Başbakan Yardımcısı Canikli’den bankalara faiz uyarısı

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2017 16:40

Başbakan Yardımcısı Canikli’den bankalara faiz uyarısı

Haberin Devamı

İstanbul, 12 Mayıs (DHA) – Başbakan ardımcısı Nurettin Canikli, bankaların rekabet amacıyla faiz yarışına girmelerinin kredi faizlerine yansıdığına dikkat çekerek “Fiz yarışı aşırı faiz yaratıyor. Ne anlaşıp tekelci olunmalı ne de aşırı rekabetle faiz yarışına girilmeli” uyarısı yaptı.
Türkiye Bankalar Birliği’nin 60. Genel Kurulu Sabancı Center’da yapıldı. Genel kururla katılan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bankacılara 2016 yılında gösterdikleri performans nedeniyle teşekkür etti. Geçen sene yaşananların birçok ekonomiyi altından kalkılamaz duruma getireceğini söyleyen Canikli, Türkiye’nin güçlü ekonomisi, güçlü bankacılık sistemi sayesinde kısa sürede zorlukların altından kalktığını ve durumu pozitif görünüme çevirdiğini dile getirdi.
Son 1.5 ayda bankaların 140 milyar liralık Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi kullandırdığını, giderek ekonominin canlandığını belirten Canikli, enflasyon, isşsizlik ve faizlerin düşürülmesiyle yeniden yüksek büyüme rakamlarının yakalanacağını savundu. Bankaların çok güçlü olduğunu, zor zamanlarda güvenlik amacıyla kendilerini kastığını söyleyen Canikli, rekabet amacıyla faizin ekonomiyi zora koştuğunu belrtti. Canikli, “Rekabet, daha fazla mevduat hedefi, bir faiz yarışı başlattı. Yüzde 14 mevduat faizi veren bankamız var. Buna yüzde 2, 2.5 maliyeti de ekleyince bu paranın kredi maliyeti yüzde 16, 16.5 oluyor. Bankalarımız ne kendi aralarında faiz anlaşması yaparak tekel gibi davranmalı ne de faiz yarışı yapmalı” dedi. Canikli, beklentilerinin faiz oranlarını artıracak şekilde faiz yarışı yaşanmaması olduğunu vurguladı.
Banka senedi
Nurettin Canikli, yeni finansal araçlar üzerinde çalıştıklarını, bunlardan birinin de banka senedi olduğunu açıkladı. Canikli, bu fikrin, 3. Havaalanına kredi sağlayan Ziraat Bankası’na yurtdışından gelen teklifler üzerine şekillendiğini anlattı. Kısa sürede bu hazırlığın tamamlanacağını söyleyen Canikli, “Böylece bankalar aktiflerini menkulleştirecekler. Kredilerini paketleyip pazarlayabilecek” dedi.
Enflasyon ve işsizliğin tek haneli rakamlara düşürüleceğini dile getiren Başbakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanının artı istihdam projesinin çok büyük bir başarı kazandığını, dünyanın başka ülkelerinde bu uygulamanın olmadığını söyledi. Son 3 ayda 1 milyonu geçen istihdam sağlandığını belirten Canikli, bunun süreceğini vurguladı. Canikli, yılda 1 milyon kişiden fazla istihdam sağlanması gerektiğni vurguladı.
Cari açığın 2016’da tavan yaptığını ancak trendin aşağı yönlü olduğunu söyleyen Nurettin Canikli, “Bu seviyede bir finansman yönetiminde bu oranın bir sıkıntısı yok.ama hedefimiz yüzde 3’ün altına düşürmek” dedi.
Otomatik BES, vergi ve harçlarda indirim, süper teşvik gibi sayısız reform hazırladıklarını, bazılarının yürürlüğe girdiğini bazılarının kısa sürede gireceğini anlatan Canikli, kıdem tazminatı konusunun da kısa sürede “halledileceğini” vurguladı. Canikli, “tabi ki kazanılmış hakları koruyarak bunu çözeceğiz” dedi.
Canikli, enflasyonun da kontrol altına alarak tek haneli rakama indireceklerini söyledi.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın da açılış konuşmasında yakın dönemde Türkiye ekonomisini ve bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeleri, bankacılık sektörünün genel performansını değerlendirdi.
Son iki yılda iç ve dış kaynaklı öngörülmedik çok sayıda faktörün neden olduğu ciddi zorluklar yaşadıklarını dile getiren Aydın,  dünya tarihinin en ağır küresel ekonomik krizinin etkilerinin sürdüğü bir dönemde, darbe girişiminin yaşandığını hatırlattı.
Aydın, darbe girişiminin ekonomik alandaki etkilerinin sınırlı kaldığını ve finansal piyasaların ve bankacılık hizmetleri herhangi bir kesinti olmaksızın devam ettiğini vurguladı. Küresel krizde kamudan bir kuruş kaynak almadan ekonomiyi destekleyen bankacılık sektörünün darbe girişiminden sonra da tüm imkanlarını seferber ederek piyasaların sağlıklı olarak çalışmasına destek verdiğini dile getiren Aydın, “Bankalar, kredi kanallarını açık tutmuş, gelişmelerden olumsuz etkilenen iyi niyetli müşterilere yüksek tolerans ile yaklaşmıştır.” Dedi.
Aydın, şöyle dedi:
“Bankacılık düzenlemelerinde yapılan değişiklikler, Hazine destekli KGF kefaleti ile sağlanan kredi limitlerinin artırılması, Kosgeb tarafından faiz desteği sağlanan kredi imkanının arttırılması, ile ticari işlemlerde taşınır mal rehni düzenlemeleri kredi iştahını olumlu yönde etkiledi. Tabii ki bu imkanların ne kadarının hangi zaman diliminde ve nasıl kullanılacağı piyasadaki gelişmelere göre belirlenecektir.”
Aydın, “Gelişmekte olan ülkeler yaparsa piyasa ile çelişir, gelişmiş ülkeler yaparsa piyasalar gelişir yaklaşımını yaşayıp öğrendik. İşlerin olağan akışında gittiği dönemlerdeki uygulama ve kuralların kriz dönemlerinde makul ölçülerde esnetilmesi doğal bir inisiyatif olmalıdır. Ama gelişmiş ülke finans piyasaları için biçilmiş elbiselerin gelişmekte olan ülkelerde olağanüstü dönemlerde dayatılması gelişmiş ülkelerin yapa geldiği bir uygulamadır. Ülkemizde uygulamasında piyasa mekanizması ve uluslararası anlaşmaların kuralları içinde kalınarak en doğru olan uygulanmaya gayret edilmiştir.” Dedi.
Bankacılık sistemişnin sağlam olduğunu ve elindeki bütün kaynakları mevduata kendi özkaynaklarını da ekleyerek kredi olarak sunduğunu dile getiren Aydın, “Yönetimin güçlü iradesi ve uygulamada hızlı davranması yanında kamu maliyesinin sağlam olması, bankacılık sektörünün yüksek aktif kalitesi ve güçlü sermayesi ile sahip olduğu sağlıklı bilanço yapısı sayesinde Türkiye ekonomisi kısa sürede toparlanarak öngörülerin de üzerinde bir hızda büyüdü. Bunda bankacıların payı vardır” dedi.
Aydın ekonomik göstergelerle ilgili olarak, bütçe açığının yüzde 2’nin altında kaldığını, kamunun borç stokunun milli gelire oranının yüzde 30 ile pek çok ülkeye göre oldukça düşük düzeyde seyrettiğini ve cari işlemler açığının da  yüzde 3.8 düzeyinde kaldğını anlattı.
Bankalar ekonomi için doğru olanı yaptıHüseyin Aydın şöyle dedi:
“Türkiye siyasi, sosyal veya ekonomik alanda, nereden ve ne zaman gelirse gelsin şoklara dayanıklı olduğunu ve sorunların üstesinden gelebileceğini bir daha gösterdi. Stres testlerinde en uçuk risk senaryolarının da ötesinde yaşanan gerçek olaylara sağlam duran bankacılık sektörü bankalar için en iyi olanı değil, ülkemiz için en iyi olanı yapmaya çalıştı, zorlukların farkında olarak büyümenin sürdürülmesine destek verdi. Kredilendirilebilir durumda olan müşterilere yeni finansman veya  yapılandırma yoluyla kaynak sağlamak için imkanlarını zorladı.
Nisan 2017 itibariyle sabit kurlarla ve yıllık bazda krediler yüzde 16 oranında artmıştır. Kurumsal krediler yüzde 18, bireysel krediler ise yüzde 13 oranında büyümüştür.”
Bu artış sayesinde ekonomik faaliyetin canlandığını, sorunlu kredi oranı artışı durmuş, hatta oran  sınırlı da olsa aşağıya geldiğini anlatan Aydın sektörün bilançosunu şöyle anlattı:
“Mart 2017 verilerine göre mevduat ve özkaynakların toplamından daha fazlası kredilere atfedilmiştir. Yurtdışından ve yurt içinden sağlanan mevduat dışı kaynakların bir bölümü kurallar gereği likit olarak tutulmuş, bir bölümü ile Hazineye borç verilmiştir. Bilanço büyüklüğü 2.9 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Toplam aktiflerin gsyh’ya oranı artmaya devam ederek yüzde 108 yükselmiştir.”Aydın sözlerini şöyle bitirdi:
“Türkiye Bankalar Birliği olarak önemli gördüğümüz bir konu özkaynakların güçlü olması ve sürekli büyütülmesidir. Özkaynakların, beklenmedik şokların bilanço üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi yanında kredi büyümesinin sürdürülmesinde çok kritik bir role sahip olduğuna yakın dönemde hep birlikte şahit olduk. Özkaynakların büyütülmesine en önemli katkı faaliyet karından gelmektedir. Bankacılık sektörü net kârın tamamına yakınını özkaynaklara ilave etmektedir. Sektörün risk alma, risk yönetme kapasitesinin, uluslararası rekabet gücünün ve şoklara karşı dayanıklılığının en önemli ölçüsü özkaynak büyüklüğüdür.”
Daha sonra BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben konuştu. Sektörün 2002 yılından 2017 yılına kadar yaklaşık 14 kat büyüdüğüne dikkat çeken Akben, kamu borçlanmasının azaldığını ve kredi miktarının artığını belrirtti.
Akben, bankacılık sektörünün Türkiye ekonomisinin önemli bir istikrar çıpası olduğunu dile getirdi. Akben, son dönemde uygulanan KGF ve KOSGEB2in büyümeye katkı sağladığını vurgularken şu uyarılarda bulundu:
Krediler amaç dışı kullanılmasın
“Krediler amaçları doğrultusunda kullanılmalı. Piyasada KGF ve KOSGEB kredilerinin amaçdışı kullandırıldığı yolunda eleştiriler var. ama buradan tekrar hatırlatıyorum, bunları inceliyoruz ve takip edeceğiz.”
Daha sonra Aydın ve Akben Başbakan yardımcısı Canikli’ye plaket verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!