2. Sağlık Hukuku Kongresi

Güncelleme Tarihi:

2. Sağlık Hukuku Kongresi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2015 20:08

Adli Bilimciler Derneği tarafından düzenlenen ‘2. Sağlık Hukuku Kongresi’ Gaziantep’te yapıldı. ‘Hasta ve Hekim Hukuku’ olarak adlandırılan bilimsel kongrede, hasta ve hekimin, sağlık hizmeti sunan gerçek ve tüzel kişi işletmelerin karşılıklı hak ve yükümlülükleri ve hukuksal sorumlulukları tartışıldı.
Op. Dr. Hasan Bakır’ın açılış konuşmasının ardından sunumlara geçildi. Sunum yapan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürol Cantürk, Adli Tıp’ın aslında otopsiden ibaret olmadığını açıkladı. Adli tıp denince hemen akla otopsinin geldiğini belirten Prof. Dr. Cantürk, şöyle devam etti:
“Adli otopsinin adaletin tecellisinde öneminin olduğunu düşünüyorum. Kabaca üç başlık altında toplayabiliriz. Zorlamalı ölümler dediğimiz, cinayet, intihar, kaza şüphesi taşıyan ölüler. Ülkemizde her zaman bütün kazalarda otopsiye karar verilmiyor. Ancak cinayet, intihar şüphesi olan bütün vakalarda mutlaka otopsi yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ceza muhakemesi kanununun 87. maddesi otopsiyle ilgili, burada özellikle ikinci madde önemli. Mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasının gerektirir. Otopsi sadece neyin olduğunu değil, neyin olmadığını da göstermek için yapılır. Yani kişinin, örneğin alkol etkisi altında olmadığının gösterilmesi otopside önemlidir.”
Ardından Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu, insanların hekimden en çok güven aradığını belirtti. Prof. Dr. Çobanoğlu, hekim hasta ilişkisinin temeli güven öğesi olduğunu ve toplumla hekim arasında bir tür toplumsal sözleşmelerin varlığının olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çobanoğlu, “Toplum hekimin kendisi için en iyi olanı yapacağına inanır. Ama her zaman bu güven çok mutlak değildir. Hekimliğin ayrılmaz parçalarından birisi bilgi beceri ama bir diğer temeli de değer sistemidir. Yani iyiyi kötüden ayırt etmesi demektir. Hukuk çok önemli ve toplumda bir arada yaşamamızı sağlayan önemli normatif kurallarla düzeni sağlıyoruz. Toplumsal düzenin varlığı için hukuk muhakkak gerekli. Hekimlikte peki nasıl? Hekimliğin her tür durumu için bir hukuk kuralının olması mümkün mü, mümkün değildir” dedi.
Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Nesep Tayini uzmanı Doç. Dr. Yeşim Doğan ise, çocuğun kime ait olduğu konusuna değindi. Doç. Dr. Doğan, ”Bir baba almış ‘bu çocuk benden mi, değil mi öğrenmek istiyorum’ diyor. Başta gerçekten endişelendik ‘bunu yapmalı mıyız, yapmamalı mıyız, hukuki yönü nedir’ diye. Sonra karar verdik. Dedik ki, bunu Barolar Birliği’ne soralım. Bize bakalım ne cevap verecek. Barolar Birliği’nden şöyle bir cevap geldi; eğer resmi olarak babaysa, anneyse veya herhangi bir ebeveynin çocuğuna nasıl hemogram testi yaptırabiliyorsa babalık testi de yaptırabilir hukuki olarak. Bunda bir engel yoktur. Ancak eğer boşanma gerçekleştiyse çocuk kimin üzerine kayıtlıysa resmi olarak ancak o kişi tarafından babalık tayinine getirilebilir. Hukuki kaygımızı üzerimizden atarak babalık tayinini yapmaya başladıysak da etik kaygımızı hala devam ettirdik. Gerçekten bu yaptığımız yapılmalı mı, yapılmamalı mı diye. Bir taraftan Amerika’ya örnek göndererek de rahatlıkla yaptırabiliyorlar. Sonra süreçte etik olarak da bunun yapılması gerektiğine karar verdik” ifadelerini kullandı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!