IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2015 10:22
ÇÖZÜM SÜRECİNDE TÜRKİYE VE GAZİNATEP’İ DEĞERLENDİREN AK PARTİ GAZİANTEP MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYIPROF. DR. SELAHATTİN BEKMEZ BARIŞ SÜRECİNE YÖNELİK DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU.
Çözüm sürecinde Türkiye ve Gazinatep’i değerlendiren AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday AdayıProf. Dr. Selahattin Bekmez, barış sürecine yönelik önemli noktalara değindi.
Türkiye’nin yaşanan olaylarla önemli ekonomik kayıplara uğradığına da dikkat çeken AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Selahattin Bekmez, çözüm sürecinin huzur ve güven ortamı sağlaması yanında ekonomik anlamda da bölgenin gelişmesi ve kalkınması için önemli olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Yıllardır toplumsal olarak kanayan bir yara olan ve Türkiye bütçesinin önemli bir bölümüne ipotek koymuş olan Güneydoğu sorunu artık bitmelidir, bitirilmelidir. Zira, barış süreci, sadece Türkiye için değil, aslında tüm Ortadoğu için önem arz ediyor. Bölgede siyasal istikrarın olması, aynı zamanda ekonomik istikrarın da olacağının göstergesidir. Hükümet bu manada ciddi irade beyanı ortaya koymuş, önemli riskler almıştır. İyi niyetli ve gerçekten cesur adımlar atıldığına şahit oluyoruz. Bu iyi niyetin karşılık bulması gerekiyor. Şehit cenazelerinin gelmediği, anaların ağlamadığı bir ortam oluşturuluyor şu anda ve bunun devam ettirilmesi gerekiyor. Barış sürecinin sosyal ve toplumsal açıdan getireceği sağlıklı iletişim, huzur ve rahatlık etkilerine ek olarak sadece ekonomik etkilerine yoğunlaşsak bile onlarca olumlu yönlerini sayabilirim. Çünkü üretim sürecinde standart üretim maliyetlerine ek olarak bir de “güvenlik maliyeti” kavramı söz konusu. Ekonomi literatüründe buna “risk primi” de deniyor. Risk primi ne kadar yüksekse, maliyetler de o kadar ekstradan artmış oluyor. Ben burada sadece bir kaçına değinmiş olayım.Bilindiği üzere, bölgede ciddi yatırım projeleri var ve bu yatırım projelerinin birçoğu güvenlik gerekçeleriyle ya yavaş ilerliyor veyahut da tamamlanamıyor. Bu yatırımların tamamlanması ile birlikte, istihdam ve verimlilik artışları yaşanacak ve bölge refahında ciddi artışlar yaşanacaktır. Ayrıca, birkaç yıl önce hayata geçirilmiş olan bölgesel teşvik yasası bu bölgeye yapılacak yatırımlara ciddi vergi avantajı getirmiş olmasına rağmen, bu avantajlar yatırımcılar tarafından güvenlik gerekçesiyle yeterince kullanılamamıştır. Bu da bölgeye akacak olan sermaye miktarına ciddi manada köstek olmuştur. Gelişmiş ülke ekonomilerinin tarihleri incelendiğinde genellikle, devletin kalkınma için alt yapı oluşturduğunu ve özel sektörün de bu alt yapıyı kullanarak lokomotiflik yaptığını görüyoruz. İşte barış süreci ile Türkiye bu aşamayı yakalamış olacaktır. Bölgede özel sektör yatırımlarının ön plana çıkmasıyla birlikte üretim artacak, üretim artışı istihdam artışını getirecek, istihdam artışı ise bölgesel refah artışına öncülük etmiş olacaktır. Sadece istihdam ve refah artışı da değil, aynı zamanda “beşeri sermeye” dediğimiz, bu bölgedeki işgücünün niteliğinin ve kalitesinin de arttığına şahit olacağız. Sürecin iyi yönetilmesi durumunda sadece yerli yatırımlar değil, daha önceleri güvenlik gerekçesiyle bölgeye ilgi duymayan yabancı yatırımcıların da bu bölgeye ilgilerinin artmasıyla birlikte atıl kalan kaynakların tam kullanımı gerçekleşmiş ve kalıcı sermaye yatırımlarının önü açılmış olacaktır. Bu da bölge insanı için iş demek, aş demek, refah artışı demek olacaktır. Zira yoksulluk bu bölgenin kaderi değildir, olmamalıdır da. Psikolojik olarak öğrenilmiş çaresizlik duygusuyla girişimcilik ruhunu geliştirmesine fırsat oluşmamış olan bölge insanı kendi işinin patronu olma yolunda da ciddi özgüven gelişmesi yaşayacak ve bu durum sadece günümüz nesli için değil, gelecek nesillerin de yaşam standardını olumlu etkilemiş olacaktır.”
“SÜREÇ TÜRKİYE’NİN GLOBAL EKONOMİ NOTUNU YÜKSELTİYOR”
Bölgede sağlanan barışın ekonomiyi olumlu etkilediğine de dikkat çeken AK Parti Gaziantep Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Selahattin Bekmez, barışla birlikte huzur ve güven ortamının oluştuğunu, Türkiye’nin uluslar arası kredi notunun da yükseldiğini ifade ederek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ülkeleri değerlendirirken, sadece ekonomik değişkenleri değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel değişkenleri de dikkate alarak kararlarını açıklıyorlar. Örneğin, Moody’s 2013 yılındaki raporunda Güneydoğu’daki güvenlik ortamının Türkiye’nin kredi notuna olumsuz etki ettiğini ve barış süreci ile birlikte büyümenin hızlanacağını vurgulamıştır. Benzer bir şekilde Japon kredi derecelendirme kuruluşu da, barış sürecinin iyi yönetilmesi durumunda Türkiye’deki işsizlik sorununun ciddi manada ortadan kalkacağına dair vurgular yapmıştır. Beğeniriz veya beğenmeyiz, ancak yabancı yatırımcı bu tür kredi derecelendirme kurumlarının analizlerini dikkate alarak, yatırım kararı veriyor. İşte çözüm süreci de yatırımlardaki bölgesel risk primini düşüreceği için, ciddi yabancı sermeye girişlerinin yaşandığına da şahit olacağız. Bir diğer unsur da, Irak petrolünün Avrupa’ya taşınması sürecinde bölgenin bir enerji koridoru haline gelmesi ile birlikte bu bölgede ekonomik canlanmaların yaşanacağı gerçeğidir. Zira, bu bölgenin jeopolitik önemi artacak ve bu durum da, istihdam artışıyla birlikte refah artışını da getirmiş olacaktır “dedi.