Güncelleme Tarihi:
GİRESUN (AA) - ATAKAN ÇITLAK - Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaan Kulan, kalp hastalığının gelişmesinde sigaranın birinin de binin de zararlı olduğunu belirterek, "Sigaranın biri ile bini arasında akciğer hastalıkları ve kanseri bakımından fark vardır ama kalp damar hastalıkları açısından hiçbir fark yoktur" dedi.
Kulan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1-7 Mart arasında gerçekleştirilen "Yeşilay Haftası"nın, sigara ve tütün kullanımı ve zararlarının azaltılması noktasında önemli bir etkinlik olduğunu ifade etti.
Kalp hastalıklarının oluşmasında bazı risk faktörlerinin bulunduğuna değinen Kulan, bunların en başında sigara ve tütün kullanımının geldiğine dikkati çekti.
Kulan, bir tek sigaranın bile kalp hastalıkları için ciddi risk faktörü olduğuna işaret ederek, "Zaman zaman 'ben sadece dudak tiryakisiyim', 'günde 3-5 tane içiyorum', 'içime çekmiyorum' , 'az içtiğim için bende kalp hastalığı olmaz' söylemleriyle karşılaşıyoruz. Bu düşünceler çok yanlış. Kalp hastalığının gelişmesinde sigaranın biri de bir, bini de bir. Sigaranın biri ile bini arasında akciğer hastalıkları ve kanseri bakımından fark vardır ama kalp damar hastalıkları açısından hiçbir fark yoktur" diye konuştu.
Sigarada yer alan toksik ve kimyasal maddelerin kalp duvarına zarar verdiğini vurgulayan Kulan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kalp damar rahatsızlığı olan koroner arter hastalığının meydana gelmesinde ana etken, damar yapısı yani damar endotelinin bütünlüğünün bozulmasıdır. Örneğin bazı hayvanlarda kolesterol oranları binleri bulmasına rağmen hiçbir damar hastalığı yoktur. Damar yapıları çok dayanıklıdır ve en önemlisi sigara içmiyorlar. Endotel bozulduğu zaman damarın içerisine giren kolesterol, damarda birtakım değişiklikler meydana getirmektedir. Damar duvarında daralma ve tıkanmalara neden olabiliyor. Yani damar duvarını direkt bozan birinci etken kolestrol değil, sigaradır."
- Sigaranın yol açtığı çarpıntı
Kulan, sigara içindeki bazı toksik maddeler ve vücutta meydana getirdiği bazı biyokimsayal değişikliklerle müdafaa hormonu denilen hormonun salgılandığını, bunun da çarpıntı yaptığına işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu çarpıntılar ve hormonların salgılanması uzun süreli içicilerde, günde 15-30 tane için hastalarda belirli düzeyde seyrediyor. Halbuki damarın hiç sevmediği şeylerden biri damar duvarını dövmedir. Mesela sigara tiryakileri çok iyi bilir, ramazanda orucumuzu açtıktan sonra sigara yakarız ve içeriz. O zaman düşünsünler bakalım, nabızları, çarpıntıları, baş dönmesi nasıl oluyor? İşte o bir sigara çok tehlikelidir. Damar duvarını yıpratıcı hormonları salgılar, pik yaptırır, birden kana ulaştırır, başlar kalp duvarını dövmeye. O damar duvarı dövüldükçe bütünlük bozulur. Kolestrolün geçmesi için bir zemin oluşur."
Sigara içilen kapalı alanlarda bulunan sigara içmeyen kişilerin de kalp hastalıklarına yakalanma risklerinin içenler kadar yüksek olduğunu vurgulayan Kulan, şunları kaydetti:
"Artık bugün herkes biliyor ki pasif içilik diye bir şey var. Bu bile kişilerde hem akciğer hem de kalp damar hastalıklarının oluşmasında kuvvetli risk oluşturur. Aynı yoğunlukta olmasa bile içen insan gibi etkiler yaratmakta. Çarpıntılar olmakta, hormonal dengeler değişmekte. Damar duvarımızı korumak istiyorsak sigara içmediğimiz gibi uzak duracağız, pasif içicilik yapmayacağız. O tip yerlere girip çıkmayacağız. İçenleri uyaracağız. Böylece hem kendi hem de toplum sağlığını koruyacağız."