IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2015 15:34
IĞDIR ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI İLE IĞDIR KÜLTÜR EĞİTİM ÇEVRE VE SAĞLIK VAKFI İŞBİRLİĞİ İLE IĞDIR ÜNİVERSİTESİ EV SAHİPLİĞİNDE 20-21 MART TARİHLERİNDE BEDİÜZZAMAN SADİ NURSİ’NİN VEFATININ 55. YILI ANISINA NURUN ARABİ MESNEVİSİ KONULU “MESNEVİ SEMPOZYUMU” DÜZENLENDİ.
Iğdır Üniversitesi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ile Iğdır Kültür Eğitim Çevre ve Sağlık Vakfı işbirliği ile Iğdır Üniversitesi ev sahipliğinde 20-21 Mart tarihlerinde Bediüzzaman Sadi Nursi’nin vefatının 55. yılı anısına Nurun Arabi Mesnevisi konulu “Mesnevi Sempozyumu” düzenlendi.
Karaağaç Kampüsü Konferans Salonu’nda gerçekleşen sempozyuma Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, Iğdır Belediyesi Başkanı Murat Yikit, Iğdır Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bal, Genel Sekreter Ahmet Kızılkurt’un yanı öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci dinleyici olarak katıldı. Sempozyumun 1. oturumu, saygı duruşu ve akabinde İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sempozyum daha sonra yapılan açılış konuşmalarıyla devam etti. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, üniversite olarak böyle önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyduklarını belirtti. Son yüzyılda insanların dünya ve ahiret mutluluğunu elde edebilmeleri için çalışan fikir insanları ve büyük düşünürler içinde Bediüzzaman Said Nursi’nin, müstesna bir yere sahip olduğunu belirten Rektör Yılmaz, “O, materyalist felsefenin etkisi altında manevi buhranlar geçiren asrımız insanına Kur’an eczanesinden aldığı manevi ilaçları takdim edebilmek ve insanlığı bu çıkmazdan kurtarabilmek uğruna hayatını adamıştır. Eserlerinde Allah’ın varlığını ispat ve tevhit üzerine yoğunlaşan Said Nursi, insanın kainat ile ve Allah ile münasebetini, yaratılışın hikmet ve gayesini, asrın idrakine uygun bir tarzda beyan etmiştir. Bugün sempozyumumuza konu olan ‘Mesnevi-i Nuriye’ Said Nursi’nin cumhuriyetin ilk yıllarında Arapça olarak kaleme aldığı eseridir. Bu eser, Bediüzzaman, hayatta iken ilk olarak kardeşi Abdülmecit Efendi tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu tercümede orijinal metnin yaklaşık olarak üçte birinin yer almaması, yeni ve tam metin başka tercümelerin yapılmasını gerekli kılmıştır. Risale-i Nur eserleri üzerine uzun yıllar çeşitli çalışmalar yapan İlahiyat Fakültesi Dekanı değerli hocamız Prof. Dr. Şadi Eren, bu ihtiyacı karşılamak üzere bu eseri Türkçeye tercüme etmiştir. Üniversitemiz de bu tercümenin basımını gerçekleştirmiş ve yaklaşık 3 bin kişiye bu eserin ulaşmasına vesile olmuştur, bugün de bu eserle ilgili olarak bir sempozyumu sizlerin katılımı ile gerçekleştiriyoruz. Bediüzzaman, bir rüyasında Ağrı Dağı’nın infilak ettiğini, dağlar gibi parçaları dünyanın dört bir yanına dağıttığını söyler. Bunun yorumunda da, Kur’an nurlarının cihanın her tarafına yayılacağına dikkat çeker. Üniversitemiz, Türkiye’nin en doğusunda ve Ağrı Dağı’nın hemen eteklerinde inşa edilmektedir. İnşallah üniversitemiz de bölgenin ve ülkemizin aydınlanmasına katkı sağlayacaktır ve bölgemiz insanı barış ve huzura kavuşacaktır” dedi.
Sempozyumun düzenlenmesinde büyük emekleri olan İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren ise, Nurun Arabi Mesnevisi’nin önemine dikkat çekti.
Iğdır Kültür Eğitim Çevre ve Sağlık Vakfı Başkan Yardımcısı Ahmet Kızılkurt da, Bediüzzaman Sadi Nursi’nin yaşadığımız yüzyılın en önemli alimlerinden bir olduğunu belirterek, Mesnevi Sempozyumu’na destek vermekten son derece mutlu olduklarını ifade etti.
Yapılan açılış konuşmalarından sonra sempozyum açılış tebliğlerinden birincisini gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında Risale-i Nur’la alakalı yüzlerce sempozyum, panel ve konferansa imza atan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Heyeti Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya yaptı. Sempozyumun ikinci açılış tebliğini ise 1979-1991 yılları arasındaki 12 yılını Risâle-i Nurların Arapçaya tercüme edilmesine ve hem bu süre zarfında hem de sonrasında başta Arap âlemi olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Risâle-i Nurların tanıtılmasına ömrünü adayan İhsan Kasım Salihi yaptı. Mesnevi Sempozyumu’nun öğleden sonra yapılan ikinci oturumu Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Güllüce’nin “Mesnevi’de Tefsir İncelikleri” konusunda verdiği bilgilerle devam etti. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Dilek “Mesnevi’de Bazı Hadislere Getirilen Orijinal Yorumlar” ilgili bilgi verirken, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek de “Şerh Geleneğinde Mesnevi Örneği” ile ilgili bilinmeyen birçok konuda bilgi verdi.
Yoğun ilgi bulan sempozyumda ikinci oturumunda son olarak söz alan Muş Alpaslan Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Süphandağı da “Mesnevi’de Dil ve Anlatım Biçimleri” hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Sempozyumun 3. oturumu Iğdır Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Faik Yılmaz’ın “Mesnevi’de Temsiller” hakkında yaptığı konuşmayla başladı. Adnan Menderes Üniversitesi Prof. Dr. Yunus Çengel de sempozyumun en önemli konu başlıklarından biri olan “Mesnevi Perspektifinden Kader” konusunda çok önemli bilgiler verdi. Üçüncü oturumda son olarak söz alan Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş “Mesnevi Zaviyesinden İnsan” konusu ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Nurun Arabi Mesnevisi’nin tüm yönleriyle ele alındığı sempozyumun son oturumunda söz alan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Özdemir “Said Nursî ve ‘Şuhudî’ Kavramı” ile ilgili bilgi verirken Uşak Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yassine İbrahim Mahamat “Mesnevi Zaviyesinden Peygamber Efendimizin Manevi Şahsiyeti” ile ilgili açıklamada bulundu. Sempozyumda son olarak söz alan ve kapanış konuşmasını yapan Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren de “Mesnevi’de ‘Bakıyat-ı Salihat’ Açılımı” ile ilgili bilgi verdi.
İki gün boyunca yoğun bir programla devam eden sempozyum hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi. Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, il dışından gelen misafirlere Suveren Kampüsü’nü de gezdirdikten sonra Iğdır’ın tarihi simgelerinden biri olan Soykırım Anıtı ve Müzesi de ziyaret edildi. Ayrıca Mesnevi Sempozyumu’na konuşmacı olarak katılan konuklar Doğubayazıt’ta bulunan tarihi İshak Paşa Sarayı ve Ahmedi Hani Türbesi gezisine götürüldü.