IHA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2015 11:37
IĞDIR ÜNİVERSİTESİ'NDE KONFERANS DÜZENLENDİ.
Iğdır Üniversitesi’nde “Fatalizm Felsefesi ve Kader” konulu konferans düzenlendi.
Karaağaç Kampüsü Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Araştırmacı Yazar Ömer Sevinçgül katıldı. Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Faik Yılmaz ile öğretim elemanları ve öğrencilerin ilgi gösterdiği konferansta, Araştırmacı Yazar Ömer Sevinçgül, Fatalizm Felsefesi ve Kader ile ilgili önemli bilgiler verdi. Fatalizmin bütün olayların ve durumların önceden belirlendiği ve asla değiştirilemeyeceği tezinden yola çıkarak insan iradesini yok sayan bir felsefi görüş olduğunu ifade eden Sevinçgül, “Bu tarife göre fatalizm, bizim fikir dünyamızda ‘Cebriye’ diye bilinen batıl mezhebe benzemektedir. ‘Kaderci’ başka bir tabirle ‘yazgıcı’ yakıştırmasını son zamanlarda sık sık duyar olduk. Kimi, bu kelimeyi, anlamını bilerek kullanıyor, kimi de bilmeden. Bilerek kullananlardan bir kısmı, Müslümanların ‘Kaderci’ olduğunu söylemekteler. Meselâ, ben bir Müslüman’ım, kadere inanıyor, ‘Her şey Allah’ın takdiriyledir’ diyorum. Bütün müminler de benim gibi, ‘Her şey kader ile takdir edilmiştir’ diyorlar. Şu hâlde biz Müslümanlar kaderci miyiz? Kim kadercidir, kim değildir, bunu anlamak için önce şu dört kavramı tanımamız gerekiyor. Kader, irade, kaderci ve kadere iman. İlahî ilmin bir nevi olan kader, bütün olayların Allah tarafından önceden bilinmesi, belirlenmesi ve yazılması hakikatidir. Varlıkların uyumlu, ölçülü, düzenli, süslü ve sanatlı yaratılması ancak ilimle olabilir. Yaratılanlar içinde en önemli canlı olan insanın, ömrü boyunca yaşayacağı bütün olaylar en ince ayrıntılarıyla kader defterinde yazılıdır. İrade ise, insanın karar verme, seçme ve isteme kabiliyetidir. Evet, insanda irade vardır ve iradenin varlığını ispatlamak için başka yerde delil aramaya da gerek yoktur. Çünkü herkes, kendinde seçme ve isteme kabiliyetinin bulunduğunu vicdanıyla bilir ve tasdik eder. İnsan, şuuruyla fark eder, aklıyla anlar, kalbiyle sever, iradesiyle seçer ve karar verir. Siz, şu önünüzdeki yazıyı okumaya iradenizle karar verdiniz, okumamaya da karar verebilirdiniz. Sonradan anladınız ki, kaderinizde bu yazıyı okumak varmış. Kaderdeki bu hükmün size baskı yaptığını, iradenizi elinizden aldığını kimse iddia edemez. Çünkü siz, okuma işleminden önce kader defterinizde nelerin yazılı olduğunu bilmiyordunuz bile. Eğer irade hürriyeti verilmeseydi, insan açısından ne imanın bir anlamı olurdu, ne ibadetin, ne günahın, ne imtihanın, ne de yarışın. Çünkü herkes yaptığını mecburen yapmak zorunda kalırdı” dedi.
Konferansın sonunda İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren, Araştırmacı Yazar Ömer Sevinçgül’e verdiği önemli bilgilerden dolayı teşekkür ederek, bir plaket takdim etti.