Güncelleme Tarihi:
GAZİANTEP, (DHA) - SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurten Budak, Türkiye’nin, önlenebilir bir hastalık olan şişmanlığın tedavisi için her geçen yıl daha fazla para ve emek harcadığını söyledi.
Prof. Dr. Budak, SANKO Üniversitesi tarafından, Sani Konukoğlu Hastanesi Toplantı Salonunda düzenlenen Bariatrik Cerrahi Diyetisyenliği Kursunda, “Şişmanlık Epidemiyolojisi ve Tedavi Yöntemleriö konusunda sunum yaptı. Ülkemizde her geçen yıl hızla artan bir hastalık olan şişmanlığın tedavi maliyetinin de her yıl arttığını belirten Prof. Dr. Budak, "Türkiye’de her 3 yetişkinden biri şişman. Vücutta sağlık için risk oluşturacak düzeyde aşırı miktarda yağ birikmesi olarak tanımlanan şişmanlık kadınlarda, erkeklerden çok daha yaygın. Şişmanlık, vücuda besinlerle alınan enerji miktarının, vücutta harcanan enerji miktarından fazla olması ve hareketsiz yaşam tarzından kaynaklanmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenme ile hareketli yaşam tarzı şişmanlığın oluşmasını önleyebilir. Şişmanlığın tedavisinde anahtar rolü, diyetisyen kontrolünde gerçekleştirilen diyet tedavisi oynar. Ancak ağır derecede şişmanlığın tedavisinde, ‘bariatrik cerrah’ uygulamaları etkilidir ve ülkemizde başarılı olarak gerçekleştirilmektedir" diye konuştu.
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Başar Aksoy ise 'Obezite ve Metabolik Cerrahi Nedir? Kimlere Uygulanır?' konularına değindi.
Sani Konukoğlu Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği Sorumlusu da olan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, "Obezite, günümüzde yaygın hale gelen global bir sağlık problemi. Kozmetik ve sosyal hayatı etkileyen bir sorun olmaktan öte, Tip 2 diyabet (DM), hipertansiyon, dislipidemi (kandaki doğal kan yağlarının olması gerekenden fazla miktarda bulunması), koroner arter hastalıkları, eklem rahatsızlıkları ve uyku apne sendromu gibi ek hastalıklara da neden olarak hem yaşam süresini anlamlı derecede kısaltır, hem de tedavi maliyetlerini artırır" dedi.
Kansere bağlı ölümlerin ve kanser insidansında (bir hastalığın belli zaman aralığında eklenen yeni olgu sayısı) artışının da obeziteye paralel olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Aksoy, “Erkeklerde kolon kanseri, kadınlarda meme kanseri görülme oranları obez bireylerde anlamlı derecede fazladır. Vücut ağırlığında yüzde 10 kadar bir azalma bile obeziteyle ilişkili risk faktörlerinde çok önemli oranda azalma sağlamaktadır" diye konuştu.
İstatistiksel verilere göre obezite tedavisi uygulanan ve kilo veren kişilerin yüzde 95’inden fazlasının yeniden kilo aldığına vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, “Morbid obez hastaların yaşam tarzı değişiklikleriyle (tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve davranış terapileri ile) tedavi edilmeye çalışılması hem hastanın sağlık sorunlarının çözümü, hem de maliyeti açısından düşündürücüdür. Bu nedenle bariatrik cerrahi uygulamaları bu hasta grubu için çok daha etkin sonuçlar verebilmektedir" ifadelerini kullandı.
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Coşkun da obezitede ve metabolik cerrahinin sonuçları ile ilgili sunum gerçekleştirdi.
'Diyet ile kilo vermede başarılı olan hastalardan yalnızca yüzde 5-10’u birkaç yıl boyunca kilolarını korudukları düşünüldüğünde obezite cerrahisi uzun dönemde son derece etkili bir yöntemdir' diyen Prof. Dr. Coşkun, ""Obezite cerrahisi kabul edilebilir maliyet etkinliği ile birlikte obezitenin tıbbi tedavisinden daha etkilidir. Bugünkü verilerle en fazla kilo kaybettiren ve kaybedilen kilonun uzun vade de korunmasını sağlayan obezite tedavi yöntemi, obezite cerrahisi prosedürleridir" dedi.
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Diyetisyen Saadet Özen, bariatrik cerrahi öncesi hastanın, multidisipliner (birçok branşın yer aldığı) bir ekip tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bu ekibin; hasta ve hastalıkla beraber gelen diğer sağlık sorunları ile birlikte obezite cerrahı, hemşire, diyetisyen, fizyoterapist, psikiyatrist, psikolog, endokrinolog, uyku bozuklukları uzmanı, kardiyolog, gastroenterolog, anestezist ve radyologdan oluştuğuna dikkati çeken Özen, konuşmasında özetle şu görüşleri paylaştı:
"Ameliyat başarısı, hastanın ameliyat öncesi ve sonrası uygulayacağı diyete uyumu ile ilgilidir. Ekip çalışmasına yatkın, iletişim becerileri güçlü diyetisyenler operasyonun başarısına ciddi katkı sağlar. Bariatrik cerrahi ekibindeki diyetisyen hastanın şişmanlama nedenlerini irdelemeli, Beden Kütle İndeksini saptamalı, daha önceki kilo verme öyküsü dinlemeli, vücut ağırlığı ölçümlerini ve beslenme durumunun klinik değerlendirmesini yapmalı.Hastanın ameliyat öncesi kilo kayıpları ve beslenmesini planlamalı, operasyon sonrası uzun bir dönem beslenme danışmanlığı vererek, beslenme planı yapmalı, kan şekeri kontrolünü sağlamalı, takip etmeli ve kişinin normal beslenme düzenine geçene kadar geçireceği tüm aşamalarda yardımcı olarak şikâyetlerine uygun çözümler önermelidir."
Bariatriklab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi’nden Diyetisyen Nida Yıldız ise “Ameliyat Öncesi Beslenme İlkeleriö konulu bir sunum yaptı.
Yıldız, obez hastalarda laparoskopik cerrahinin, viseral yağ (göbek yağı), karın duvarının kalınlığı, intraabdominal (karın içi) obezite ve hepatomegali (karaciğer büyümesi) nedeniyle zorlayıcıö olduğunu anımsattı.
Kalınlaşmış karın duvarlarının, laparoskopi sırasında cerrahi hareketleri sınırlayabileceğini hatırlatan Yıldız, sunumunda şu bilgilere yer verdi:
"Bariatrik cerrahi öncesi kilo kaybı, viseral yağ düzeylerini ve karaciğer boyutunu etkili bir şekilde azaltır, bu da cerrah için daha fazla erişim sağlar ve açık prosedüre dönüşme olasılığını azaltır. Ameliyat öncesi kilo kaybı olumlu sonuçlar verir. Hipertansiyon, hiperlipidemi (kan yağlarındaki yükseklik), insülin direnci, hiperglisemi, uyku apnesi gibi obezitenin komorbiditeleri üzerinde olumlu etkileri olacaktır. Bu yararlı etkiler genellikle kilo kaybının derecesine bağlıdır. Ameliyat öncesi hastanın başlangıç ağırlığının yüzde 5-10'u kadar kilo kaybı önemli fayda sağlayacaktır."
Bariatriklab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi’nden Uzman Diyetisyen Nazlı Acar ise “Ameliyat Sonra Beslenme İlkeleriö konulu sunumunda, obezitenin, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunu haline geldiğine dikkat çekti.
'Obezitenin tedavi yöntemlerinden biri olan bariatrik cerrahi, ağırlık kaybı ve kronik hastalıkların iyileştirilmesi bakımından en etkili yollardan biridir' diyen Acar, "Bariatrik cerrahi sonrası beslenme ilkeleri, kişilerin beslenme alışkanlıklarını değiştirebilmesi için son derece önemlidir. Sleeve Gastrektomi ve Gastrik Bypass sonrası beslenme prosedürleri genel hatları ile aynıdır. Ancak hastaların ameliyat sonrası besin toleransları kişiden kişiye farklılık gösterebilir. İlk 2 hafta hastalar sıvı diyet ile beslenmelidir. Bu sıvılar protein ve karbonhidrat içermelidir. Protein takviyesi önerilirken kişilerin hidrasyonları (sıvı desteği) göz önünde bulundurulmalıdır" dedi.
Etkinlik, Nida Yıldız’ın Bariatrik Cerrahi Sonrası Gebelik Vaka Sunumu ve Nazlı Acar’ın Bariatrik Cerrahi Sonrası Vegan Hasta Takibi Vaka sunumunun ardından soru- cevapla sona erdi.
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşen Bayram, genç bir üniversite olmalarına rağmen birçok organizasyon gerçekleştirdiklerine işaret ederek, kursu düzenlemekten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Prof. Dr. Bayram, bu tür organizasyonların bilgilerin güncellenmesi ve paylaşımı için çok önemli olduğunu belirterek, kursun düzenlenmesine katkı sağlayanlara teşekkür etti. Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Görevlisi Nezihe Otay Lüle’nin sunduğu kursa, Gaziantep’in yanı sıra farklı illerden çok sayıda diyetisyen ve üniversitelerin beslenme ve diyetetik bölümü öğrencileri katıldı.
FOTOĞRAFLI