IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2015 16:54
DÜNYA BANKASI TÜRKİYE ÜLKE DİREKTÖRÜ MARTİN RAİSER, ‘’TÜRKİYE’DE SON 10 YILDA YOKSUL NÜFUSUN AZALDIĞINI, ORTA GELİR GRUBUNUN BÜYÜDÜĞÜNÜ’’ BELİRTTİ.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser, ‘’Türkiye’de son 10 yılda yoksul nüfusun azaldığını, orta gelir grubunun büyüdüğünü’’ belirtti.
Dünya Bankası tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’nin Deneyimleri: Entegrasyon, Kapsama ve Kurumlar Raporu’’, ‘’Türkiye Ülke Ekonomik Raporu - Yüksek Gelir Statüsüne Geçişte Dış Ticaretin Rolü Raporu’’ ile ‘’Türkiye-Gümrük Birliği Değerlendirmesi Raporu’’, Gaziantep Sanayi Odası’nda (GSO) düzenlenen toplantıyla tanıtıldı.
Gaziantep’in, Türkiye’nin en dinamik şehirlerinden birisi olarak ön plana çıktığını, diğer şehirlere örnek teşkil ettiğini kaydeden Raiser, ‘’1980’lerden bu yana Türkiye ekonomisi içerisinde Gaziantep’in bulunduğu yere baktığımızda neden model şehir olarak ortaya çıktığı aşikar. Gaziantep’te olmak her zaman büyük onur vesilesi’’ dedi.
Türkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik-sosyal dönüşümüne ilişkin bugün 3 raporu paylaşacaklarını aktaran Raiser, raporları hazırlamalarının nedenlerini açıklarken şunları söyledi:
‘’Pek çok ülke, Dünya Bankası Türkiye Ofisi’ne gelerek ‘Türkiye ne yaptı da bu dönüşümü gerçekleştirdi. Biz Türkiye’nin yaptığı neleri yaparsak, benzer bir değişimi dönüşümü gerçekleştiririz’ sorusunu soruyorlardı. Buna yanıt vermek adına bu çalışmayı gerçekleştirdik. Bu çalışmayı yapmamızdaki ikinci sebep ise Türkiye’nin bu dönüşümü henüz bitmedi. 2023 için son derece iddialı hedefler koymuş durumdasınız. Bu hedeflere ulaşabilmeniz için daha neleri yapması gerektiğini analizlerle ortaya koymaya çalıştık.’’
Türkiye’nin ekonomik dönüşümü sağlamasında, dış ticaretin ve kadınların sisteme entegrasyonunun önemli faktörler olduğunu ifade eden Raiser, orta gelir tuzağının teşkil ettiği zorlukların üstesinden gelebilmek için gerekli kurumları tesis edebilmek gerektiğine vurgu yaptı.
Raiser, ‘’Yüksek gelir ekonomisine ulaşabilmek için bazı ortak paydaların sağlanması gerektiğini, bunu başarmış ülkelerde görüyoruz. Orta gelir tuzağından çıkıp yüksek gelir ekonomisini yakalayabilmek için kurulması gereken kurumlar; hukukun üstünlüğü ilkesinin tesisi, yüksek kalitede düzenleyici kurumların olması, kamu finansman yönetiminin tam ve düzgün şekilde tesis edip işler hale gelmesidir’’ diye konuştu.
‘’YOKSULLUK AZALDI, ORTA SINIF BÜYÜDÜ’’
Türkiye’de kişi başına milli geliri, Avrupa Birliği (AB) ortalaması ve ABD ortalamasıyla karşılaştıran tablolar eşliğinde sunumuna devam eden Martin Raiser, 1960’lardan 1990’ların ortasına kadar bakıldığında çok fazla gelişme kaydetmediğini, 2001’den sonra bunun değişmeye başladığını ve AB ile ABD ortalamasıyla yakınsama içine girdiğini kaydetti.
Raiser, ‘’Bunun tek sebebi ise Türkiye’nin ekonomik olarak entegrasyonunu gerçekleştirme sürecine girmesiydi. 2007’den itibaren bakacak olursanız, ABD ile olan yakınsama sürecinin durduğunu görüyoruz. Bizi endişelendirmeye başlayan noktada bu, o noktadan itibaren belki de Türkiye orta gelir tuzağına düştü mesajını okumaya başlıyoruz’’ ifadelerine yer verdi.
Türkiye’de son 10 yılda yoksulluğun düştüğünü bildiren Raiser, şöyle devam etti:
‘’Günde 2,5 dolar yoksulluk sınırı olarak belirleniyor. Bugün itibariyle yoksulluk sınırında bulunan Türkiye nüfusu yüzde 5’in altında. 10 yıl öncesine baktığımızda bu yoksulluk sınırının altında olan nüfus yüzde 16 civarıydı. Son 20 yıl içerisinde Türkiye’de günlük 10 dolar geliri olan nüfusun oranının iki kat arttığını görüyoruz. Bu da bu dönem içerisinde günlük geliri 10 dolar olanların miktarı yüzde 19 iken, bugün itibariyle yüzde 41’e ulaşmış vaziyette. Bu da Türkiye’de orta gelir grubunun arttığını, büyüdüğünü gösteriyor. Bu iki tablonun kanıta dayalı şekilde özetlediği şey şu; Türkiye’deki ekonomik dönüşümün kapsayıcı bir dönüşüm olarak gerçekleştiği ve bu yönde büyümenin devam edeceği yönündedir.’’
Raiser, Türkiye’nin gerçekleştirdiği bu başarının esasında AB ile yakın entegrasyon sayesinde de sağlanabildiğini ve bunun içerisinde Gümrük Birliği anlaşmasının önemli yeri olduğunu düşündüğünü belirtirken, ‘’Bu anlaşmayı ileriye götürerek ve gerekli değişiklikleri yaparak, istediğiniz ivmeyi yakalayıp, bundan sonraki dönüşümün geri kalanını da gerçekleştirebileceğinizi düşünüyorum’’ diyerek, sözlerini tamamladı.
GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adil Konukoğlu da konuşmasında, güçlü sanayisi, üretim ve ihracatıyla dinamik bir ekonomiye sahip olan Gaziantep’in bölgesinde büyük bir çekim merkezi olduğunu söyledi.
Sanayi Odası’nın kuruluşundan itibaren geçen 25 yılda aldıkları mesafeyi rakamlarla aktaran Konukoğlu, bu süreçte Türkiye ihracatı 13 kat artarken Gaziantep ihracatının 56 kat artış gösterdiğini, ihracatçı firma sayısının 1700’e, ihracat yaptıkları ülke sayısının 173’e, kayıtlı istihdam sayısının 261 bine ve marka başvurularının 3 bine ulaştığına dikkati çekti.
Türkiye ihracatında aldıkların payın yüzde 1 seviyesinden yüzde 4,3’e çıktığının altını çizen Konukoğlu, Gaziantep’ten geçen yıl 6 milyar 641 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını anımsattı.
Konukoğlu, yatırımların hız kesmeden devam ettiğini, arsa dağıtımını tamamladıkları 5. Organize Sanayi Bölgesi’nde şu anda 40 firmanın üretim yaptığını ve 85 firmanın inşaatının devam ettiğini ifade etti.
‘’Türkiye, 2002 yılından sonra büyük bir başarı hikayesi yazdı. Siyasi ve ekonomik istikrarı yakalayan ülkemiz, geleceğe daha parlak ve daha sağlam adımlarla hızla ilerliyor’’ diyen Konukoğlu, ülkenin geleceğine güvendiklerini söyledi.
‘’EKONOMİDE YENİ SIÇRAMALAR YAPILACAĞINA İNANIYORUZ’’
Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi, kişi başına milli geliri 25 bin dolara çıkarması ve 500 milyar dolarlık ihracat yapması için daha yüksek oranlarda büyümesi gerektiğini biliyoruz. Bu doğrultuda Gaziantepli sanayiciler olarak, üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapıyoruz. 2023 yılında şehir olarak kendimize koyduğumuz 30 milyar dolarlık ihracat yapma, 350 bin kişiye istihdam sağlama, Dünyanın her ülkesine ihracat yapma, katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretim üssü olma, en az 20 ulusal ve uluslararası marka çıkarma hedeflerimize ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Türkiye’nin özellikle son 13 yılda gösterdiği ekonomik kalkınma hamlesini sürdürmek, orta gelir tuzağından kurtulmak için yüksek katma değerli üretim-ihracatın yanı sıra ürün farklılaştırması yoluyla yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda hükümetimizin açıkladığı ‘ileri teknolojiyi, Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerini’’ de esas alan Öncelikli Dönüşüm Programlarının hayata geçirilmesiyle, ekonomide yeni sıçramalar yapılacağına inanıyoruz.’’
Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke olması ve refahın toplumun geneline yayılabilmesi için nüfusun yarısını oluşturan kadınların çalışma hayatına daha fazla katılması gerektiğini belirten Konukoğlu, Öncelikli Dönüşüm Programlarında kadın istihdamını ve girişimci sayısını artırmaya yönelik alınan kararları desteklediklerini belirtti.
GSO Başkanı Konukoğlu, Gaziantep gibi ekonomide rol model olmuş, Anadolu şehirlerinin sayısını artırmak gerektiğini de kaydetti.
Açış konuşmalarının ardından Kamer Karakurum Özdemir, Dünya Bankası’nın raporları hakkında bilgi verdi.