IHA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2016 11:25
SÖMESTR TATİLİ UYARILARI
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Uzman Psikologu Melis Süyür, sömestr tatilinin başlamasıyla birlikte not durumuna bağlı olarak öğrencilerin bazılarının tatlı bir heyecan yaşarken, bazılarını da korku sarmış olabileceğini söyledi.
Ailelere yarıyıl tatilinin bazı amaçları bulunduğunu anımsatan Süyür, “Çocuklara dinlenme olanağı sağlarken, ailelere de çocuklarını değerlendirme ve yeni planlarla yeni bir döneme hazırlık olanağı sağlamaktır” dedi.
Notların iyi olmaması durumunda kızmadan önce yapılması gerekenler olduğunu anlatan Süyür, “Elbette anne baba olarak üzülmeniz, kaygı hissetmeniz doğal. Ama duygularınızı kızgınlık şeklinde çocuklara yansıtmadan önce yarıyıl boyunca yeterince takip ettiniz mi? Sorunları anlamaya ve çözmeye çalıştınız mı? Çocuğunuzdan beklentileriniz gerçekçi mi? diye düşünmeniz gerekir. Çünkü tüm bunlar ebeveyn olarak sizin göreviniz” uyarısını yaptı.
“Bunları yaptığınızı düşünüyorsanız yine kızmadan başka yöntemler araştırmalı ve çocuğunuzla konuşmalısınız. En iyi yöntem çocuğunuz ile iletişim halinde olup, iyi bir dinleyici olmanızdır” diyen Süyür, şöyle devam etti:
“Kızmak sonucu değiştirmeyeceği gibi aksine hem çocuğunuzla ilişkinizin bozulmasına, hem de onun derslerle ve okulla ilgili algısının değişmesine neden olur. Bu, ‘kötü karnelere de armağan alın’ demek değildir. Karne hediyesi kavramı çok değişti. Aslında her karne için hediye almak gerekiyor mu? Okula gitmek ve elinden gelenin en iyisini yapmak her çocuğun doğal işi olmalıdır.
Karne hediyesi bir çeşit paylaşımdır. Karne hediyesi, ortak sevincin kutlanması ve tatilde doğru zaman geçirmeye yardımcı olması için alınan doğru hediyelerdir. Mesela; bilgisayar oyunu gibi sonradan daha büyük sorunlara yol açan hediyeler düşünülmemelidir.”
CEZA VE ÖDÜL ÖLÇÜLÜ OLMALI
Unutulmaması gereken önemli bir noktalardan birinin de çocukların, aldıkları karne notlarına bakılarak, “çalışkan” ya da “tembel” olarak değerlendirilmemesi ve etiketlendirilmemesi olduğunu vurgulayan Süyür, “Bu anlamda yapılacak aşırı cezalandırma ve ödüllendirme tepkilerinden de kaçınılmalıdır. Aşırı ödüllendirmelerde, çocuk ileri ki öğrenmelerini kendisi için değil başkalarından elde edeceği ödül için gerçekleştirmekte bu da kalıcı öğrenmeleri ve içsel motivasyonu olumsuz yönde etkilemektedir” diye konuştu.
Çocuğa sunulan hediyenin bir yandan eğlendirirken, bir yandan da eğitici ve geliştirici olması gerektiğini dikkati çekerek, “Örneğin; bir spor dalına alıştırmak sporla uğraşmasını sağlamak dönemin stresini atarken bir yandan da gelişimi için olumlu sonuç verecektir” ifadelerini kullandı.
Tatili verimli geçirme konusunda da önerilerden bulunan Süyür bunları şöyle sıraladı: “Mutlaka bir tatil programı hazırlayın, ailenizle birlikte tatil yapın. Okul dönemi boyunca yoğun çalışma temposundan görüşemediğiniz akrabalarınızı ziyaret edin, aile içi bağların kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Ancak tatilde ders çalışmayı ihmal etmeyin. Eksik kalan konuları tamamlayın. Konu tekrarı yapın, yeni konulara zaman ayırın.
Günün, haftanın ve yarıyıl tatilinin sonunda ulaşmayı düşündüğünüz yeni hedefler belirleyin.Bolca kitap okuyun. Aileler de okudukları kitapları çocukları ile paylaşsın. Bu iletişim gücünü artıracaktır. Dinlenmeye ve gezmeye de vakit ayrılmalı. Tatil aktivitelere zaman ayırma telaşı içinde geçirilmeden,çocuğun bireysel plan yapmasına izin verilmeli.
Sosyal faaliyetlere (tiyatro, sinema, konser, spor vb.) zaman oluşturun. Vizyondaki
filmler arasından olumlu içerikli konular seçilip paylaşım içerisine girilsin. Şiddet içerikli içerisinde küfür barındıran filmlerden kaçınalım. Dönem başladığında uyku problemi yaşamamak için geç saatlere kadar bilgisayar, televizyon, cep telefonu başında kalmadan yatış saatlerin düzenleyin.”
Yetenek, ilgi ve beceri bakımından her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğunun altını çizen Süyür, bu nedenle çocuğun dönem boyunca sergilediği performansın başka çocuklarla asla kıyaslanmaması gerektiğine vurgu yaptı.
Süyür, çocukları ikinci döneme motive etmek için kaygı ve tehdit yolunu kullanılmaması, çocuğa her şeye rağmen koşulsuz sevildiğinin ve ona güvenildiğinin hissettirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.