Güncelleme Tarihi:
'HAYIR KAMPANYASININ İÇİNDE ARKADAŞLARIMIZIN OLMASI BİZİ ÜZDÜ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Düzce'de partisinin kongresinde yaptığı konuşmada, 2019 yılının siyasi dönüşümün markası olacağını belirterek, "Bu yıla iyi hazırlanmamız lazım. 16 Nisan'da ne oldu gördünüz değil mi? Biz evet kampanyasını sürdürürken, ne yazık ki birileri de tabi hayır kampanyası sürdürdü. Ve hayır kampanyasının içinde olanlar da tabi beraber olduğumuz arkadaşlarımızın olması bizi ayrıca üzdü. Hiç önemli değil" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şunu unutmayalım. Siyaset boşluk kabul etmez. Biz yaptıklarımızı, yapacaklarımızı doğru şekilde anlatmaz isek, birileri gider bizi binbir yalanla, iftirayla başka türlü anlatır. Eskilerin dediği gibi büyükbaşın derdi büyük olurmuş. Eğer biz tüm iddialarımızdan vazgeçip yerimizde otursak, ne söylenirse boynumuzu büküp yapsak inanın bana şu yaşadığımız sıkıntıların hiçbiriyle karşılaşmayız. Ama kimisi de bizi adam yerine koymaz. Ama biz bunu yapamayız. Biz zillete asla rıza gösteremeyiz. En güçlü çıkış, askeriyede de bunu öğretirler, savunma taarruzdur. İşte ecdadımız da bunu yaptı. Biz de bunu yapıyoruz. Ülkemize yönelik tehditlerin ve saldırıların büyüklüğüne bakınca biz de diyoruz ki, 'Ne güzel, demek ki bizi böyle görüyorlar, bizden bu derece çekiniyorlar'. Hayatımızın hiçbir döneminde karşımızdakilerin cüssesine bakıp da mücadeleden kaçmadık."
'DEMEK Kİ BEYEFENDİ MİLLETİN FERDİ DEĞİL'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde yaptıkları çağrı milletin caddelere çıktığını hatırlatarak, şunları söyledi:
"İşte, 15 Temmuz gecesi milletimize çağrıyı yaptık mı? Yaptık. 'Caddelere' dedik mi? Dedik. Ve benim milletim caddelere çıktı mı? Çıktı. Yürüdü mü? Yürüdü. Ama birisi de vardı ki o adresi şaşırdı. Bir televizyon kanalında kendisine soruyorlar. Diyorlar ki, 'Siz niye yoktunuz Atatürk Havalimanı'nda.' Verdiği cevap, 'Bana da haber verseydi cumhurbaşkanı ben de gelirdim'. Biz çağrımızı milletimize yaptık. Beyefendi taahhütlü istiyordu. Biz 'Yürüyün' dedik, benim milletim yürüdü. Demek ki bu beyefendi milletin bir ferdi değildi. O da geldi, havaalanına geldi. Tanklar var, on binler var. Ama o adamlarını tankların başındaki FETÖ'cülere gönderdi. Beraber çalışıyorlar ya. FETÖ'cülerle görüşmeyi yaptılar, görüşmeyi yaptıktan sonra beyefendiye, bay Kemal'e yol açıldı. Geldi tankların arasından kendisine ayrılan araca bindi ve Bakırköy'e gitti. Oteller kapalıymış, oteller kapalı olduğu için belediye başkanının evine gitti. Bunların hepsi kayıtlarda var mı? Var. İzliyor muyuz? İzliyoruz. Televizyon ekranında darbeci takip ediyor. Kahvesi, çayı neyse önünde. Ama öbür tarafta saat 01.30- 02.00 civarı Atatürk Havalimanı'na iniyoruz. F-16'lar uçuyor, helikopterler uçuyor. 10 binler havalimanında. Ve biz onların arasından terminale giriyoruz ve orada basın toplantımızı yapıyoruz. Ben o ana kadar bilmiyorum gelip de onun manevra yapıp Bakırköy'e gittiğini. Ve ilginç olan şey şu. Biz basın toplantımızı yaptık. Biraz sonra valimiz, birinci ordu komutanımız geldiler değerlendirmemizi yaptık. Ve oradan saatlerce 16 saat bütün operasyonları yönettik. Hamdolsun 16 saatin sonunda iş bitti. Ama adamın umurunda değil. Ne diyor kendisi daha önce? 'Bir darbe olduğu zaman tankların karşısına ilk ben çıkarım'. Doğru doğru, tankların yanından geçip otomobiline gidip yanından geçti."
'HER İHANETİN ARKASINDAN ÇIKMASI TESADÜF OLAMAZ'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeye devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ana muhalefet partisinin başındaki zatın ne yazık ki böyle garip garip şeyleri oluyor. Bunun zırvalarını ifşa etmekten ben usandım, kendisi usanmadı. Koltuğa gelişi dahi şaibeli olan bu zatın, her ihanetin arkasından çıkması tesadüf olamaz. Sanıyorum kendisini birileri bu iş için özel olarak görevlendirdi. Bugüne kadar onca yalanını deşifre ettik ama bu zatın yüzü bir kez olsun kızarmadı. Her defasında foyasını ortaya çıkardığımız halde, bu zat bir gün dahi utanmadı. Hiçbir şey olmamış gibi yalanın dahi daha büyüğüne, iftiranın daha kirlisine sarılmaya devam etti. Aslında biz bu iğrenç tavrı FETÖ'cülerden çok iyi tanıyoruz. Mahkemelerde tüm delillere, resimlere, şahit ifadelerine rağmen ısrarla ne diyorlar? 'Yapmadık, etmedik, görmedik'. Bu FETÖ'cülerin riyakarlığı ile bu zatın yüzsüzlüğü aynıdır. Halbuki biz siyaset meydanını er meydanı olarak biliriz. Çıkarsınız ortaya söyleyecek sözünüz neyse onu anlatırsınız. Millet size teveccüh göstermezse nerede yanlış yaptık diye tefekkür eder, seçime hazırlanırsınız. CHP'nin başındaki zat o koltuğa oturduğundan beri hep aynı şeyleri söylüyor, aynı iftiraları tekrarlıyor. Her seferinde bu defa iktidar olacağız diyor. Azim başka şeydir, akıl tutulması başka şeydir. Bu zat bir ara çıktı, 'Cumhurbaşkanı ve ailesi yurt dışındaki bir takım hesaplara milyonlarca dolar para gönderdi' diye bir iddia ortaya attı. Kendisini hemen ispata davet ettik. Çıktı ortaya elindeki bir takım paçavraları sallayarak 'İşte delilleri bunlar' dedi. Sonra anlaşıldı ki o kağıtlar sahte olduğu gibi, orada yazılanları da tam anlamamış. Aynı zatın ilk yalanı ve iftirası değil. Bir ara şahsımın İsviçre'de hesaplarım olduğu yaygarasını koparttı. Belge gösteremeyince rezil oldu, bu defa sustu. 'İspat edemezsen sen çekileceksin' dedim. Çekildi mi? Çekilmedi, ispat etti mi? Yok. 'Erdoğan'ın, Baykal'ın kasetini izlediğini gördüm' diye bir söz söyledi. İftirası yüzüne vurulunca, 'Öyle bir şey hatırlamıyorum' dedi."
'KLOZETLERİ KENDİSİNE GÖSTEREMEDİM AYIP OLUR DİYE'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi konusundaki eleştirilerine değinerek, "Affedersin tuvaletlerin klozetlerinin altın olduğunu söyledi. Bir kere zar zor geldi, tabi ki klozetleri kendisine gösteremedim zira sayın Bahçeli de yanımızdaydı ayıp olur diye. Tabi hiçbiri doğru değildi. Ama bu kişi çamur at tutmasa da izi kalır taktiği ile hareket ettiği için yüzünde en küçük bir kızarma emaresi görmedik. Bu müfteri zatın daha o kadar çok yalanı, yanlışı var ki hangi birini anlatsak bilemiyoruz. Bu son yaptığı iftiralarla ilgili davalar açıldı. Şimdi artık yargıda bütün akrabam hepsi yüzleşecekler. Bundan sonra kolay molaya af yok" diye konuştu.
'ONLAR TANKLARI ALKIŞLIYORLARDI'
15 Temmuz mücadelesine ve şehitlere dil uzatılmaya başlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biliyorsunuz Kurtuluş Savaşımız sırasında da birileri Anadolu'daki kutlu mücadeleye saldırıyorlardı. Açık söylüyorum, net söylüyorum. 15 Temmuz gecesi bay Kemal'in takımı bizlerle beraber MHP'li kardeşlerimizle beraber o FETÖ'cülere karşı yürümediler. Biz birlik olduk, beraber olduk yürüdük. Ama bay Kemal'in takımı ortada yoktu. Onlar tam aksine Bağdat Caddesi'nde, onlar tankları alkışlıyorlardı. Biz de milletimizle bu mandacı kafayı, bu mankurtları çok iyi biliriz. İşte Yenikapı'da bir davet yaptık. Bu davete sayın Bahçeli ilk anda olumlu cevap verdi. Ama Kılıçdaroğlu son günün akşamına kadar olumlu cevap veremedi. Hatta katılamayacaklarını söylediler. Ve son anda nasıl olduysa baskı baskı herhalde dayanamadılar ve geleceğini söyledi. Geldikten sonra da biz barış kardeşlik miting düzenlememize rağmen, onlar hemen gölgelemeye kalktılar. Biz şu an sayın Bahçeli ile dayanışma içerisinde, vatan millet için yürüdük, yürümeye de devam ediyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:
"Suriye konusunda, Irak konusunda haklı olduğumuzu biliyoruz. Demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirme çabalarımızın haklı olduğunu biliyoruz. Kudüs konusunda haklı olduğumuzu biliyoruz. İslam İşbirliği Dönem Teşkilat Başkanı olarak yaptığımız çağrıya güzel ilgi oldu. Tek tek liderleri aradık. Sadece İslam dünyasını değil, Hristiyan dünyasından Papa Hazretlerini aradım. Kendisinin de Hristiyan dünyasını aramasını istedim. Sayın Putin'le hem başında hem sonunda destek vermesi için aradım. Aynı şekilde Avrupa, Fransa bunların hepsini aradım. Liderleri aradık ve yaptığımız mücadeleden sonra Allah'a hamdolsun 128 ülke yanımızda yer aldı. 8 ülke ABD ile oldu. Kimler onlarla birlikte oldu. Nüfusu 20 bin, 25 bin. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. ABD, Birlemiş Milletler'e verdiği desteği çekiyormuş. Hani demokrattın, hani demokrasiye inanıyordun?"
FOTOĞRAFLI