunu ifade etmiş. Bu kişi bu 5 dakika içerisinde herşeyi duymuş ve bunları benimle bağlantılamış. Tuvalette eğitim salonundaki herşeyi bana ilişkilendirmesi gerçekçi değil" dedi.
İDİL ESER: TRAJİK VE İRONİK BİR ŞEKİLDE 4 AYDIR TUTUKLUYUM
Tutuklu sanık Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser ise, tüm suçlamaları reddettiğini belirterek Af Örgütü'nün yapısını anlattı. Kurumsal yapıları gereği, her açıklamanın uluslararası sekreterya onayından geçtiğini söyleyen sanık Eser, "Herhangi bir grup veya örgütün gizli ajandasına göre iş yapabileceği bir yer değildir. Nasıl olur da bunlar suç olarak karşımıza çıkıyor anlamış değilim. ByLock kullandığı iddia edilen Taner Kılıç ile 76 kere görüşmüşüm. Kendisine direktör olarak hesap vermek zorunda olan kişiyim. Haftada bir görüşme yapmam gereken kişilerden birisidir. Şahsi kanaatim kendisi ByLock kullanıcısı değildir, terör örgütleriyle alakası yoktur. Diyelim ki var, benim onda ByLock olduğunu bilmem mümkün değildir. ByLock kullanan Ramazan diye biri var, 16 kere konuşmuşum, o da ev ararken konuştuğum emlak komisyoncusuymuş" diye konuştu. Sanık Eser, "Trajik ve ironik bir şekilde dört aydır tutukluyum. Pişman olacak birşey yapmadım, bu nedenle etkin pişmanlıktan yaralanmak istemiyorum" dedi. Duruşmaya Sincan Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanan tutuklu sanık İlknur Üstün de iddianamedeki suçlamaları reddederek tahliyesini talep etti.
ALİ GHRAVİ: DERHAL VE ŞARTSIZ TAHLİYEMİ TALEP EDİYORUM
Tutuklu sanıklardan Ali Ghravi de üç gün öncesine kadar neyle suçlandığını dahi bilmediğini belirterek "PKK'yı haberlerde duydum. Diğer örgütlerin isimlerini bile duymadım" dedi. Bağımsız danışmanlık yaptığını ve öncelikli olarak işkence mağdurları ve mültecilere danışmanlık yaptığını söyleyen Ghravi, iddianamede aleyhine delil olarak sunulan dil haritasının Ortadoğu'nun dil haritası olduğunu belirtti. Sanık Ghravi, "115 günden beri tüm insan haklarım ihlal eden bir durumla karşı karşıyayım. Sağlığım ve akıl sağlığım için endişe ediyorum. Benim işledigim bir suç yok. Derhal ve şartsız tahliyemi talep ediyorum" dedi. Duruşma, diğer sanıkların savunmasıyla devam ediyor.