Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL, (DHA) - TÜRKİYE'DE 18 yaş altında yaklaşık 352 bin otizmli çocuk olduğu biliniyor. Otizm ve bunun gibi diğer bireysel farklılığa sahip çocukların her yeni eğitim döneminde okul kaydı, okula uyum ve kaynaştırma kontenjanı bulma gibi sorunlar yaşadığı belirten Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Kınalı, “Otizmli çocukların ve diğer bireysel farklılığa sahip çocukların akranlarından öğrenecekleri çok şey var, bu yüzden birlikte eğitim almalılar” diye konuştu.
Araştırmalara göre otizmli çocukların bireysel olarak normal sınıflara alındıklarında sosyal becerilerinin anlaşılır oranda geliştiğini belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Kınalı, “Otizmli çocukların ve diğer bireysel farklılığa sahip çocukların akranlarından öğrenecekleri çok şey var, bu yüzden birlikte eğitim almalılar. Akran zorbalığı son yıllarda daha fazla duymaya başladığımız, üzerine düşünülmesi gereken bir kavram. Aynı yaştaki diğer çocuğun herhangi bir nedenle farklılığı olan arkadaşına kötü davranması ve onu dışlaması olarak biliniyor. Aslında bu noktada iki taraf da karşılıklı sağlayacağı faydadan mahrum kalıyor. Otizmli çocuk arkadaşından alacağı destekten uzak kalırken, diğer çocuk ise farklılıkları anlama, yaklaşma ve yönetme becerisini edinemiyor, gelecekte empati duygusu eksik ve zor durumları yönetemeyen bir birey haline geliyor” dedi.
“KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN YASAL DAYANAĞI VAR”
Kaynaştırma eğitiminin amacının, çocuğun ilgi ve yeteneklerini en iyi şekilde kullanmasını öğretmek olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, “Kaynaştırma eğitiminin yasal dayanakları ise Anayasa 42’inci Madde, 573 sayılı ‘Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ (Madde 12) (30.05.1997) ve Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’dir. Aynı zamanda Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesinde taraf devlet konumundadır. Türkiye sözleşmeyi 14 Eylül 1990’da imzalamıştır” şeklinde konuştu.
“DUYUSAL BÜTÜNLEME VE TAMAMLAYICI TERAPİLER ÖNEMLİ”
Otizmli çocukların çoğunda duyusal işlem bozukluğu olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, “Duyusal işlemleme, çocuğun kendi vücudundan ve çevreden gelen duyusal bilgileri organize etmesi ve bu duyusal bilgiyi doğru şekilde kullanıp cevap vermesidir. Bu süreçte yaşanan sıkıntı çocuğun davranış, hareket ve cevaplarını etkilemektedir. Duyusal bütünleme terapisi ve beynin duyusal işlem merkezlerine etki edecek tamamlayıcı terapi metotları bu noktada çok önemli hale gelmektedir” dedi.
“ERGONOMİK DÜZENLEME ŞART”
Otizmli bireylerin öğrenme ortamının, öğrenme sürecini etkileyeceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Kınalı, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Otizmli bireyler bir sonraki adımı tahmin edebilecekleri, ergonomik düzenlenmiş bir çevreye ihtiyaç duyar. Görsel ipuçları, etkinliklere ait çizelgeler ve farklı alanların sınırlarının belirlenmiş olması onlar için önemlidir. Karmaşık düzenler, aşırı ses ve gürültü, sınıf ortamına dışarıdan gelen sesler, irrite edici zil sesi, fazla aynalı sınıflar, aşırı ışık, uygun olmayan mobilya düzeni onları rahatsız eder. Bu bağlamda, her okulda bireysel farklılığı bulunan fakat henüz Otizm tanısı konmamış çocuklar olabilir. Bu düzenlemeler olmadığında, çocukların ileriki yaşamlarında Otizm geliştirme riskinin yüksek olduğu ve ergonomik düzenlemelerin yapılması gerektiği bilinmelidir. Bu kapsamda öğretmenlerin de sürecin içine dahil edilmesi ve bilgilendirilmesi önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.
(FOTOĞRAF)