IHA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2016 15:16
TEPEBAŞI BELEDİYESİ’NİN KENT-KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ DEVAM EDİYOR. ŞAİR HAYDAR ERGÜLEN’İN YÖNETTİĞİ SÖYLEŞİLERİN BU DEFAKİ KONUĞU GAZETECİ METE ÇUBUKÇU’YDU.
Tepebaşı Belediyesi’nin sürdürdüğü ve şair Haydar Ergülen’in yönettiği kent-kültür söyleşilerin bu defaki konuğu gazeteci Mete Çubukçu’ydu.
Özdilek Sanat Merkezi’ndeki Oktay Ekinci Salonu’nda gerçekleştirilen söyleşi, Ankara’da meydana gelen bombalı saldırıda yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. “Orta Doğu Üzerine” konulu söyleşide konuşan gazeteci Mete Çubukçu, ’Yurtta sulh, cihanda sulh’ diye bir şeyin varlığından geçmişte bahsedildiğini vurgulayarak, "Şimdi, Orta Doğu deyince, şiddet-terör, bu tür olaylar aklımıza geliyor. Arap ayaklanması sırasında Mısır’da çok uzun bir vakit geçirdim. Oradaki gençlerin, oradaki insanların heyecanı beni de heyecanlandırmıştı. Herkes her şeyi becerebilir ama, o kadar karmaşık, o kadar farklı, güçlü yükün altına elinizi soktuğunuz bir bölge ki. Ve herkesin oynadığı bir bölge. Tunus’ta işçi sendikaları çok güçlüdür. Çok fazla bilmeyiz. Mısır’da tarım kesimi, yine işçi sendikaları, özellikle tarımla bağlantılı sendikalar çok güçlüdür. Bu tür ayaklanmalarda bunlar inisiyatif kullanmıştır. İslam gerçekten önemli bir unsurdur, gerçekten hayatın her alanında vardır, bunu doğal karşılamak gerekir. Çok uzun yıllar oradaki rejimler çoğu şeye izin vermedi. Demokrasilerde, bu ülkede de her şeye rağmen kör- topal bir şeyleri götürmeye çalışıyoruz. Orta Doğu bilinmesi gereken bir coğrafyadır. Siz Orta Doğu’ya girerseniz, o da sizin içinize girer. Bu sadece Türkiye için değil, tüm ülkeler için geçerlidir. Bugün İŞİD terörü, mülteci meselesi artık sadece bu bölgenin meselesi değil, Avrupa’nın meselesidir" dedi.
"BAŞKASININ EVİNE TAŞ ATARSAN, ONLAR DA SENİN EVİNİ TAŞLARLAR"
Söyleşiyi yöneten şair Haydar Ergülen de, ’Yurtta sulh, ihanda sulh" ilkesine dikkat çekerek şöle konuştu;
"Geçen yıl Temmuz’daki Suruç katliamından beri; Suruç, Diyarbakır, Ankara katliamları devam ediyor. Ölen insandır, bu yüzden çok acılı süreçten geçiyoruz.
Atatürk’ün söylediği ’Yurtta sulh, cihanda sulh’ ya da ’Yurtta barış, dünyada barış’ Türkiye’de egemen olan bir anlayıştı. Şimdi ise, Osmanlıcı ve emperyalist hayaller kaçınılmaz olarak bizi bu noktalara getirdi. Orta Doğu’nun bir parçasıyız, coğrafya olarak inkar edemeyiz. Kültür- din olarak, uygarlık olarak elbette bir parçasıyız. Ama şimdi artık, kan ve şiddet anlamında parçası olduk. Başkasının evine taş atarsan, onlar da senin evini taşlarlar. Ne yazık ki, hayat böyle."