IHA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2015 15:58
TÜRKONFED YÖNETİM KURULU BAŞKANI TARKAN KADOOĞLU, İŞ DÜNYASININ 2015 YILININ EKONOMİK GELİŞMELERİNE BAKIŞINI VE 2016 YILINDAN BEKLENTİLERİNİ AÇIKLADI.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, iş dünyasının 2015 yılının ekonomik gelişmelerine bakışını ve 2016 yılından beklentilerini açıkladı.
Kadooğlu yaptığı açıklamada, 2015 yılını değerlendirerek, 2016 yılını kutladı. Kadoğlu, "Türkiye ekonomisi 2015 yılında seçimlerin gölgesinde kaldı. İlki 7 Haziran’da ikincisi 1 Kasım’da yapılan seçimler nedeniyle gündem siyaset ağırlıklıydı. Kısaca 2015’te ekonomide neler olduğuna göz attığımızda, 2014 yılında başlayan enerji fiyatlarındaki gerilemenin 2015 yılında da etkili olduğunu görüyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüşün ise, özellikle enerji bağımlı bir ülke olmamızdan ötürü, dış ticaret açığımızın ve dolayısıyla cari açığın gerilemesinde etkisi oldu. Geçen sene 84,5 milyar dolara yaklaşan dış ticaret açığı, 2015 Ekim itibarıyle 69,5 milyar dolara geriledi. Uzun süredir uluslararası piyasalarda, FED’in faiz artırım sürecine gireceği bekleniyordu. Aralık ayında düşük faiz sürecinin sonuna gelindiği FED’in açıkladığı faiz artış kararı ile resmileşmiş oldu. Öte yandan 2015 yılı, gelişmekte olan ülkelerde sert dalgalanmaların yaşandığı bir yıl oldu. Bu sene özellikle Çin’in büyüme hızındaki ivme kaybı ve finans sektörü endişeleri nedeniyle bütün gelişmekte olan ülkelerin ekonomik hikayelerinin geçerliliği sorgulandı. Bir diğer taraftan ise emtia fiyatlarındaki yükselişin durduğuna dair söylemler, emtia ihracatçısı ülkelerin büyümelerinin sorgulanmasına yol açtı.Türkiye’nin bu artan dalgalanma ortamında, para birimi değer kaybına uğradı. Petrol fiyatlarındaki düşüşten en fazla faydalanması gereken ülkelerden biri olmamız gerekirken, gelişmekte olan ülkeler arasında para birimi en fazla değer kaybeden ülkelerden biri olduk. Merkez Bankası’nın faiz politikası ve bağımsızlığı tartışmaları, yurt içindeki siyasi gelişmeler ve değişen jeopolitik dengeler, Türkiye ile ilgili bu gelişmenin yaşanmasında öne çıkan başlıklar oldu. Cari işlemler açığı 2014 yılı sonundaki 46 milyar dolar seviyesinden 2015 sonunda muhtemelen 36-38 milyar dolar seviyesine düşmüş olacak. Bu durum gayrisafi milli hasılanın binde 5’i kadar bir iyileşmeye işaret ediyor. Büyümenin yılın son iki çeyreğindeki toparlanma ile yüzde 3 civarı tahminleri aşması mümkün görünüyor; 2015 yıl sonu büyüme oranının yüzde 3.5-4.0 aralığında gerçeklemesi beklenebilir. Yaşanan iki
seçim dönemi ve TL’deki değer kaybı, yurt içi tüketiminde bir durgunluk olmadığına işaret ediyor. Güven kaybı ise yatırım tarafında daha belirgin. Özel yatırımlar bir süredir artmıyor” ifadelerini kullandı.
“REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Ekonomik ve demokratik reformların yeni dönemde hayata geçirilmesi gerekliliğine işaret eden TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu 2016 yılı beklentilerini ise, “2016 yılı itibarıyla 4 yıl boyunca seçim yaşanmayacağı bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla bu dönemde ekonomik ve demokratik reformların hayata geçirilmesi için bir engel bulunmamaktadır. Türkiye böyle bir dönemin oluşturacağı fırsatları iyi değerlendirmelidir. 2016 yılına FED’in faiz artırım kararıyla da girmiş bulunmaktayız. Bu sürecin başlamış olması, bir belirsizliğin ortadan kalkması demek olduğu için aslında olumsuz bir durum değil. Fakat gelişmekte olan ülkeler arasında, performansa göre bir ayrışma yaşanacak. Bu ayrışma, ülkelerin sadece mevcut büyüme potansiyeline bakarak değil, ancak reform yapma kapasiteleri incelenerek olacak. Bu durumda, Türkiye’nin performansının değerlendirilmesinde reformların uygulanmasının ana unsur olacağı göz önüne alınmalı. Bu nedenle hükumetin 2015 sonunda açıkladığı programın uygulanmasının, yatırım ortamı üzerinde olumlu etkisi olacaktır. Türkiye’nin makro ekonomik performansı açısından, 2016 yılında özel sektörün borçluluk oranlarını nasıl idare edileceği de önem taşıyor. Türkiye’nin finansman ihtiyacının yüzde 88’i özel sektör borçlanmasından kaynaklanıyor ve dış borcun yaklaşık yüzde 70’i özel sektör borcundan oluşuyor. Böyle bir tabloda, hem yurt dışı borçlanma piyasaları, hem de Türkiye’nin kendi siyasi, kurumsal ve makro ekonomik dengeleriyle oluşan risk primi önemli olacak. Türk özel sektörünün borç çevirmedeki başarılı performansı göz önüne alındığında, 2016 yılında borç çevirme kapasitesinin etkilenmeyeceği; fakat maliyet artışı olacağı beklenebilir. AB ile müzakere sürecinde ekonomiyi doğrudan ilgilendiren ve 2015 yılının son aylarında açılan 17. başlık kapsamında öngörülen adımların bir an önce atılmasını bekliyoruz. Türkiye-AB ilişkilerinde son dönemde yakalanan olumlu gelişmelerin, aynı kararlılıkla devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, 64. Hükumetimizin açıkladığı 26 maddelik eylem planını destekliyoruz ve uygulamaların da takipçisi olacağımızı söylüyoruz. Reformlarda atılım, yurtiçi siyasi gündemin hafiflemesi, kurumsal kalite endişelerinin azalması ve AB ile müzakere sürecinde ilerlemeye girilmesi, Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinin 2016 yılında ciddi bir şekilde iyileşmesini sağlayacaktır. Barışın, huzurun, güvenliğin, sağduyunun, refahın ve birlikte yaşama iradesinin güçlü olduğu bir yıl diliyoruz” şeklinde konuştu.