Güncelleme Tarihi:
ELAZIĞ (AA) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, ''Yüzün üzerinde hukuk fakültesi ve hali hazırda okumakta olan 48 bin öğrenci var. Fakat yeterli akademisyenden, öğretmenden, altyapıdan mahrum fakülteler, hukukçu kalitesini dolayısı ile hukukun kalitesini inanılmaz şekilde aşındırır noktaya gelmiştir'' dedi.
Elazığ Baro Başkanlığına yeniden seçilen Adnan Demir'e hayırlı olsun ziyareti için kente genel Feyzioğlu, Demir'in makamında basın mensuplarına yaptığı açıklamada ''Avukatlık Sınavı'' ve ''Seçim Barajı'' konularına değindi.
Türkiye Barolar Birliği çatısı altında 79 baronun bulunduğunu dile getiren Feyzioğlu, ''Çok farklı dünya görüşlerimiz, siyasi görüşlerimiz kuşkusuz vardır. İnsanlar tek renkli ve tek şapkalı değildir fakat Anayasa'nın ilk 3 maddesi olduğunda kimseye söz söyletmeyiz. Ülkenin bölünmez bütünlüğü olduğunda kimseye söz söyletmeyiz. Konu meslek olduğunda hiç kuşkusuz kocaman bir aileyiz'' diye konuştu.
Avukatlık mesleğinin sorunlarının dağ gibi büyüdüğünü ve sorunların en başında kaynakta yeterli kalitenin sağlanamaması olduğunu söyleyen Fevzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yüzün üzerinde hukuk fakültesi ve hali hazırda okumakta olan 48 bin öğrenci var. Fakat yeterli akademisyenden, öğretmenden, altyapıdan mahrum fakülteler, hukukçu kalitesini dolayısı ile hukukun kalitesini inanılmaz şekilde aşındırır noktaya gelmiştir. Dünyada kendisine çağdaş deyip de avukatlık sınavına sahip olmayan tek ülkeyiz. Hal böyleyken bizim 79 baronun ortak talebi, yıllardır avukatlık sınavının getirilmesidir. Şu halde avukatlık sınavı gelmesi mesleğin devamı için vazgeçilmezdir. Biz bunun takipçisi olduk. 2009 senesinde Anayasa Mahkemesi'nin avukatlık sınavını kaldıran kanunu iptal ederek, 'avukatlığın sınavsız olduğu bir ülkede hukuk devleti olmaz' gerekçeli kararını ısrarla takip ettik. Fakat meclis avukatlık sınavını getirmeye yanaşmıyor. Hatta üzülerek ve dehşetle ifade ediyorum, Adalet Bakanı'nın yaklaşımı, 'iyiyi, kötüyü piyasa ayıklasın'. Beyin cerrahlarını piyasa ayıklıyor mu, kulak burun boğazcıları piyasa ayıklıyor mu? 'Piyasa ayıklasın' ne demektir? İnsanların malları, canları, namusları üzerinde bir ayıklama yapılsın demektir. Bu cümleyi eleştirmek her halde, bu mesleğe saygısı olan herkesin boynunun borcudur.''
''Biz avukatlık sınavını siyasi iktidarın son derece popülist sebeplerle getirmeyeceğini anladığımızda, bir yönetmelik değişikliği yaptık'' ifadelerini kullanan Feyzioğlu, şöyle devam etti:
''Biz de kimi nispeten alacağımıza stajı başarı ile yapıp yapmadığına merkezi değerlendirmeyle karar veririz, dedik. Danıştay'a emsal kararda koyduk. Maalesef iktidar o kadar kararlı ki, hiç bir değerlendirme olmadan her gelenin isteyenin, denetimsiz avukat yapılmasına torba kanununa, plan bütçe komisyonunda hem de çok ilgisiz bir komisyonda bir madde koydu. Türkiye Barolar Birliği yönetmelikle böyle bir düzenleme yapamaz diye. Ana muhalefet partisine dilekçe yazdık götürdük. Anayasaya aykırı kanunlara iptal davası açma zorunluluğunuz var. Maalesef aynı popülist yaklaşım iktidar partisinde olduğu gibi ana muhalefet partisinde de var. İptal davası açmadılar. Ben bunları söylediğimde siyaset yapıyorsam vallahi yapıyorum. Ama kimin siyasetini yapıyorum. Mesleğin siyasetini yapıyorum, hukukun üstünlüğünün siyasetini yapıyorum. Tabii ki herkes istediği yerden duyabilir tavrımız nettir. Her zaman hukukun üstünlüğü tarafındayız biz.''
''Biz baraja şiddetle karşı olduğumuzu yıllardır söylüyoruz''
Feyzioğlu, bir gazetecinin seçim barajı ile ilgili yönelttiği soruya, ''Öncelikle biz bu baraja şiddetle karşı olduğumuzu bugün yada dün değil, yıllardır söylüyoruz'' cevabını verdi.
Barajın milletvekillerine oy veren seçmenin ciddiye alınmamasına neden olduğunu kaydeden Feyzioğlu, şöyle devam etti:
''Niçin biliyor musunuz? 'Kimi koyarsam seçilir' mantığıyla yaklaşan siyasi parti üst yönetimleri, yörelerin ihtiyaçlarını değil, kendi genel merkezlerinin koridorlarının çekişmelerini ve menfaat dengelerini listelere yansıtıyor. Oysa Türkiye'de milletvekili olmak için siyasi partilerin koridorlarında köşe kapmaca oynamak ve siyasi partilerin genel başkan yardımcılarıyla facebook fotoğrafı çektirmek için yarışma devrinin bitmesi lazım. Milletvekili olmak isteyen yöresinde, ilinde çalışmalı, halkın içinde çalışmalı. Ama baraj olduğunda nasılsa bana muhtaç düşüncesiyle çalışmanın ağırlığı siyasi parti koridorlarında köşe kapmaca şeklinde oluyor.''
Yüzde 10 barajı dünyanın hiçbir demokratik devlette olmadığını ve siyasi iktidarın da bu barajı savunacağını sanmadığını belirten Feyzioğlu, "Çünkü kendileri ile büyük çelişkiye düşerler. 12 Eylül'ün barajıdır bu, kendileri getirmediler ki. Hani milli iradeden bahsediyorduk. Dolayısıyla milli irade diyen birinin baraj kalsın demesini nasıl açıklarlar, bilemiyorum. Yani bugüne kadar bu barajı muhafaza etmeleri yanlıştı. dolayısıyla barajın kalkması lazım'' şeklinde konuştu.
Feyzioğlu, ''siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine de, şunları söyledi:
''Ben görevimin başındayım. Bunlar da düşünülecek hususlar değildir. Allah selamet versin, bir an önce sağlığına kavuştursun, sayın Süleyman Demirel'in çok sevdiğim bir cümlesi var; 'Siyasete girilmez siyasete sürüklenilir'. Dolayısıyla 'siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?' sorularını bizler gibi önemli görevlere teveccüh buyrulup seçilmiş isimlere sormak çok doğru değil.''