IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2015 12:20
GÜNEŞ VAKFI’NDA İKİNCİ DÖNEM KONFERANS PROGRAMLARI PROF. DR. AHMET BEŞE' NİN "KIZILDERİLİ KABİLESİ VE NAVAJOLAR'' ADLI KONFERANSI İLE BAŞLADI
Güneş Vakfı’nda ikinci dönem konferans programları Prof. Dr. Ahmet Beşe’ nin "Kızılderili Kabilesi ve Navajolar’’ adlı konferansı ile başladı. Çok sayıda katılımcının olduğu konferansta konuşan Ahmet Beşe, Kızılderililerin Amerika’nın yerli insanı olduklarını, doğayla uyum içerisinde ve daha çok nomad (konar-göçer) bir hayat tarzlarının olduğunu belirtti. Bütün dünyanın Kızılderili insanını vahşi batı filmlerinden ve çizgi romanlardan öğrenmesinin bir talihsizlik olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Beşe, dünyanın Amerika kıtasının yerli insanları olan bu Kızılderilileri anlamak için daha çok çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi.
Atatürk Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü, Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet BEŞE, konuşmasında şunları kaydetti; “Amerika’nın keşfinden sonra Anglo - Sakson görünümüne maruz kalan Kızılderililer bugün maalesef yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.Atasözleri,vecizeleri,Şiirleri ve inanışları ile pastoral bir yapı arz eden Kızılderili toplumu ve kültürü dünyanın en eski kültürlerinden birini meydana getirir.Kızılderili kabilelerinden önemli bir kolu oluşturan Navaho kabilesinin ise tarihin çok eski zamanlarında (Berink Boğazı) ndan yani Asya’dan Amerika’ya geçtiği konusunda bir çok kanıt bulunmaktadır. Günüz Yakut ve Altay Türkleri ile Kızılderili kabileleri arasında şaman inanışları ve kültürel motifler konusunda büyük bir benzerliğin olması belki de geçmişteki bu tarihsel birlikteliğin bir kanıtı olarak gösterilebilir.
19.yüzyıldan itibaren Amerika’daki Anglo -Sakson kültürü reservation politikası adı altında Kızılderili kültürü yok etmek için asimilasyon politikalarını devreye sokmuşlar Bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur. Bugün itibariyle sayı yönünden çok az olan Kızılderililer hem ekonomik hem e sosyal yönden büyük bir sefaletle karşı karşıyadırlar. Kıtanın çorak topraklarına yerleştirilen Kızılderililer, hayatta kalmak için yoğun bir çaba sarf etmektedirler. Sonuç itibariyle Kapitalizmin anavatanı olan Amerika ve onun temsilcisi Anglo - Sakson kültürü bu genel pastoral kültürü yok etmekle aslında kendi köklerini de kurutuyordu. 2015 yılına geldiğimizde Türk toplumu, Kızılderili toplumunun iç kültürünü çizgi romanlardan ve Holyvood filmlerinden değil de bilimsel kaynaklardan öğrenmelidir.”