Güncelleme Tarihi:
GAZİANTEP, (DHA) - GAZİANTEP Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Erözgür, Ramazan ayı, bayram, tatil ne olursa olsun günlük alınması gereken enerji, protein, vitamin ve mineral oranlarının değişmeyeceğini söyledi.
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutanların günlük beslenme şeklinin ve öğün sayısının değiştiğini anımsatan Erözgür, “Üç öğün olan günlük beslenme Ramazanın gelmesiyle birlikte, ikiye düşmekte, hatta bazı bireyler dikkat etmeyerek tek öğünle, özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı, börek tüketimi artmakta, buna karşılık sebze, meyve ve beyaz et tüketimi azalmakta" uyarısında bulundu.
"Oruç tutmak isteyip riskli grupta bulunanların mutlaka hekimlerinden izin alarak bu ibadeti yerine getirmeleri gerekir" diyen Erözgür, riskli grupları ise şu şekilde sıraladı:
"Kronik hastalığı olup sürekli ilaç kullanması gerekenler mutlaka ilaç saatleri ve dozuyla uzun süreli açlığı hekimlerine danışmalı. Şeker hastaları, özellikle insüline bağımlı olanların mutlaka hekime danışması ve ardından bir beslenme uzmanı tarafından günlük beslenme planını alması gereklidir. Çocuklar günlük enerji kullanımı ve gelişmekte olan vücut yapıları sebebiyle bu yılki sıcak havalar da göz önünde tutulduğunda oruç tutmak konusunda riskli gruptadır. Özellikle dokuz yaşın altındaki çocuklar oruç tutmamalıdır. Seyahatte olanlar, akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar da oruç tutmayabiliyor. Emziren anneler ve hamileler için uzun süreli açlık önerilmiyor. 65 yaş üzerindekiler, böbrek hastaları ve diyalize bağımlı olanlarla, kan şekerinde ani düşme sorunu olanlar oruç tutma konusunda risk altındadır. Mide ve bağırsak gibi sindirim sistemi rahatsızlığı olanlar, uzun süreli açlık ve ardından boş mideye yenilen yemekler sindirim güçlüğü yaratabilir. Yeni operasyon geçirmiş fiziki gücünü henüz sağlayamayanlar."
Erözgür, uzun süreli açlık metabolizmanın yavaşlamasına neden olacağı için, Ramazan ayında 2 ana öğünden biri olan sahurun kesinlikle atlanmaması gerektiğine vurgu yaptı.
"Sahurda kahvaltılık türünde, çok ağır olmayan fakat aynı zamanda tok tutucu besinler tüketmek gerekir" diyen Erözgür, şöyle devam etti:
"Tuzlu peynir, zeytin, salam, sucuk gibi gıdalar hem gün içerisinde susuzluk hissini arttırdığı, hem de yağlı olup kilo artışına neden olabileceğinden uzak durulması gerekir. Bunların yerine yağ ve tuz oranı düşük füme etler, zeytin yerine yağlı tohumlar ceviz, badem, fındık tüketilebilir. Sahurda daha çok hafif kahvaltı, çorba, az yağ ile hazırlanmış zeytinyağlılar tercih edilmeli. Mide rahatsızlıklarının oluşmasını engelleyebilmek için özellikle yağlı besinlerden, kafein içeren kahve ve kakao tüketiminden kaçınılmalı ve yemeğin hemen üzerine uykuya yatılmamalı."
FOTOĞRAFLI