IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2015 12:13
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI FATMA ŞAHİN, BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN (BM) İNSAN HAKLARI KONUSUNDA HERKES İÇİN EŞİT DAVRANMASI GEREKTİĞİNİ İFADE ETTİ.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Birleşmiş Milletlerin (BM) insan hakları konusunda herkes için eşit davranması gerektiğini ifade etti.
Şahin, 3. BM Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Konferansı dolayısıyla gittiği Japonya’nın Sendai kentinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Şahin, “Şimdi geldiğimiz noktada, dünyanın başka bir tarafında bir kişiye bir şey olduğunda kıyamet kopuyor, başka bir tarafında milyonlarca insan evsiz kalıyor, ailesi parçalanıyor, canından oluyor, duyarsızlık var” şeklinde konuştu.
"Afet risklerinin azaltılmasında kadının önemine" ilişkin soruyu yanıtlayan Şahin, BM tarafından 10 yılda bir düzenlenen konferansın, risk yönetimini, ülkeyi, ülkeleri, şehirleri, bireyleri ve toplumları risklere karşı hazırlamayı amaçladığını söyledi.
Bugünün dünyasında sadece deprem, tsunami gibi fiziki risk ve afetlerin bulunmadığını dile getiren Şahin, teknolojik ve sanayi kaynaklı afetlere de işaret etti.
Türkiye’nin bölgesinde ayrıca "sosyal afet" denilen risklerin olduğunu belirten Şahin, "Bunlar da göç ve savaş mağdurları. Genelde bu işin mağduru ve kaybedeni ise çocuklar ve kadınlar oluyor" diye konuştu.
Ülkedeki genç nüfus ve kadınların oranına dikkati çeken Şahin, "Bunları yalnızca depremde, afette veya riskli alanda mağdur olan kişilerden çıkarıp, merkeze alıp, özne yapıp, onları da dirençli hale dönüştürmemiz gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Dünyanın artık koruyucu hekimlik gibi "Ne yapılması gerekiyor ki bu olaylar olmasın" konusunu tartıştığını ifade eden Şahin, "İkinci kademe ise olduğu anda ne yapılacak? Olduktan sonra ise işin rehabilitasyon bölümü, sosyal destek kısmı, yani nasıl yönetileceği var. Artık bunların her kademesinde çok ciddi şekilde artık devletlerarası koordinasyon, toplumlar arası işbirliği ve bilinç yükseltmeye gidiyor" dedi.
Toplumun yarısını temsil eden kadınların da burada en önemli grubu oluşturduğunu kaydeden Şahin, kadının her noktada donanımlı, dirençli hale dönüştürülmesi ve bu risklere karşı daha iyi hazırlanması gerektiğini bildirdi.
GAZİANTEP SOSYAL AFETLERİ EN YÜKSEK ŞEHİR
Gaziantep’in "sosyal afetleri en yüksek şehir" olduğunu dile getiren Şahin, Suriye’de 4 yıldır devam eden iç savaş ve gelen göçe dikkati çekti.
Bunun sosyal olarak yönetilmesi gerektiğini aktaran Şahin, "Hem kendi içimizdeki kadınları hem göçle gelen kadın ve çocukların entegrasyonunu yönetmemiz gerekiyor. Biz onun için buradayız. Bu konuda Türkiye’nin yaptıklarını maalesef yeterince anlatamıyoruz. Büyük bir insanlık dramı yaşanıyor, Türkiye tek başına bütün dünyanın yaptığı yardımlardan çok daha fazlasını yapmayı başarıyor" görüşünü bildirdi.
Gaziantep’te kadın ve çocuk ağırlıklı olmak üzere kamplarda 50 bin, kampların dışında 300 bin Suriyelinin yaşadığını anlatan Şahin, kentte bakıma muhtaç, sosyal destek verilmesi gereken mağdur, muhtaç kadın ve çocukların olduğunu dile getirdi.
Bu kişilerin entegrasyonunu sağlamak gerektiğine de dikkati çeken Şahin, "İnancımız her ne kadar beraber olsa bile kültürler arası sorun var, birlikte yaşamayı entegre etmek gerekiyor" diye konuştu.
Bu konuda yapılanları incelemek, devletlerin tecrübelerini almak ve kendi yaptıklarını daha iyi anlatmak için konferansa katıldıklarını söyleyen Şahin, Suriye’den gelenlere ilişkin, "Dünya bu sayıyı nasıl yönettiğimizi merak ediyor" ifadesini kullandı.
Şahin, konferans kapsamında yarın da çocuk ve gençlerin, sosyal afetlere dirençli hale getirilmesi konusunu ele alacaklarını belirtti.
Fatma Şahin, "Suriye konusunda, uluslararası toplumun daha fazla destek niyeti olup olmadığının" sorulması üzerine de "Çok enteresan bir şey, coğrafyadan coğrafyaya, bölgeden bölgeye, inançtan inanca, mezhepten mezhebe dünyanın ilgisi değişiyor" dedi.
İnsanı merkeze alan, dilini, dinini, mezhebini, cinsiyetini yok sayan bir dünya anlayışının bulunmadığını vurgulayan Şahin, farklı bölgelerdeki aynı olaylara karşı uluslararası toplumun, hukukun farklı tepki gösterdiğine dikkati çekti.
Birleşmiş Milletlerin, "savaşlar olmasın, insan hakları herkes için eşit uygulansın" diye kurulduğuna işaret eden Şahin, şunları kaydetti:
"Şimdi geldiğimiz noktada dünyanın başka bir tarafında bir kişiye bir şey olduğunda kıyamet kopuyor, başka bir tarafında milyonlarca insan evsiz kalıyor, ailesi parçalanıyor, canından oluyor, bir duyarsızlık var. Sosyal adaleti, sosyal barışı sağlayamadığınız bir dünyayı nasıl yöneteceksiniz, açıkçası çok endişeliyim.
Özellikle kendi bölgemden baktığımda, yaklaşık 1 yıldır Belediye Başkanıyım, İskandinav ülkeleri başta olmak üzere dünyanın bütün ülkelerinden çok güçlü liderler geliyor. Dışişleri bakanları, başbakanlar geliyor. Sivil toplum ve sosyal yardım kuruluşları adı altında levhalarını koyuyorlar, içeriğine baktığın zaman hiçbir şeyin tam anlamıyla yapılmadığını görüyoruz."
Birleşmiş Milletlerin uygulamalarını eleştiren Şahin, "Birleşmiş Milletler yok, levhası var, yok. Gelenlerin hepsi ’Zaten Türkiye bu işi çok iyi yapıyor’ diyerek gidiyor. Elini taşın altına koymak, ’Benim yapacak işim var, bu bölgede de yaşayan insanların sorumluluğu hepimizin üzerinde’ diyerek, empati yapıp daha güçlü bir destek vermek gibi bir dertleri de yok" ifadelerini kullandı.
BM’nin yapısına bakıldığında, çok ciddi kaynak sorunlarının yaşandığını dile getiren Şahin, "Kendi içinde bunu yönetemeyen bir sistem nasıl gidip sınırlar ötesi insani yardımı daha güçlü yapacak. Türkiye’de AFAD olmasa, hükümet olmasa BM’nin levhasının dışında etkin bir yöntemi yok. Çocukları, kadınları ve insanları direk etkileyen bir sosyal desek sistemi yok. Çok lokal, çok küçük yapıyorlar, küçük yapılan işi de çok büyükmüş gibi gösteriyorlar" diye konuştu.