Güncelleme Tarihi:
"Sayın Başkanım, pek çok kez kimse Fenerbahçe'den büyük değil dediniz. Sanırım şunu unuttunuz, siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz"
"Kırıldığımı, üzüldüğümü, kalbimin bir parçasının koptuğunu bilmenizi istiyorum çünkü Allah korusun bir gün size bir şey olursa ilk beni göreceksiniz"
Mustafa AKIN - Olgucan KALKAN / İstanbul,(DHA)
Fenerbahçe Olağan Seçimli Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulunan başkan adayı Ali Koç, ''Sayın Başkanım, pek çok kez kimse Fenerbahçe'den büyük değil dediniz. Sanırım şunu unuttunuz, siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz" dedi.
Seçim konuşmasını yapmak üzere davet edilen Ali Koç, tezahüratlar eşliğinde kürsüye geldi. Genel Kurul için statta bulunan üyeler alkışlarla tezahüratlarını sürdürürken, ''Ali Koç Başkan Fenerbahçe Şampiyon" ve "Alemin Kralı Geliyor'' tezahüratlarında bulundular.
Ali Koç, konuşmasında şunları söyledi;
"Sayın başkanım, Fenerbahçe tarihine yazılacak çok önemli işlere imza attınız. Türk sporu için büyük hizmetleriniz oldu. Tesisleşme, stat salonumuz, amatör şubelere yatırım, hayatınızı Fenerbahçe'ye adadınız. Tüm bunlar için her Fenerbahçeli gibi yönetiminize minnettarım. 3 Temmuz saldırısında dik duruşunuz, kaçtı derken dönmeniz, kaçtı diyenlerin şu an kaçmış olması, bizlere vermiş olduğunuz cesaret sadece Fenerbahçe'ye değil, tüm Türkiye'ye örnek olmuştur. Bunun için özellikle minnettarız. Fenerbahçe camiası alçak FETÖ saldırısına karşı dimdik durmayı bilmiştir. ''Ne şikesi, memleket elden gidiyor'' ikazınızı biz anladık ama ülkenin anlaması biraz zaman aldı. Liderliğinizdeki Fenerbahçe olmasa bu tablo vahim olabilirdi. Allah korusun bundan sonrası süreçte arzuladığımızdan başka bir tablo çıktığı zaman saçınızın kılına zarar gelse bu camia aynı refleksi tekrar sergileyecektir.
Aklı olan her Fenerbahçeli, bu süreçte daima müteşekkir olacaktır. O dönemlerde biz de var gücümüzle destek verdik. Seçim takviminde bu noktaya gelene kadar pek çok şey yaşadık. Pek çoğumuz üzüldük, arzulamadığımız konular oldu. 2 taraf da pek çok söylem kullandı. Bilhassa benimle ilgili iddialarda bulunuldu.
Tek tek yanıtları verdiğim bu hususlar ile ilgili hep karşı karşıya TV'ye çıkalım, dertleşelim istedim. Araya dedikodu girmesin, fitne girmesin istedim. Ama siz yanaşmadınız, bu konular ile ilgili daha fazla meşgul etmeyeceğim. Zira eminim sizler de benim kadar bu konuşulanlardan rahatsız olmuşsunuzdur. Doğruları kimin söylediğini kongre üyelerimizin taktirine bırakıyorum. Sadece bilmenizi istiyorum ki, birimiz doğruları söylemeyerek sizleri yanıltıyor.
Camiamızın artık niye bir değişim dönüşüme ihtiyacı olduğunu anlatacağım. 49 ayrı etkinliğe katıldık. Buralarda dilimiz döndüğünce çizdiğimiz Fenerbahçe'yi eski günlerimize nasıl döneceğimizi, zirveye kalıcı ilerlemeye gitmenin yollarını konuştuk. Futbol anlayışımızı baştan aşağı değiştirmemizi, mali sorunların başında gelen sorunları anlattık. Bunlarla beraber olimpik branşları nasıl bir adım daha öteye götürmeyi anlattık.
Fenerbahçe'mizin bütünlüğünü, geçmişini yarınlarını tehdit eden yaralardan bahsetmek istiyorum. İlk defa bu konulara değineceğim. Bu ağır yaralara baktığınız zaman taraftarın neden tepkili olduğunu, tribünlerin neden eskisi kadar dolu olmadığını, sokaktaki taraftarın neden kan ağladığını daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Bu gerçekler içimizi acıtsa da yüzleşmek durumundayız. Sayın Başkanım, pek çok kez kimse Fenerbahçe'den büyük değil dediniz. Sanırım şunu unuttunuz, siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz.
İnsan faktöründe yaptığınız sayısız hatayı gördükçe, harcanan yüz milyonlarca Euro'ya rağmen neden istenen başarının gelmediğini, evdeki hesabın neden çarşıya uymadığını daha iyi anlayacağınızı umuyorum. Siz kendi ilişki ve kararlarına göre Fenerbahçe tarihini görmezden geldiniz. Her başarıyı kendinize gördünüz, başarısızlığı başkasında gördünüz. Hem bugün, hem de genelde içinde bulunduğumuz durumlar hakkında neden öz eleştiri yapmadığınızı, 20 senedir neden pişman olmadığınız bugün daha iyi anlıyorum.
Başkanıma katılıyorum. Alex de Souza hiç bir zaman seçim malzemesi yapılmamalıydı. Bir konuda daha katılıyorum, gitme vakti gelmişti. Son döneminde ya hocamız, ya da Alex olacaktı. O kapıyı bir kere araladığınızda kapatamazsınız. Kendisi ile veda ediliş biçimini ise hiç hazmedemedim. Alex'e belgesel izni verilmemesi nasıl bir zihniyetin ürünüdür. Fenerbahçe imajına faydası mı zararı mı olmuştur, sizin yorumlarınıza bırakıyorum. Kim ne yaparsa yapsın zaten Alex'i bu taraftarın gönlünden silemezsiniz. Sayın Başkanım, siz her yıl kendinize göre haklı nedenlerle futbolcuları ve hocaları yollarken, bizler de yıkım yaşıyoruz. En büyük zararı da çocuklarımıza veriyoruz. Bu zararın zirvesini maalesef Alex ile yaşadık. Veda etme ya da veda edememe şeklimiz ile çocuklarımızı kırdık. Bunu anlamak, görmek çok mu zordu? Ben de bu hataların belki de bir parçasıydım. Sanki eski dönemlerde her şey süt liman mıydı? Lefter, yönetimi ile hiç tartışmamış mıydı? Bir çok yönetici veya çalışan mı hep suçluydu? Biz aramızdaki sevgi bağlarını ne zaman gömdük. Başarıyı yakalamış denklemleri formülleri hep bozdunuz. Sanki şahsi hesaplarınızdan parayı ödemiş gibi 'biz parayı vermeseydik şampiyon..' dediniz.
İyi bir başkan teknik direktörle yarışmaz, gelecek yıl neye ihtiyacı var diye sorar. Kamuoyunu ikna edemeyecek sebeplerle yol verir mi? Kendisini şampiyon yapan, ertesi sene Şampiyonlar Ligi'nin kapısından dönen hocayı kardeşi sebebiyle yollar mı? Şampiyon yapan bir başka hocayı özel hayatı yüzünden ses kaydını yayınlayarak yollamaz. Camiamızdan uzaklaştırdığımız her insan suçlu ise beni de katın içine, hep kötü insanlar seçmişiz. Size göre hep onlar suçlu, herkesin uzaklaştırılması gerektirecek neden var.
Bizler başarılardan dolayı bağrımıza basmak istediğimiz kahramanlar istiyoruz. Benim bu kampanya sürecinde bilhassa taraftarlara söylediğim ve ricada bulunduğum bir söz var, bunu çocuklarıma da söylüyorum; kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın. Hoşunuza gider gitmez demokratik haklarla beni dinlemenizi rica ediyorum. Kötülükten bir şey kazanmadık şu ana kadar. Allah her zaman doğrunun ve iyinin yanındadır. Biz her zaman sonuna kadar kendi takımımızı motive edeceğiz ama rakip takımı da alkışlayacağız.
Türk sporu artık bu nefret dili ile hep kendi içinde kavga ederek hak ettiği yerlere gelemiyor. Öncü olmayı hedeflerken sporun tüm paydaşlarının da benimsemesi gerekiyor. Bu hususta tangonun tek taraflı yapılamayacağını, statlarda küfre karşıyız, bunun da ilk savaşını Başkanımız verdi. Yönetime yapılan küfürleri kınıyorum, bu bize yakışmıyor. Hiç bir yöneticimizin de taraftarımıza küfür etmeye hakkı yoktur. Bu kulübün sahibi taraftarıdır. Kongre üyeleri taraftar oldukları için kongre üyesi olmuşlardır.
Taraftar tribüne gelmezse yenilerini getiririm dediniz, inanamadım kulaklarıma. Hangi yenilerini getireceğiz. Sayın değerli kongre üyelerimiz, son yıllarda uğradığımız mali zararlar arasında neredeyse sistematik olarak hep gecikmeli olarak yapılan yanlış transferler ve bundan dolayı takımın birbirine uyum sağlayamaması, suçu oyuncularda arama refleksiyle - yılda bir iskeleti değişen takımımızda istikrar yakalanamamaktadır, hiçbir kurumda yakalanamaz. Biz kendi oyuncularımızı yetiştirmek zorundayız, sporcu fabrikası olmak zorundayız. Kanı sarı lacivert akan gençler yetiştirmeliyiz. Biz seçilirsek en önemli hedefimiz o olacak. A takımda sürekli oynayabilen genç oyuncumuz neredeyse olmadı. Belki bize gençken İzmir'den gelen Semih'i sayabiliriz. Tuncaylar, Salihler direkt a takıma geldiler. Barcelona dünyanın en önemli takımlarından biri. Yıllardır kadrosunu ezbere sayabiliyoruz. Ana iskeleti koruyup, sadece birkaç takviyeyle her zaman tepeye oynadılar. Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok. Biz ne yaptık? Takımımızı hiç tanımayan Terraneo isimli zata tüm yetkileri verdik. O ne yaptı, tüm yetkiyi ona verdiğimizi söyledi, taraftarla en yakın oyuncuları bir anda harcadı ve yep yeni oyuncular aldı. Netice yine şampiyon olamadık. Tarihimizde en büyük yapılan hatalı transfer olan Van Persie'yi transfer ettik. Neredeyse hiçbir fayda alamadığımız ama dünyanın parasını yatırdığımız Van Persie'den bir şey alamadık. Ben iki senedir futbolla ilgilenmedim dediniz. Bunun altından şöyle bir mesaj çıkıyor, ilgilenseydim daha başarılı olurduk iması. Siz bu kulübün başkanı değil misiniz, ilgilenseydiniz. Hatalarından hiç ders almayan bir bakış açısı ile ilerlemek mümkün değil. Bu kutsal göreve bizleri layık gördüğünüz takdirde, bu yönetim mantalitesinden daha şeffaf, özeleştiri yapan bir anlayış belirleyecek. En büyük transferimiz mantalite değişikliği diyoruz. Süreklilik, sürdürebilirlik diyorum. Biz o sürekliliği sağlayamadık. Taraftarların en sevdiği oyuncuları adeta infaz ederek takımımızda sürekliliği yakalayamadık. Bizim ideal örneğimiz, rahmetli büyük Fenerbahçeli Serkan Acar olması lazım. Genç takımdan gelip, yıllarca a takıma hizmet edip, kaptanlık yapmıştır. Kendisini sevgi ve saygıyla anıyorum. Tüm bu çizgiler üzerinde, kendi içinde huzurla yaşayan, demokratik, baskısız ve hesap veren bir kulüp vaadediyoruz ben ve arkadaşlarım. 3 Temmuz her Fenerbahçelinin kırmızı çizgisidir. Dilimde tüy bitti bunu söylerken, sanki biz hafife alıyormuşuz gibi. Allah korusun ne sizin ne mağdur olan yöneticilerimizin bundan sonraki süreçte hiç arzulamadığımız bir sonuç çıktığı takdirde hepimiz aynı refleksi tekrar sergileriz, şüpheniz olmasın. Ancak yargıtay kararının çıkmamasının benim adaylığıma bağlamanız, yargıya saygısızlıktır. Ne alakası var? Evet sizin dediğiniz gibi ağızları sulanarak, büyük keyif alarak, zevk içinde televizyonlarda bizi linç eden insanlar, hala aynı yerdeler. Onlar en büyük FETÖ düşmanı gibi gözüküyor. Ama bazıları size yakın duruyor. Sayın başkanım, şu konuda içiniz rahat olsun; eğer sizin başkanlık döneminizde değil de, bir başkasının başkanlık döneminde tazminat mücadelesi verilmesi gerekiyorsa, başta sizin liderliğinizle Fenerbahçe'ye yönetici seçilmiş herkesin bu mücadeleyi vereceğinden hiç şüpheniz olmasın.
Evet kırıldım, beni kaçmayla suçladınız, sonra yanımdaydı dediniz. Ama vicdanı olan, konuya adil bakan hiç kimse beni suçlayamaz. Suçlamayacaktır da. Ben her şey 3 Temmuz'da bağlanamaz derken aslında yaklaşım biçimi, yönetim şeklinden bahsediyorum. Bize pahalıya mal olan bu yaklaşımlardan bahsediyorum. Ben nasıl 3 Temmuz'u hafife alabilirim. Artık kavgaları tarihe havale edip, yeni bir hikaye yazmanın, yeni bir atılım yapmanın tam zamanı şimdi. Sizlere ve büyük Fenerbahçe taraftarına sonuna kadar güveniyorum. Ben size inanarak yola çıktım. Belki ilk başta kazanamaz, beceremez dediniz. Ama süre ilerledikçe sizler de bana güvendiniz. Bu dikenli yolda güçlenerek, birbirimize inanarak yürüdük. Sayenizde bir hayal gerçekleşmek üzere. Hiçbir zaman seçilip seçilmeme korkum olmadı. Adaylığımı koyarken de, önce Allah'ın takdiri sonra sizlerin desteği ile çıktım. Bize güvendiniz, bizi umut olarak gördünüz. Sizin bu kutsal görev için ben ve arkadaşlarıma güvenmeniz, bizim güveni çok kolay gördüğümüz anlamına gelmez. Hatalarımız olur, en büyük tecrübeler böyle kazanılır. Ama sizin güveniniz hiçbir zaman suistimal edilmeyecektir. İnşallah hep beraber çok güzel günler göreceğiz. Belki yarın, belki yarından da yakın. Biz sizlere hayal vaad etmiyoruz. Ben bilmez miyim sizi heyecanlandırmayı. Biz, hayallerimizi gerçekleştirmek için var gücüzümzle çalışarak, bu müthiş potansiyeli harekete geçireceğimizi vaad ediyoruz. Ne yaparsanız yapın, bunu başaramayacağınızı düşünüyorum. Şunu bilmelisiniz ki, kimse hiçbir şeyi unutmuyor. Her şeyin farkında. Satır aralarını gayet iyi okuyorlar. Seçim sonucu ne olursa olsun, taraftarla aramdaki gönül bağını hiçbir zaman koparamayacaksınız. Yüksek Divan Kurulu'nda Ocak ayında yaptığım konuşmada, kazanmak için her şeyin mubah olmadığı bir seçim ortamı olması gerektiğini söylemiştim. Bunun için titizlikle davrandım, saygıda sevgide kusur etmemek için her sözümü itinayla seçtim. En büyük tehditi de buradan gördüm, böyle seçim mi olur dediler. Hatta bir divan kurulu üyesi mail yolladı, siz başkana çalışıyorsunuz dedi. 11 Mayıs'a kadar sabrettim. İnsan sevdiğinden, saydığından, bağlı olduğundan kırılıyor. Tanımadığınız bir insan ne kadar zarar verebilir. Camiayı böldü dediniz, etrafınızdaki bazıları aileme laf ettiler. Evet sayın başkan, siz seçim öncesi farklı, seçim sonra farklı davranıyorsunuz. Açık ortamlarda farklı, kapalı ortamlarda farklı konuşuyorsunuz. Kırıldığımı, üzüldüğümü, kalbimin bir parçasının koptuğunu bilmenizi istiyorum çünkü Allah korusun bir gün size bir şey olursa ilk beni göreceksiniz."
GERGİNLİK ÇIKTI
Bu arada Ali Koç'un konuşması sırasında olaylar çıktı. Ali Koç çıkan olayların ardından konuşmasını yarıda kesip kürsüden ayrıldı. Üyelerin yatıştırılmasının ardından Koç konuşmasına şöyle devam etti;
"Sizin yanınızda bana kötülük yapmış, belki de sizin de bilmediğiniz şekilde bana kötülük yapmış insanlar var başkanım. Daha fazla vaktinizi almayacağım. Üzülüyorum bu noktaya geldiğimiz için. Sanki derbi maçına çıkıyormuş gibi polisle geldim. Hepimiz Fenerbahçeliyiz, aynı gemideyiz. Yapmayın böyle.
Yarın seçimimiz var, kime oy verirseniz verin, lütfen gelin oyunuzu verin. Tarihi bir seçim. Her anlamda biz farklıyız, büyüklüğümüz de farklı, sevgimiz saygımız da daha farklı."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Ali Koç'un açıklamaları
- Gerginlikten görüntüler
- Detaylar
FOTOĞRAFLI