"10 numara muhabbet"in yeni transferi Yılmaz Vural

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2017 15:14

"10 numara muhabbet"in yeni transferi Yılmaz Vural

Haberin Devamı

"10 numara muhabbet"in yeni transferi Yılmaz Vural

Yılmaz Vural'ın yeni takımı BİP !..

Tecrübeli hoca yine esti gürledi: "Saha içindekini suçlamak tamamen yanlış adres"

"Eğitimciler işini doğru yapıyor mu ? Hakemi, antrenörü yetiştirenlere bakalım !.."

"Türkiye'de futbolu kim idare ediyor; Federasyon mu, siyaset mi, kulüpler mi ? kim ? Biri bana açıklasın, bilelim"

"Türkiye'nin şartları, Türkiye'deki baskı, Türkiye'deki insanların olaya bakışı, doğru yapanı bile yanlış yapar hale getiriyor"

"Futbol bir istatistik değil"

"Çalıştığım her takımın taraftarı gibi oluyorum"

İstanbul-DHA

31 yıldır teknik adamlık yapan Vural, son olarak Kayserispor'dan teklif aldı ancak şartlar tam anlamıyla oluşmayınca sarı-kırmızılı ekipte göreve başlamadı. Renkli siması, sivri ve esprili dili, tecrübesi, kariyeri ve kendine özgü hali ile Yılmaz Vural futbol yorumlarını BİP'teki "10 numara muhabbet" kanalında yapacak.

Akıllı telefonlardaki mobil uygulama olan BİP'te yer alan "10 Numara muhabbet" kanalına konuşan Yılmaz Vural tecrübelerini aktarırken, Türk futbolunun içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdi. "10 Numara muhabbet" in Sergen Yalçın'dan sonraki transferi Yılmaz Vural'ın açıklamaları ses getirecek.

1986'da ve 26 yaşındayken ilk antrenörlüğünü İzmirspor'da yapan Yılmaz Vural 30'un üzerinde takım çalıştırdı. Vural kendisini şöyle anlatıyor; "26 yaşında başladım antrenörlüğe, İzmirspor'da...Sonra Avrupa'ya gittim ve 6 sene çeşitli takımlarda çalıştım. Futbolculuğum Süper Lig'de değil bir alt ligde geçti ama profesyonel olarak oynadım. Ancak futbolculuktan daha çok antrenörlük yaptım. 30 yıl geride kaldı, 31. yılıma girdim"

Sonra Türk futbolunun içinde bulunduğu duruma değinmeye başlıyor; "Akademik eğitim aldım, yabancı dilim var. Ülke şartlarını biliyoruz, avrupayı biliyoruz. Hep muhalefet etmem biraz bundan kaynaklanıyor. kıyaslamayı yapabiliyorum, doğruları görmüşüz,o yüzden türkiye deki olaylara içim acıyor. Düzeltilmesi gerekenleri hep söylüyorum, yukarıdakilere söylüyorum, aşağıdakilere söylüyorum ama kime fayda sağlıyor bu bozuk sitmenin düzeni bu anlaşılmaz idare tarzı onu anlayamıyorum. Ben 31 senedir üst seviyede antrenörlük yapıyorum hala Türkiye'de futbolun kimin idare ettiğini bilmiyorum. Kim idare ediyor, Federasyon mu, Siyaset mi, Kulüpler mi, Kim ? Biri bana açıklasın...Birisi çıksın "Ben" desin biz de bilelim gerçekleri. Ona göre davranalım, daha dikkatli olalım."

"SAHA İÇİNDEKİNİ SUÇLAMAK TAMAMEN YANLIŞ ADRES VE EN KOLAYI"

Hakemlerin özellikle bu sene daha da kötü yönetim gösterdiklerini söyleyen BİP'in '10 Numara Muhabbet" yorumcusu Yılmaz Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hakemlerin düzelme gibi bir niyetleri yok, niyetleri yok derken örnek vereyim, Cüneyt Çakır bizim canımız ciğerimiz ama Avrupa'da yönettiği maçlarda aldığı kritik ile Türkiye'de yönettiği maçlarda aldığı kritik çok farklı.insanlar düşünüyor, neden aynı insan orada burada farklı yönetiyor bu maçları diye...Yani Türkiye insanı bozuyor, Türkiye'nin şartları , Türkiye'deki baskı, Türkiye'deki insanların olaya bakışı , doğru yapanı bile yanlış yapar hale getiriyor, biraz hakemleri suçladığımız kadar onları oluşturan ksurumları , onları eğitenleri biraz da tartışmamız lazım. hepimiz bu ailenin içindeyiz, farklı yerden gelmiyoruz, o yüzden iyi düşünmemiz lazım. pratiğin uygulandığı yer saha, hemen kolaycılıkla hakemi suçluyoruz, hakemi suçluyoruz, yani pratigin uygulandığı yerdeki insanları suçluyoruz. böyle bir alışkanlığmız var ve kolaya kaçıyoruz. Hakemi yetiştireni, antrenörü yetiştireni suçlamıyoruz, tamammen yanlış adres..."

ÇALIŞTIĞINIZ TAKIMLARDA KADROYA GÖRE Mİ SİSTEM BELİRLİYORSUNUZ ?

Bu soruya Yılmaz Vural'ın cevabı şöyle oldu: "Futbolun doğruları var tabi. Bir futbol takımı, futbol oynamaya angaje olduysa futbol der ki; hücum ve savunmada benim beşer prensibim var bunları uygulamanız lazım. Öncelikle bunları uygulayacak bir takım olmanız lazım ki seyredenler keyif alsın. Nitekim bugün Türkiye'de futbol seyri pek keyif vermiyorsa takımlarımızın bunu uygulama yeteneğinin olmamasından kaynaklanıyor. Tabii ki sezon başı ve sezon içinde bir takımdaysanız sezon ortasında ben genellikle öyle gitmek durumunda kalıyorum. O zaman elinizdeki oyuncu sistemi belirliyor. Ona göre bir sistem oluşturmak zorunda kalıyorsunuz. ama sezon başı bir takımdaysanız kafanızda uygulatmak istediğiniz sisteme özel oyuncuları seçmeye çalışıyorsunuz. Tabii ki muhtemel olan o. Ama öteki türlüsüyle de bir şeyler yapmanız mümkün tabi."

AİDİYET DUYGUSU HİSSETTİĞİNİZ TAKIM HANGİSİ?

Vural, "Aidiyet duygusu hissettiğiniz takım hangisi?" sorusuna 10 numara cevap vererek şöyle konuşuyor:

"Belki benim özelliğimden olsa gerek gittiğim her takımda başladığım günden, bıraktığım güne kadar en koyu taraftarlarından bir tanesi olurum yani o takım benim takımım. Çalıştığım her takımın taraftarı gibi oluyorum. Her şeyi ile o şehrin kültürüyle, yemesiyle, içmesiyle, tanatımıyla yalnızca sportif anlamda değil her konuda o şehrin bir ferdi olmaya çalışıyorum. Dolayısıyla o zaman tabii ki otomatikman o şehrin içine girmiş oluyorsunuz, onlardan birisi olmuş oluyorsunuz. Mesela gittiğim yörelerde ki bizim ülkemizi biliyorsunuz yedi coğrafi bölge var. Hepsinin konuşma tarzları farklı, yaşam tarzları farklı, yemeleri içmeleri farklı. Hemen onlara uyum sağlamam mümkün oluyor hatta onların lehçeleriyle konuşmak gibi becerim de var. Dolayısıyla bütünleşiyorsunuz tabii ki."

KOŞU MESAFELERİNİN ÖNEMİ NEDİR?

"Dönem geliyor böyle bir moda çıkıyor. Koşu mesafesi diye işte ölçüler, istatistikler, v.s. Futbol bir istatistik değil. Bakıyorsunuz örneğin topun sizde olma süresi %85'e yakın oluyor bazı takımlarda, maçı kaybediyor. Bu ne demektir? Topa sahip olduğunuz dönemde onu en efektif bir şekilde en doğru şekilde kullanmanız anlamı çıkıyor ortaya. Takımın taktik yorumuna bağlı topa sahip olmak. Rakip takım topu size bırakıyorsa topa sahip oluyorsunuz zaten. Çünkü mantığınızda gerileme mantığı var gelsin bana diyorsunuz. Rakip de topa sahip oluyor. Yüzdesi de fazla oluyor ama sizi aldatıyor. O yüzden futbol tabii ki koşu oyunu. 7 dönüm bir sahada oynuyorsunuz, 68'e 105 nizami ölçüleri. 7149 metrekare yapıyor galiba. Dolayısıyla düşünün 10 kişisiniz kaleci hariç sahayı bölüşüyorsunuz. Adam başı 700 metrekare alan düşüyor. Dolayısıyla bu alan içerisinde kalkacaksınız, yatacaksınız, vuracaksınız, topu kapacaksınız, topla oynayacaksınız hiç kolay bir şey değil. Bir fiziksel direnç istiyor tabii ki olmadığı zaman na kadar doğruyu düşünürseniz ne kadar yetenekleriniz üst seviyede olursa olsun başarmanız mümkün olmaz. Onun iç için biz bir oyuncu ararken sırf yetenek değil, yetenek artı koşunun birleştiği oyuncuları, bunlar üst seviyede oyuncular oluyorlar, onları bulmaya çalışıyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Yılmaz Vural'ın açıklamaları

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!