Güncelleme Tarihi:
GAZİANTEP (AA) - ADSIZ GÜNEBAKAN - İnönü Üniversitesinde Okul Öğrencisi Öğretmenliği bölümünü okurken, 28 Şubat sürecinde okula alınmadığı için mezun olamayan Hatice Sohbet, yarım kalan eğitimini önceki yıl tamamlayarak, kendini öksüz ve yetim çocuklara adadı.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Yetim Koordinasyon Merkezi sorumlusu 42 yaşındaki Hatice Sohbet, AA muhabirine, başörtülü öğrenci olarak 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını anlattı.
İnönü Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünü 1997 yılında kazandığını belirten Sohbet, üniversiteye başladığı yıllarda okulun yerleşkesinde başörtüsü yasağıyla ilgili yazılar, pankartlar asıldığını söyledi.
İlk etapta rahatlıkla derslere girebilmelerine karşın sonradan yasağın Türkiye'nin her yerinde eş zamanlı şekilde uygulanmaya başladığını aktaran Sohbet, "Her zaman düzenli olarak gittiğimiz okullara, girdiğimiz sınıflara, görüştüğümüz hocalarımıza birden yabancı olmuştuk. Bir günde her şeye yabancılaştık. Şakalaştığımız hocalarımıza, yan yana derse girdiğimiz arkadaşlarımıza, her şeye yabancılaştık. İnsanlar aynı, yüzler aynı ama tavırlar, bakışlar, davranışlar değişti. Çok acı bir durum" dedi.
Bu dönemde üniversite içinde karakol bulunduğunu dile getiren Sohbet, üniversiteye girebilmek için çabaladıklarını ancak alınmadıklarını ifade etti.
28 Şubat sürecinin İnönü Üniversitesinde diğer üniversitelerden daha farklı yaşandığını aktaran Sohbet, "Kampüsün içerisinde karakol vardı. Üniversite gibi gençlerin özgür olması gereken bir yerde karakol vardı. Şu anda düşünmekte, anlamakta bile zorlanıyor insan. Üniversiteye girmeye çalıştığımızda askerler tarafından gözaltına alınıp bu karakola götürülürdük. Sınava girip kazanmıştık, okumak bizim de hakkımızdı. Arkadaşlar derse giriyordu, bizler giremiyorduk. Neden? Başörtülü olduğumuz için" diye konuştu.
- "Bu kadar kısa süreciğini tahayyül edemedik"
28 Şubat sürecinde sadece birkaç gün içinde binlerce kişinin hayatının karardığını vurgulayan Sohbet, üniversitelere alınmasalar da insanlık için, Allah rızası için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.
Sohbet, şunları kaydetti:
"Bizler, Allah'ın rızası ve insanlık için ne yapabiliriz diye okuyorduk. Kapılar kapandığı zaman da yine bu vizyonla 'Allah rızası ve insanlık için' ne yapabiliriz dedik. Evet üniversitede, kamusal alana girişimiz yasaklandı. Bu bizim sivil tarafımızı çok güçlendirdi. Üniversiteye bıraktıktan sonra eğitime kaldığımız yerden devam ettik. Daha çok okuduk. Belki üniversiteye devam etseydik, bu kadar çok sivil okumalar yapmayacaktık. Dedik ki 'insan yetiştirelim.' Ben öğretmen olacaktım, maden elimizden bu hak alındı, o zaman ben daha fazla öğrenci yetiştiririm, daha fazla insan yetiştiririm dedim. Bu yasağın bize kazanımıdır diye gururla söyleyebilirim."
"Bin yıl sürecek" denilen sürecin 10 yılda kendi kendini yıktığını belirten Sohbet, bu zulmün sürmesinin imkansız olduğunu bildiklerini ancak bu kadar da kısa sürecede biteceğini tahayyül etmediklerini dile getirdi.
- "28 Şubat sürecinin uygulayıcılarından özür bekliyorum"
Her yıl bu tarihlerde yaşananları hatırladığını ve hüzünlendiğini ifade eden Sohbet, şöyle devam etti:
"Çok şükür şu an her şey çok güzel. Yine de bir eksiklik hissediyorum. Sokakta yürürken birisi size istemeden çarpsa dönüp özür dilemesini bekleriz. O insanlar bizden özür dilemeli. 28 Şubat sürecinin uygulayıcılarından özür bekliyorum. Hata ettiklerini kabul etmeliler. Ben şu an 16 yıllık bir öğretmen olmalıydım. 2000 yılında mezun olup işime başlamalıydım ama 2011 yılında iki çocuğum varken üniversite okudum. Neredeyse kızım ya da oğlum olacak yaştakilerle aynı sırada oturdum. Diplomamı aldığımda bir sevinç ve burukluk vardı. Evet 2011- 2014 yıllarında başörtümle diplomamı almamın gururu vardı ama bir hüzün de vardı. Evet diplomamı aldım ama benim öğrenciliğim çalındı. Ben 20'li yaşlarda üniversiteye başladığımda kampüste oturan arkadaşlar, sosyal faaliyetlere katılan arkadaşlar vardı. Biz ise merdivende oturma eylemleri yapan kişilerdik. Okulun zevkini o dönem yaşatmadılar. Şimdi özgürlük var. 40 yaşında okula gidiyorsun. Evet güzel tarafları da var ama sosyal faaliyetlere yine katılamıyorum. Dersten çıkıp koşturarak eve gidiyordum, çocuklarıma yetişmek zorundaydım. Ben başörtüsü yasağı kalktıktan sonra 2 üniversite okudum. Sosyoloji bölümünü ve Okul Öncesi Öğretmenliğini bitirdim. Hani öğrenciliğe doymuş olmam gerekir belki ama ben onun açlığını hala yaşıyorum. O zevki o sıralarda arkadaşlarla güle oynaya oturma zevkini bize hiçbir zaman yaşatmadılar. Gerçekten ciddi bir zulümdü."
- Kendini yetimlere adadı
Şimdi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Yetim Koordinasyon Merkezi sorumluluğunu yaptığını dile getiren Sohbet, "Yaptığımız iş gerçekten çok güzel. Ekiple yetim çocukların velisi gibi çalışıyoruz. Annesi ya da babasını kaybetmiş çocuklarla ilgileniyoruz. O ailenin velisi ne yaparsa onları yapmaya çalışıyoruz. Mesela maddi imkansızlıklar varsa, derslerinde eksiklikler varsa onları gidermeye çalışıyoruz. Allah korusun kötü alışkanlıklara bulaşma ihtimali varsa onları engellemeye çalışıyoruz" diye konuştu.
Sık sık ev ziyaretleri gerçekleştirdiklerini anlatan Sohbet, "Çocukların velisi gibi çalışıyor, okullarını ziyaret ederek, öğretmenleriyle görüşüyoruz ve neler yapmamız gerekiyorsa onları yapmaya çalışıyoruz. Varsa anneye kurumumuzda eğitim veriyoruz. Çocuklarla ilgili neler yapılmalı, neler yapılmamalı bunları anlatıyoruz. Zaman zaman geziler düzenliyoruz. Biz onlara 'ufuk turları' diyoruz. Çünkü çocuğun bulunduğu yerden çıkıp başka yerleri görmesi, onun ufkunu, hayal dünyasını geliştirmesi için çok önemli" dedi.