Güncelleme Tarihi:
İhsan YALÇIN - Enver ALAS/İSTANBUL, (DHA) BAŞBAKAN Binali Yıldırım, "Doğu Akdeniz enerji alanında önemli bir bölge olarak yine karşımıza çıkıyor. Buradaki yeni kaynakların sahalardan en büyük pazarlara ulaştırılmasında doğal ulaşım yollarının en önemli güzergahından biri de yine Türkiye'dir" dedi. Yıldırım; "Özellikle Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon kaynaklarının her iki tarafa ait olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. Rum liderliğinde, önümüzdeki günlerde Doğu Akdeniz'de tek taraflı tasarruflardan kaçınılmasını, uzun zamandan beri telkin etmekteyiz" diye konuştu.
İstanbul Kongre Merkezi'nde 22. Dünya Petrol Kongresi düzenleniyor. Kongreye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile Azerbaycan, Sırbistan, Arnavutluk ve Bulgaristan devlet başkanları katılıyor. 30'u aşkın bakan ve ABD Dışışleri Bakanı Rex Tillerson'ın da yer aldığı programda, konuşmalardan önce 15 Temmuz şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Programda konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Enerji hem ulusal hem de uluslararası düzeyde her zaman önemini koruyan sektörlerden biridir. Zira enerji konusu dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım hangi dönemde olursak olalım hayatımızı idame ettirebilmemiz ve halkımızın refahını arttırmak için olmazsa olmaz bir ihtiyacımızdır. Günümüzde ülkelerin ve toplumların gelişmişlik düzeyinin ölçüsü enerjiye olan erişim ve tüketim seviyesiyle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bugün burada ortak bir amacımızın olduğunu ifade etmek isterim. Bu amaç; petrol başta olmak üzere bütün enerji kaynaklarının maliyet ve çevre boyutu da dahil en iyi ve en verimli şekilde kullanımını sağlayacak dünyadaki bütün bölgelerin ve toplumların refahına katkıda bulunmak olacaktır" dedi.
"GÜNCEL GELİŞMELERİ DE GÖZARDI EDEMEYİZ"
Yıldırım , "Türkiye dünya hidrokarbon kaynaklarının 5'te 3'üne komşu durumundadır. Bizim için enerji, dünyanın sayılı ekonomileri arasına girme hedefimizde de başlıca lokomotif unsurlardan bir tanesidir. Türkiye olarak enerji politikalarımızla ulaşmaya çalıştığımız nihai amaç enerji güvenliğini, çeşitliliğini arttırarak milletimizin refahını, huzurunu teminat altına almaktır. Ayrıca üretici veya tüketici olsun barış ve işbirliğini destekleyen bütün komşu bölge ülkelerinin enerji güvenliğine de katkı sunmayı önemsiyoruz. Bunun için gayret gösterirken enerji alanında bir takım güncel gelişmeleri de göz ardı edemeyiz. Petrol, doğalgaz ve kömür gibi hidrokarbonların üretim ve tüketiminde yöntem ve miktarlarında önemli değişikler yaşandığını görmekteyiz. Bu değişimlere paralel olarak enerji alanındaki aktörlerin çoğaldığını, yeni üretici ülkelerin piyasaya girdiğini, tüketimin giderek OECD ülkelerinden Asya Kıtası'na kaydığını, yenilenebilir enerji başta olmak üzere alternatif enerji kaynaklarının artmakta olduğunu müşahede etmekteyiz. Büyük bir hızla yaşanmakta olan ve bütün ülkeler bakımından sonuçları bulunan bu değişim karşısında en doğru seçimi yapmaya, en doğru kararları vermeye mecburuz" diye konuştu.
"KALICI BİR MÜCADELE ŞARTTIR"
"Enerji güvenliği kavramının önemli bir boyutu da siyasi sorunların çözülmesi, gerek kaynak ülkelerde gerekse güzergah ülkelerde huzurun ve barışın tesis edilmesidir" diyen Başbakan Yıldırım, "Bu çerçevede terör başta olmak üzere asimetrik tehditlerle etkinlikle ve kalıcı bir mücadele şarttır. Bu mücadelenin bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütünün kullanılarak yapılamayacağı aşikardır. Sorunları çözerken yeni sorunlara yol açmaktan özenle kaçınmalıyız. Enerji güvenliği ancak birlikte ve tutarlı bir mücadele yöntemiyle sağlanabilir. Türkiye olarak enerji alanında aldığımız kararlarda 'sıfır' toplamlı oyun yaklaşımını hiçbir zaman benimsemedik ve her zaman bölgemiz, komşularımız ile işbirliğini içerisinde kazan-kazan yaklaşımını ön plana aldık" ifadesini kullandı.
"YAPICI BİR TUTUMA YÖNELMESİNDE FAYDA VARDIR"
"Doğu Akdeniz enerji alanında önemli bir bölge olarak yine karşımıza çıkıyor" diyen Başbakan Binali Yıldırım, "Buradaki yeni kaynakların sahalardan en büyük pazarlara ulaştırılmasında doğal ulaşım yollarının en önemli güzergahından biri de yine Türkiye'dir. Ülkemiz Doğu Akdeniz kaynaklarının Avrupa'ya ulaştırılmasında her zaman yapıcı bir rol oynamaya hazırdır ve kararlıdır. Bu bağlamda bölgedeki siyasi sorunların çözümlenmesi için de elinden gelen katkıyı koymaktadır. Özellikle Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon kaynaklarının her iki tarafa ait olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. Rum liderliğinde, önümüzdeki günlerde Doğu Akdeniz'de tek taraflı tasarruflardan kaçınılmasını, uzun zamandan beri telkin etmekteyiz. Türkiye kendisine ait ipso-fakto hakları ve Kıbrıs Türklerinin haklarını sonuna kadar koruyacaktır. Kıbrıs Rum liderliğinin barışın önünü tıkamak ve tek yanlı arama işlemlerine başlamak yerine yapıcı bir tutuma yönelmesinde fayda vardır" şeklinde konuştu.
(FOTOĞRAF)