Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL,(DHA) "Yeni Güvenlik Ekosistemi ve Çok Taraflı Bedeli" ana temalı 3. İstanbul Güvenlik Konferansı, İstanbul'da başladı. 3. İstanbul Güvenlik Konferansı, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkez (TASAM), Milli Savunma ve Güvenlik Enstitüsü ile Nişantaşı Üniversitesi tarafından "Yeni Güvenlik Ekosistemi ve Çok Taraflı Bedeli" başlığıyla ortak olarak düzenleniyor.
Konferansta konuşan Milli Savunma eski Bakanı Dr. Vecdi Gönül küreselleşen dünyada sorunlarla başa çıkabilmek, daha fazla refah, daha fazla barış için tüm ülkelerin BM'yi daha fazla sahiplenmesi ve dönüşümüne destek olması gerektiğini vurguladı.
30 ÜLKEDEN KATILIMCI
Üç yıldan bu yana güvenliğin temel parametrelerinin, eğilimlerinin ve gelecek vizyonunun konuşulduğu, Türkiye'de ve dünyada güvenliğin nabzını tutacak konferansa, Amerika'dan Çin'e, Rusya'dan İran'a 30'a yakın ülkeden katılımcı katılıyor.
Konferansta, "Uluslararası Göç ve Sınırların Korunması", "Küresel Güvenlik", "Orta Doğu'da Normalleşme", "NATO ve ABD; İttifakın Geleceği", "Asya Pasifik; Güvenlikte Yeni Normlar", "Bölgesel Çatışmalar", "Yumuşak Güç ve Bileşenleri" ile "Afrika'da Güvenlik Demografisi" dünya gündeminin önemli konuları ele alınacak. Konferans kapsamındaki tüm oturumlar, TASAM Yayınları tarafından kitaplaştırılacak.
Konferans kapsamında Türkiye-Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu özel oturumu bugün gerçekleştirildi.Oturumda İstanbul Üniversitesi İran Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal bir konuşma yaptı. Körfez bölgesinde yaygın bir İran karşıtlığı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Uysal, okların biranda Katar'ın üzerinde toplanmasının beklenmeyen bir gelişme olduğunu hatırlatarak, "Bu tabi ciddi bir sürpriz oldu. Türkiye'nin üssünü kapatma talebi de ayrıca bir sürpriz oldu. Ben Amerika'nın, bölgedeki krizlerde tamamen pasif değil daha kışkırtıcı bir rolü olduğunu düşünüyorum. Ama belki tüm Amerika değil Amerika içinde bir lobi. Bu lobinin adını da koymak gerekirse, Neocon İsrail Lobisi diye düşünebiliriz. Bu lobi özellikle Mısır darbesi, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile Katar ambargosu hatta en son Kürt bağımsızlık referandumu bunun bir uzantısı. Çünkü bölgeye yeni yeni kaoslar yüklüyor. Arap Baharı bölgeyi hem güçlendirecek, hem de bağımsızlaştıracaktı. Bu yüzden buna destek veren Türkiye olsun, Katar olsun hedef alındı diye söyleyebiliriz." dedi.
VECDİ GÖNÜL "TÜM ÜLKELERİN BM'Yİ DAHA FAZLA SAHİPLENMESİ VE DESTEK OLMASI GEREKLİ"
Konferansın öğleden sonra yapılan oturumunda Milli Savunma eski Bakanı Dr. Vecdi Gönül bir konuşma yaptı. Eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, küreselleşen dünyada sorunlarla başa çıkabilmek, daha fazla refah, daha fazla barış için tüm ülkelerin BM'yi daha fazla sahiplenmesi ve dönüşümüne destek olması gerektiğini belirterek, "BM'nin bu hedeflerini gerçekleştirecek bir icrai ve askeri gücünün olmadığı da hep akılda tutulmalıdır."dedi.
İçinde bulunulan konjonktürde, dünyadaki krizler ve anlaşmazlıkların daha karmaşık ve içerisinden çıkılamaz bir görünüm kazandığını dile getiren Vecdi Gönül, dünya politikasının çok hızlı bir değişimden geçtiğini, mevcut küresel ve bölgesel düzenlerin sorgulandığını, siyasi ve iktisadi boyutta "krizler" ile şekillenen bir tarihsel dönem yaşandığını belirtti.Gönül, anlaşmazlıkların ülkelerin sınırlarını aşıp, etki sahasını genişlettiğine değinerek,sözlerine şöyle devam etti; "Sanayileşmeyle birlikte enerjiye olan ihtiyaç artmış, kaynakları elinde bulunduran güçler tarafından enerji stratejik silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Globalleşme sonucu radikalizm ve terör, tüm dünyanın genelini tehdit eder seviyeye yükselmiştir. Terör ve şiddet, salgın hastalık gibi yayılma eğilimi kazanmıştır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve fakirlik, güvensiz bölgelerle sınırlı kalmayıp diğer bölgeleri tehdit eden kitlesel göç hareketlerine sebep olmuştur"
Vecdi Gönül "Söz konusu ortamda barışın en büyük tehlike kaynağını oluşturan uluslararası çatışmaları önlemek amacıyla dizayn edilen BM'nin, uluslararası anarşiyi ortadan kaldırma potansiyeline sahip bir örgütlenme olamadığını belirterek "Çünkü bu örgüt, uluslar üstü değil, uluslararası bir örgüttür ve etkinliği Güvenlik Konseyi üyelerinin, özellikle daimi üyelerin, iş birliği yapmalarına bağlıdır. Bilindiği üzere 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkabilmesi için 5 daimi üyenin veto hakkını kullanmamaları ve toplam 9 olumlu oya ulaşılması gerekmektedir. Bu da her ciddi sorunda maalesef mümkün olamamaktadır. Böylece soğuk savaş döneminde BM Güvenlik Konseyi içinde karar alma sürecinde yaşanan diplomatik çıkmaz yerini, veto hakkına sahip ülkeler arasında çıkar, iş birliği ve uzlaşmaya dayanan bir sisteme bırakmıştır. BM, tüm bu olumsuzluklar nedeniyle küresel ölçekte barışın sağlanması ve inşası konusunda kuruluşundan yetmiş yıl sonra işlevselliği konusunda sorgulanmasına rağmen dünya savunma harcamalarının binde 4'üne denk gelen bütçesiyle, ajansları aracılığıyla yaptığı çalışmalarla ve devletler arası ilişkilerde diyaloğun tesisinde oynadığı rol ile uluslararası ilişkilerde halen yadsınamayacak bir aktördür."dedi.
BM'nin tüm dünya uluslarını kapsayan vücudun merkezi olarak düşünülmesi gerektiğinini belirten Gönül, Türkiye'nin kurucu üyelerinden biri olduğu BM'ye büyük önem atfettiğini ve örgüt içerisinde son yıllarda çok daha proaktif bir yaklaşım benimsediğini belirtti. Küreselleşen dünyada sorunlarla başa çıkabilmek, daha fazla refah, daha fazla barış için tüm ülkelerin BM'yi daha fazla sahiplenmesi ve dönüşümüne destek olması gerektiğini vurgulayan Gönül, "BM'nin bu hedeflerini gerçekleştirecek bir icrai ve askeri gücünün olmadığı da hep akılda tutulmalıdır. Bu eksiklik sebebiyle NATO, Varşova Paktı, AB, Bağımsız Ülkeler Topluluğu, Şangay Beşlisi gibi bölgesel savunma esaslı kuruluşların ortaya çıkması zarureti doğmuştur. Türkiye, tarihi olarak bu konudaki tercihini yapmıştır. Ayrıca genel kabul gördüğü üzere TSK ve güvenlik güçleri kendilerine mevcut görevleri en iyi şekilde yapacak kapasiteye sahiptir" diye konuştu.
(FOTOĞRAF)