Güncelleme Tarihi:
GAZİANTEP, (DHA) - GAZİANTEP Anka Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Ercan Sivaslı, yenidoğan döneminde bebeklerin yaklaşık üçte ikisinde çeşitli nedenlere bağlı olarak sarılık görülebildiğini belirterek, bu hastalığın zamanında önlem alınmadığı takdirde beyin hasarı ve zihinsel gelişim geriliğine yol açabileceği konusunda uyardı.
Prof. Dr. Ercan Sivaslı, yenidoğan döneminde görülen sarılıkla ilgili ebeveynlere uyarılarda bulunurken, "Zamanında doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 70'inde, erken doğan bebeklerin ise yüzde 80'inde yaşamın ikinci ve üçüncü günlerinde başlayıp bir hafta süren sarılık görülebilmektedir. Bunun nedeni, kan ve dokularda 'bilirubin' adı verilen ve deriyi geçici olarak sarıya boyayan maddenin birikmesidir. 'Bilirubin', özellikle kanın alyuvar hücrelerinin ömrünü tamamladıktan sonra parçalanmasıyla ortaya çıkan 'hem' isimli maddenin vücutta parçalanması ve metabolizması sonucu oluşur. 'Bilirubin' doğumdan önce plasenta aracılığıyla, doğumdan sonra ise bebek tarafından vücuttan karaciğer, bağırsak ve böbreklerin ortak çalışması ile atılır. Yenidoğan döneminde hayata yeni başlamanın vermiş olduğu stresi azaltmak amacı ile vücut 'bilirubin' isimli maddeyi yükseltme meyilindedir. 'Bilirubin' bellirli bir seviyede kalırsa hayata yeni başlamış bebekler için faydalıdır. Ancak kan grubu uyuşmazlıkları başta olmak üzere, bebekte meydana gelen bazı hastalıklar sarılığı beklenenden aşırı yüksek düzeylere çıkmasına neden olabilir, bu durumda özellikle hayatın ilk on günü içerisinde beyin için zararlı etkiler oluşturabilir" dedi.
Prof.Dr. Ercan Sivaslı, sarılığın gözle görülür hale gelmesi için, 'bilirubin'in kanda belirli bir seviyenin üstüne çıkması gerektiğini ifade ederek, "Sarılık ilk olarak bebeğin gözünde görülmeye başlar, sonra sırasıyla sarılık şiddeti arttıkça yüz, gövde, kol ve bacaklar, en son olarak el içi ve ayak tabanında görülür. Hayatın ilk haftasında görülen ve düzeyi çok yüksek olmayan sarılığa fizyolojik sarılık adı verilir. Bebek için faydalı olan bu sarılıkta tedavi gerekmez. Ancak bazı risk faktörleri varsa ve sarılık beklenenden daha yüksek seviyelerde seyredecekse mutlaka bebek izlenmeli, gerekirse tedavi edilmelidir" diye konuştu.
Sarılık için en önemli risk faktörünün anne ve bebek arasında kan grubu uyuşmazlığı olduğuna dikkat çeken Prof, Dr. Sivaslı, şunları söyledi:
"Kan grupları 'Rh' ve 'AB 0' olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilir. Rh uyuşmazlığı annenin Rh negatif, bebeğin ise Rh pozitif olduğu durumda görülebilir. Rh uyuşmazlığına bağlı sarılık genellikle ilk çocukta sorun olmaz. Annenin Rh (+) bebeğine karşı kanında oluşmuş antikor varsa, daha önceki gebeliklerinde Rh pozitif bebek doğumu yapmış koruyucu ilaç uygulanmamışsa, bu antikorlar plasenta yolu ile bebeğe geçer ve alyuvarlarının daha hızlı parçalanmasına ve sarılığın şiddetli olmasına neden olur. Buna engel olmak için annenin ilk gebeliğinde mutlaka doğum sonrası Rhogam isimli koruyucu iğneyi yaptırması gerekir. Ardından gelen doğumlarda da eğer bebek Rh(+) ise aynı iğneden tekrar edilmelidir. AB0 uyuşmazlığı ise annenin 0 kan grubuna sahip olması gerekir. Bebek ise A, B veya AB olursa AB0 uygunsuzluğundan bahsedilir. AB0 uyuşmazlığı, Rh uyuşmazlığına göre daha hafif seyreder ve ilk bebekte sarılık görülebilir. Gebe annelerin kan gruplarına bakılarak, Rh (-) ve 0 grubu annelerin bilinmesi, bebeklerin kan uyuşmazlığı yönünden izlenmesi gerekmektedir."
FOTOĞRAFLI