IHA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2015 12:30
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, doğduğu Erzurum’un Şenkaya ilçesinin Akşar köyünde Ermeni katliamlarının yaşandığını belirterek, “Çocukken mezarlık yanındaki bir toprak parçasının yanından geçerken basmamaya dikkat ederdik. Çünkü Ermeniler orada kadın, çocuk ve yaşlı demeden insanlarımızı öldürmüştü” diye konuştu.
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği “Adanmış Ömürler” adlı programa konuk konuşmacı olarak katıldı. Hayatı boyunca yaşadıklarını örnekler vererek anlatan Yıldırım, doğduğu yer olan Erzurum’da işgal döneminde Rusların zulüm yaptığını ve Ermenilerin de yöre insanını katlettiğini anlattı.
Mehmet Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezi ve Müzesi’nde gazeteci-yazar Demet Tezcan’ın moderatörlüğünü yaptığı programda konuşan Yıldırım, Şenkaya’nın Akşar köyünde dünyaya geldiğini anlattı. Babasının polislik mesleği sebebiyle birçok ile gittiklerini de kaydeden Yıldırım, çocukken yaşadığı anılarını paylaştı. Köyünün 1878 yılından sonra Rusların işgaline maruz kaldığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi soykırımdan bahsediliyor ama bizler asıl Ermenilerin zulmünü yaşamış bir aileyiz. Sülalemizden 815 kişiyi katlettiler. Kazım Karabekir Paşa da hatıratında bu sayının 250 olduğunu belirtiyor. Kundaktaki çocukları bile öldürdüler. O bölgenin insanı bu acıları çok iyi bilir. Orası, Sarıkamış yenilgisi sonrası Mehmetçiğin birbirine sarılarak donup öldüğü coğrafyadır. Enver Paşa ile Hafız Hakkı Paşa, Allahu Ekber Dağları’na bizim köyden çıkarak gitmişlerdir. Toprağı kazdığınızda eski tüfekler, mermiler ve kemiklerle karşılaşıyorsunuz”.
Rus işgali sırasında Ermenilerin halka zulüm yaptığını anlatan Yıldırım, “Çocukken mezarlık yanındaki bir toprak parçasının yanından geçerken basmamaya dikkat ederdik. Çünkü Ermeniler orada kadın, çocuk ve yaşlı demeden insanlarımızı öldürmüştü. Büyüklerimiz o topraklardan uzun süre insan kokusunun yayıldığın söylerlerdi” diye konuştu.
”MASON HOCA BENİ SINIFTA BIRAKTI”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduğu dönemde hatıralarını da paylaşan Yıldırım, Milli Gençlik Vakfı’nda da çeşitli görevler aldığını ifade etti. Kütüphanede çalıştığı bir gün hocalarından birisinin 33. derece mason olduğunu yazan onlara ait bir bültenin eline geçtiğini de belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun dersinde bülteni çıkardım ve arkadaşlara, ‘bu hoca masondur. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) ve dostlarına hakaret ediyor.’ dedim. O gün sonrası ders çalışmama rağmen 9 yıl derslerimi geçemedim. Üniversitelerde masonların kendi arasında çok güçlü dayanışması var. Ancak, Hoca değiştikten sonra en yüksek notu aldım ve geçtim”. Yıldırım, Mavi Marmara olayında da Masonların deşifre olduğunu kaydetti.
“BASAYEV BÜYÜK BİR İNSANDI”
İslam dünyasında cihat eden tüm liderleri yakından tanıma şansı bulduğunu da ifade eden Yıldırım, Şamil Basayev’in de büyük bir insan olduğunu kaydetti. Basayev’in, 1’inci Çeçen savaşı sonrasında İslami bilgisini geliştirerek manevi yönünü güçlendirdiğini de vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Grozni’deki savaş sırasında önlerine çıkan mayınlı araziden ilk kendisi geçmiştir. Gençleri ve askerleri arkasına almıştır. Patlayan bir mayınla ayağını ve gözünü kaybetti. Kan kaybetmesine rağmen doktorların müdahalede bulunmasını istemedi. Yerini gençlere bırakmıştı. Mücadele eden herkes Allah katında değerlidir.”