Güncelleme Tarihi:
Ramazan EĞRİ - Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA) ÜMRANİYE'de 5.5 ay önce çatısı yenilenen binadan dondurma yerken başına kalas düşmesi sonucu hayatını kaybeden Melih Güngör'ün (11) ölümüne ilişkin 4 şüpheli hakkında dava açıldı. Şüpheliler 10 Ocak'ta Anadolu Adalet Sarayı'nda hakim karşısına çıkacak. Öte yandan İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı'nca hazırlanan ve dava dosyasına giren bilirkişi raporuna göre 2 katlı binanın çatısında gerekli özen ve dikkati göstermeyerek çalışan usta Muharrem Kirlibal'ın asli, bina sahibi Temür Kirlibal'ın ise tali kusurlu olduğu belirtildi. Melih Güngör'ün acılı anne ve babası ise adalet ve hukuk aradıklarını söyledi.
5,5 AY ÖNCE MEYDANA GELMİŞTİ
Olay 25 Nisan saat 15.45'de Ümraniye Esenkent Mahallesi'nde meydana geldi. 6. sınıf öğrencisi Melih, arkadaşlarıyla birlikte çatı yenileme çalışması yapılan iki katlı binanın yakınında kaldırım üzerinde dondurma yiyip sohbet ediyordu. Bir anda binadan Melih'in başına kalas düştü. Melih kanlar içinde yere yığıldı. Yardım çığlıklarını duyan baba Seyfi Güngör ile anne Serap Güngör, Melih'i kucaklayarak komşularının aracına bindirdi. Hastaneye götürülen Melih, burada yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
BİLİRKİŞİ RAPORU HAZIRLANDI, DAVA AÇILDI
Olayla ilgili İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı'nca hazırlanan bilirkişi raporuna göre 2 katlı binanın çatısında yapılan tadilat sırasında şüpheli Muharrem Kirlibal'ın bütünü yaklaşık 6 metre olan kalas parçasını kestiği, 210 cm'lik parçanın kayarak aşağı düşmesi sonucu Melih Güngör'ün kafasına isabet ettiği anlatıldı. Muharrem Kirlibal'ın amcasının oğlu diğer şüpheli Temür Kirlibal'ın da olayın meydana geldiği binanın maliki olduğu ifade edildi. Bilirkişi raporunda Muharrem Kirlibal'ın gerekli özen ve dikkati göstererek meskun olduğu malum olan binanın etrafından gelip geçen insanların veya orada bulunabilecek kişilerin olma ihtimallerini dikkate alarak, çalışmış olsaydı kestiği 210 cm uzunluğundaki kalas parçasının aşağı düşme ve zarar verme ihtimalini göz önünde bulundurup çalışmasını güvenli bir şekilde yerine getirseydi kalas dikkatsizliği sonucu aşağı düşmeyebilir, müteveffa çocuğun ölümüne neden olmayabileceği kaydedildi.
Binanın çevresinde de gerekli önlemlerin alınmadığı vurgulanan bilirkişi raporunda, "...Güvenlik önlemi alınması durumunda müteveffanın ölümüne neden olan kalas velev ki ustanın dikkatsizliği sonucu aşağı düşseydi dahi o esnada bulunan müteveffa çocuğa ulaşmayabilir ve mevcut ölümlü olay gerçekleşmeyebilirdi.Belirtilen nedenlerden dolayı Muharrem Kirlibal asli, Temür Kirlibal'ın ise tali kusurlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde başkaca kimse kusurlu davranmamıştır" denildi. Bilirkişi raporunun ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede 4 şüpheli hakkında dava açıldı. İlk duruşma ise 10 Ocak'ta Anadolu Adalet Sarayı'nda görülecek.
BABA: ADALET İSTİYORUZ
Baba Seyfi Güngör, "Yaklaşık 5 ay oldu evladımızı kaybedeli. Bu süreçte biz çok zorluklar yaşadık. Bir yandan acıyı yaşamak bir yandan acıya alışmak. Alışabildin mi derseniz, alışamadık. Bu acıyla yüz yüze kaldık mı kaldık. Bizim acımızı kimse paylaşmak istedi mi, istemedi. Biz bu olayda sadece şeffaf olarak, tarafsız olarak diyeyim biz adalet istiyoruz. Bununla ilgili kimin ne yapması gerekiyorsa kimin ne görevi varsa hukuk çerçevesinde eşitçe yapılması beklentimiz var. Dolayısıyla hukuk arıyoruz. Sebep olarak binada zaten malumdur olaydan sonra gerçekleşen soruşturmada bilgi alışverişi oldu tabiî ki zaten şu anda hukuk süreci devam ediyor. Bu binanın çalışması tamamen ruhsatsız. 5 ay önce vefat etti Melih. Melih'in vefatından üç beş gün sonra buranın çalışmasına hiçbir şey olmamış gibi devam edildi. Sanki can kaybı yaşanmadı; sanki hüzünlü bir olay yaşanmamış gibi. Şu an bina bitmiş, binanın çevresi makyajlanmış. Eski bina ile şimdiki arasında çok fark var. Ama vicdanları rahatlatır mı, rahatlatamaz. Binanın çevresi düzeldi, yeni bir görünüme sahip oldu ama biz acımızla yaşıyoruz, acımızla kahroluyoruz. Her gün acıyı sanki bugün olmuş gibi sanki bir dakika önce yaşanmış gibi aynı acıyı telaffuz ediyoruz" dedi.
"KIZIMIN İSMİ MELİNAY. OĞLUMA BENZER BİR İSİM KOYMAK İSTEDİK"
Olayın olduğu zamanda 5.5 aylık hamile olan anne Serap Güngör "Şu an aynı şeyleri yaşıyor gibiyim, hala üzüntülüyüm. Her gün çocuğum gözüme geliyor. Çünkü o şekilde gördüğüm için yolda üzüntülüyüz, acılıyız her zaman olduğu gibi. Unutulmaz çocuğumuz yani evladımız yani yitirilen bir can var burada o yüzden acılıyız yani. Her zaman her gün bu acıyı yaşıyoruz. Ben hamile olduğum için oraya baktıkça gözümün önüne geliyordu. Kanlar içinde gördüğüm için hala o şeyi yaşıyordum her baktıkça. O yüzden benim için iyi olmuyordu. Biz adalete güveniyoruz ama üzerlerine düşen görevi yapmalarını istiyoruz. Sonuçta bizim bir çocuğumuz gitti üzerlerinde durmalarını istiyoruz. Bina benim çocuğum vefat ettiğinde hala yapılıyordu. Daha kırkı çıkmadan yapılmaya başlandı. Çocuğumun ölüsüne saygı duymadılar. Yapıldı bitirildi, olan bizim çocuğumuza oldu. Kızımın ismi Melinay. Oğluma benzer bir isim koymak istedik. O yüzden Melinay koyduk ismini" ifadelerini kullandı.
"ACILARLA AYNI SOKAKTA KALAMADIK"
Çocuklarının ölümünden sonra ikamet ettikleri sokaktan başka bir sokağa taşındıklarını söyleyen Baba Seyfi Güngör, "O sokakta ikamet ediyorduk, evimizi taşıdık. Her gün her sabah gündoğumunda dışarı çıktığımız zaman sanki evladımı yerde yatarken o halini öyle canlandırıp aynı acıyı her gün yaşadık biz. O yüzden acımız her zaman içimizde. Bir nebze de olsa uzaklaşmak istedik bu sokaktan, yapamadık yani. Acılarla aynı sokakta kalamadık" diye konuştu.
"BİNA BİZE VERİLEN BİLGİLER DOĞRULTUSUNDA KAÇAK YAPILAŞMA ESNASINDA KAZA GERÇEKLEŞİYOR"
Baba Seyfi Güngör olayın yaşandığı yerde şunları anlattı:
"Tam burada benim çocuğum abisi ve arkadaşlarıyla sohbet edip dondurma yiyordu. Dondurma yediği esnada kalas, kafasına o şekilde düşüyor. Daha sonra hastaneye kaldırılıyor tabii ben hastaneye yetişebildim. Bana telefon açıldığında küçük bir yaralanma olarak düşündüm. O niyetle geldim hastaneye. Ama hastaneye gittiğimde doktorlar ciddi bir şekilde yaralandığını söyledi. Şu anda o binanın önündeyiz. Benim evladım kaza sonrası hayatını yitirdi. Kimileri için hayat o kadar toz pembe geçerken bizim için toz pembe gitmedi. Kimileri kaygı içinde olayı takip ederken kimisi de bu şekilde binayı yenileme peşine düştü. Aynı zamanda bina bize verilen bilgiler doğrultusunda kaçak yapılaşma esnasında kaza gerçekleşiyor. Evladımızın can kaybından sonra burada aynı şekilde kaçak yapı devam ediyor. Kaçak olarak izin alınmadan, önlem alınmadan bu bina bu hale geldi" diye konuştu.
(FOTOĞRAF)