Güncelleme Tarihi:
Ezgi ÇAPA/İstanbul, (DHA)- DENİZLE arasında sadece bir kumsal varken, karavancıların ve çadırla tatil yapanların uğrak yeri olan Albatros, İstanbul'un önemli sayfiye yerlerinden biriydi. Otel, rezidans ve alışveriş merkezi yapılacağı açıklanan Albatros'un eski halini özlediğini anlatan bir mahalle sakini, “Biz Albatros'ta ağaç altında serinlerdik, denize girerdik. Şimdi şezlonglara para veriyoruzö diye konuştu.
Çevre sakinlerinin park olarak kullanılmasını istediği, ancak Büyükçekmece Belediyesi tarafından turizm ve konut alanı olarak kullanılmak istenen Albatros arazisi gözleri yeniden Büyükçekmece'ye çevirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde, plan değişikliği ile yüzde 40 olan konut alanı, yüzde 60'a çıkarıldı. Böylece otel kapasitesi daraltılmış, konut kapasitesi arttırılmış oldu. İmar planlarında 1979 yılından bu yana turizm alanı olarak gözüken ve belediyenin malı olan 27 bin metrekarelik alana, otel, rezidans ve alışveriş merkezi inşa edilecek.
DENİZLE 'ALBATROS KAMPİNG' ARASINDA KUMSAL VARDI
1994 yılında denizin doldurularak, sahil bandı oluşturulmasıyla Albatros Kamping hem geride kaldı hem de eski işlevini kaybetti. Zamanla atıl hale gelen alan, zemine dökülen mıcırla birlikte otopark haline dönüştü. Albatros'un kamp alanı olduğu halini anlatan broşürler 1970'li yıllardan kalma. Albatros'ta çekilen fotoğraflar da İstanbul'un önemli ve canlı sayfiye merkezlerinden biri olduğu, denize girmenin en yakın ve kolay yolu olan yılları anlatıyor.
“KAFANIZI KALDIRDIĞINIZDA AĞAÇLARDAN GÖKYÜZÜNÜ GÖREMEZDİNİZ"
Tel örgülerle çevrili olan ve mıcır zeminle budanan ve kesilen ağaçlar nedeniyle çoraklaşan arazi, daha önceye ait uydu görüntülerinde sık ağaçlardan oluşuyor. O günleri hatırlayan Atatürk Mahallesi muhtarı Alkış Barış çocukları daha bebekken geldiği günleri şöyle anlattı: “Burası kamping yeriydi. Kafanızı kaldırdığınızda ağaçlardan gökyüzünü göremezdiniz. 30-35 tane ahşap kiraya verilen bungalovlar vardı. Geri kalan kısım da çadır alanıydı. Şimdi tellerin olduğu yerde o zaman kumsal vardı. Ama deniz doldurulunca burası geride kaldı. Gittikçe de atıllaştırıldı. Burada 300-350 civarında ağaç kesildi, mıcır dolduruldu" 40 yıldır Büyükçekmece'de yaşadığını ve 25 yıldır muhtarlık yaptığını söyleyen Barış, alanın yeşillikler içinde yürüyüş parkuru gibi değerlendirilmesini önererek, “Burada olmayacak hiçbir şey yok, yeter ki betonlaşmasın" dedi.
"ALBATROS'UN ESKİ TATİL KÖYÜ HALİNİ ÖZLEDİM"
1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'ni hatırlatan Fatma İnan da “Deprem zamanında biz burada toplandık. Gidecek yerimiz yok, hep betonların arasındayız. Burası dolgu alanı değil, sağlamdır" dedi. Bölgenin İstanbul'un sayfiye mekanlarından biri olduğu zamanları anlatan İnan, “Büyükçekmece büyüyor, gelişiyor, festivaller oluyor… Bunları destekliyorum. Ama her şey yerinde olsun. Ben 25-30 yıl önceki eski tatil köyü halini özledim. Biz burada birbirimizi bilirdik, denizimize rahat girerdik. 25 yıldır burada denize giremiyorum" dedi.
"AĞAÇ ALTINDA SERİNLİYORDUK, ŞİMDİ ŞEZLONGLARA PARA VERİYORUZ"
Albatros'da ağaç altında serinledikleri günleri hatırlayan İnan, “Bu ağaçlar doğal yolla olan ağaçlar, kalın gövdeli ağaçlar. Kültür Park yapıldı. Parası olan gider oraya oturur, yer, içer gölgelenir. 5 çocuğum varsa ne olacak? Eğer bir ağaç altında çayımı içemeyeceksem ben ne yapayım o parkı. Albatros buna yarıyordu. Biz sürekli ağaç altında serinlerdik, denize girerdik, şimdi şezlonglara para veriyoruz. Bütün kumsal şezlong hem de ona buna parselli" diye konuştu. Bir mahalle sakini de buranın eski günlerdeki gibi ağaçlık alan olarak kullanılmasını isteyerek “Orman deniz bir arada olmasını isterdim. Eskisi gibi ormanlık olmasını isterdim" diye konuştu.