Güncelleme Tarihi:
DÜZCE (AA) - ÖMER ÜRER - Düzce'de 4 ay önce yaşamını yitiren gazeteci Mehmet Kıdıman'ın, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde çektiği binlerce fotoğraftan oluşan arşivi, o dönemlerde yaşanan acıların ve mucizevi kurtuluşların unutulmaması için ailesi tarafından özenle saklanıyor.
Merhum gazetecinin oğlu Arif Kıdıman (35), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1999'da meydana gelen 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde Düzce'nin önemli hasar aldığını, yaşanan acıların en yakın tanıklarından birisinin de basın mensupları olduğunu söyledi.
Babasının, hasar gören evlerinden kendilerini çıkararak bir çadıra yerleştirdikten sonra eline makinesini alarak çalışmaya başladığını anlatan Kıdıman, "Çektiği fotoğraflar o günlerde çok fazla değer görmüyordu ama şimdi arşiv niteliği kazandı. Bu fotoğrafları çekerken tek bir amacı vardı o da geleceğe ışık tutmak" dedi.
Kıdıman, babasının depremlerin yıl dönümünde arşivindeki fotoğrafları sergilediğini belirterek, şunları kaydetti:
"'Ömrüm yettiği kadar sergiyi sürdüreceğim ve yeni nesle depremin ne olduğunu anlatmaya çalışacağım' diyordu. Babam birkaç ay önce kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Bu görev artık bize düştü. Odasını deprem fotoğrafları, gazete kupürleri ve makinelerinin bulunduğu adeta bir müzeye çevirdik. Onun bize bıraktığı değerli mirası yaşatacağız. Amacımız acıları tazelemek değil, yeni nesillere ışık tutmak. Depremler yaşadığımız coğrafyanın kaçınılmaz gerçeği. Yeni kuşaklara deprem gerçeğini, deprem olduğunda nasıl daha bilinçli hareket edilir, bunu öğretmeye, aşılamaya çalışıyoruz. Babam bu konularda çok duyarlıydı. Onun bu duyarlılığını sürdürmek amacındayız."
Babasının fotoğraflarında o dönemin hüznünü yansıttığını dile getiren Kıdıman, "Çok değerli olan bu deprem arşivini elimizden geldiğince namusumuz gibi koruyacağız ve insanlara fayda sağlaması için çabalayacağız. Çünkü babam arşivini kendi evlatlarını nasıl koruduysa öyle koruyordu. Tek hedefim onun hayali olan bu fotoğrafların yer aldığı bir deprem kitabı hazırlamak. Bunu bir vasiyet olarak kabul ettim ve var gücümle kitabı yayına hazırlamak için çalışacağım" diye konuştu.
- "Makine alması için bileziklerimi satmıştım"
Kıdıman'ın eşi Emine Kıdıman ise onun mesleğini çok sevdiğini, bir gün haber esnasında makinesini düşürüp kırdığı için yaşadığı üzüntüyü unutamayacağını anlattı.
O dönem eşinin yeni makine alacak parası olmadığını vurgulayan Kıdıman, "Hemen kolumdaki bileziği çıkardım ve verdim. 'Git kendine yeni makine al, bilezik önemli değil' dedim. Çok duygulandı. Onun mutlu olması çok önemliydi. Çok onurlu ve gururlu bir kişiliği vardı" ifadesini kullandı.