Güncelleme Tarihi:
ESKİŞEHİR,(DHA)- ESKİŞEHİR'deki Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Dilek Koç Yılmaz, skolyoz hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Skolyoz hastalığının, omurganın yana doğru eğikliği olduğunu söyleyen Yılmaz, "Skolyoz omurgaya önden ve arkadan baktığımızda omurganın düz olmayıp sağa veya sola eğilmesi olarak tanımlanırö diye konuştu. Skolyoz tanısı konması için röntgen filmi çekilerek omurganın eğriliği açı olarak derece cinsinden ölçüldüğünü kaydeden Dr. Yılmaz, “Skolyoz demek için bu eğrilik açısının 10'den fazla olması gerekir. Halbûki nüfusun yüzde 10'unda 10'un altında küçük eğrilikler vardır. Yüzde 10'a kadar olan bu eğriliklere skolyoz demiyoruz, omurga asimetrisi diyoruz. Bunların sağlık üzerine bir etkisi yoktur. Skolyoz 10 oranının üzerindeki sağa veya sola olan eğriliktir. Skolyoz sırtta, belde bazen de aynı anda her iki bölgede birden görülebilir" dedi.
DURUŞ BOZUKLUĞUNA NEDEN OLUYOR
Skolyozun vücutta ne gibi değişikliklere yol açtığı hakkında bilgi veren Yılmaz, şunları söyledi:
"Skolyozun yarattığı değişikliklerden biri kas sistemi üzerinedir. Kasların dengesiz dağılımına neden olur. Omurga eğriliğinin içbükey tarafındaki kaslar kısalır, yani aşırı aktif hale gelir iken eğriliğin dışbükey tarafındaki kaslar uzar yani inaktif güçsüz hale gelir. Oluşan bu kas dengesizliği sonucu baş, boyun, sırt, bel ağrılarına ve kronik yorgunluğa yol açar. Bir diğer değişiklik sinir sistemi üzerinedir. Yine omurgaya maket üzerinde baktığımızda omurlar arasında omurganın hareketini sağlayan ve yükü dağıtan elastik yapıda diskler ve ortada omurga kanalının içinden geçen omuriliği ve omuriliğin iki yanından kollara ve bacaklarımıza giden oradan da tüm vücudumuza yayılan sinirler çıktığını görürüz. Normalde omurga düz olduğundan bu sinirlerin çıkış ve dağılımında sorun yoktur. Ancak omurga yana eğrilirse omurların arasındaki disklerin taşmasına yol açarak fıtıkların oluşmasına ve bu fıtıkların da omurilikten çıkan sinirlere bası yapması sonucu kollarda bacaklarda ağrı ve uyuşmalara güçsüzlüklere yol açar. Diğer bir bozukluk vücut imajı üzerindedir. Eğriliğin iç bükey tarafındaki kaslar kısa ve aşırı aktif fazla çalışan kaslar olduğundan hastada yana doğru asimetrik bir duruş bozukluğu ortaya çıkmaktadır."
KADINLARDA 10 KAT FAZLA GÖRÜLÜYOR
Skolyoz hastalığının kimlerde görüleceğine de değinen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Dilek Koç Yılmaz, şöyle konuştu:
"!Çocuğun anne karnında gelişimi sırasında omurgada meydana gelen birtakım yapısal bozukluklar sonucu bu hastalık görülebilir. Doğduktan sonra birtakım kas-sinir hastalıklarına bağlı bir sorun olabilir. Bu tip skolyozlar çocukluk çağında ortaya çıkıyor, eğrilikte ilerleme olabilir veya olmayabilir. Ancak ilerleme olursa şiddetli seyreder. O yüzden sıkı takip edilmeli ve ilerle gözleniyorsa operasyon düşünülmelidir. Sebebi belli olmayan skolyoz ise yüzde 90 oranındadır. Başlıca genetik faktörlerin rolü olduğu üzerinde durulmaktadır. Adelosan dönem dediğimiz 11-12 yaş aralığında ise sıklıkla görülür. Ergenlerin yüzde 2-3'ünde görülür. Küçük dereceli skolyozlarda kız ve erkek çocuklar eşit oranda etkilenirken, ilerleyici skolyoz kadınlarda erkelere oranla 8-10 kat daha fazla görülür."
SCROTH EGZERSİZLERİ ŞART
Dr. Yılmaz bu hastalığa sahip kişilerin ne tür egzersizleri yapacağına ilişkin de açıklamalarda bulunarak, sözlerini söyle sürdürdü:
"Skolyoz hastaları ağırlık kaldırma yapmamalı. Sırtüstü ve serbest yüzme yapmalıdır. Skolyoz egzersizlerinde temel olarak eğriliğin içbükey tarafındaki kısalmış gergin kasları germe egzersizleri ve dışbükey taraftaki uzamış zayıf kalmış kasları ise güçlendirerek omurgayı uzatmaya yönelik egzersizlerdir. Günümüzde Scroth egzersizleri adı verilen Alman ekolü 3 boyutlu egzersizler ile omurganın 3 boyutundaki deformiteyi azaltarak eğriliğin artışını engelleyen ve geriye dönüşünü arttırmaya yönelik yeni bir egzersiz programı geliştirilmiştir. Biz de kliniğimizde Scroth eğitimi almış bir fizyoterapistimizle bu egzersiz programını uygulamaktayız."
SKOLYOZ HASTALARINDA HİDROTERAPİ
Eskişehir'de ilk kez Fizyomer Terapia'da uygulanmaya başlanan hidroterapi (havuz terapisi) hakkında da bilgi veren Dr. Yılmaz hidroterapinin skolyozlu hastalarda önemine değinerek şunları söyledi:
"Yüzme, bel sırt kaslarını güçlendirme skolyoz hastaları için çok önemlidir. Hidroterapi havuz içinde suyun kaldırma gücünden faydalanılarak egzersizlerin ağrıya sebep olmadan daha rahat yapılabildiği kas gücünü arttırmaya yönelik su içinde yapılan bir tedavi yöntemidir. Hidroterapi havuzumuzda deneyimli fizyoterapistlerimiz tarafından yaptırılan egzersizler ile zayıf olan sırt-bel kasları güçlendirilmekte, 32-34 derece olan optimal hidroterapi havuz suyunun sıcaklığı ile de hastaların kısa ve gergin olan kaslarında yumuşama ve rahatlama sağlanmaktadır. Bu amaçla ilk üç hafta-bir ay içinde hafta 2-3 kez ve sonrasında haftada 1 kez skolyoz hastalarımız hidrotrerapi egzersizlerine katılarak skolyoz tedavisinden önemli oranda fayda görmektedirler. Aynı zamanda skolyozlu hastaların yapabilecekleri en iyi spor yüzmedir. Bunun için haftada 1-2 kez özellikle sırtüstü ve serbest stilde yüzme yapılmalıdır. Hidroterapinin yanısıra merkezimizde skolyoz hastraları fizik tedavi uygulamalarından da faydalanmaktadırlar: Elektrik stimülasyonu ile zayıf kaslar uyarılarak güçlendirilmekte, ultrason-hot pack-infraruj gibi derin-yüzeyel ısıtıcıların yanısıra masajın rahatlatıcı gevşetici etkilerinden de yararlanılmaktadır."
--