Güncelleme Tarihi:
DİYARBAKIR (AA) - SEMA KAPLAN - Pediatrik Üroloji Derneği, çocuk nüfusun yüzde 15'inden fazlasının uykuda yatağını ıslattığı belirlenen Türkiye'de bu sorunla ilgili farkındalık oluşturarak, çocukların tedavi edilmesini sağlamak için proje hazırladı.
Yatak ıslatmanın nedenleri konusunda yeterli bilgiye sahip olunmaması nedeniyle tedavisi yapılmadığından bazı çocukların şiddete maruz kaldığı bazılarında da psiko-sosyal rahatsızlıkların oluştuğunun görülmesi üzerine Pediatrik Üroloji Derneği'nce halkın bilgilendirilmesi için Türkiye genelinde çalışma başlatıldı.
Valilik ve belediyelerin desteğiyle yürütülecek projede yatak ıslatma konusunda merak edilen tüm soruların yanıtlarının bulunacağı kamu spotları yeni yılda bilboardlarda yerini alacak.
- "Yüzde 50'si şiddete maruz kalıyor
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi, Pediatrik Üroloji Derneği Genel Sekreteri, Diyarbakır Memorial Hastanesinden Prof. Dr. Abdurrahman Önen, AA muhabirine, yatak ıslatmanın 5 yaşından sonra devam etmesi halinde bir problem olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.
Ülke genelinde çocukların yüzde 15'inden fazlasının gece idrarını kaçırdığını ifade eden Önen, yatak ıslatmanın tedavi edilmezse zamanla hasta ve ailesinde psikolojik sorunlara yol açabileceğini belirtti.
"Psikolojik problemlerin çoğu yatak ıslatmanın nedeni değil sonucudur. Ailelerin çoğunluğu somut bir mesane veya böbrek sorunu olan bu rahatsızlığı şımarıklık gibi değerlendirdiğinden çocukların gelişmiş ülkelerde yüzde 20, ülkemizde ise 50'si şiddete maruz kalıyor" diyen Önen, ailelerin psiko-sosyal yanlış algıları nedeniyle çocukların hekime götürülmediği için tedavilerinin aksadığını dile getirdi.
- "Aileler sır gibi saklıyor"
Önen, dernek olarak bu konuda farkındalığı artırmak amacıyla tüm ülkeyi kapsayacak bir sosyal sorumluluk projesi hazırladıklarını aktararak, şöyle dedi:
"İlk etapta pilot il Diyarbakır ve İzmir'de valilik ve belediyelerin desteğiyle hayata geçirilecek projede bilboardlarda ve toplu taşıma araçlarının duraklarında, 'Çocuğunuz yatağını mı ıslatıyor? Bu konuda yalnız değilsiniz', 'Yatak ıslatan çocuğunuzun sosyalleşmesini sağlayın', 'Yatak ıslatan çocuğunuza gelecek yaşamında kalıcı etkisi olmayacağını anlatın', 'Yatak ıslatan çocuğunuzu cezalandırmayın ve suçlamayın', 'Yatak ıslatan çocuklar uygun tedavi, destek ve ilerleyen yaşla iyileşir' gibi eğitici kamu spotları yer alacak. Hedefimiz çocukların mağduriyetine neden olan bu problemin bir hastalık olduğunun ve tedavi edilmesi gerektiğinin bilinmesini sağlamaktır."
Önen, çocukların ya mesane gelişiminde veya böbrekleri yaşına göre daha fazla idrar ürettiği için altına kaçırdığına işaret ederek, "Aileler bu durumu sır gibi saklıyor. Altına kaçıran çocukların kronik stres sonucu psikolojileri bozuluyor" dedi.
- "Çocuklar bu hastalığın mağduru"
Küçük bir oranda da bu sorunun aile içi şiddet veya ebeveyn ayrılığı yaşayan çocuklarda görüldüğünü vurgulayan Önen, bu çocukların ailenin dikkatini çekmek için böyle bir davranış gösterebildiğini ifade etti.
Önen, çocukların bu hastalık nedeniyle ciddi mağduriyet yaşadığına işaret ederek, "Yatak ıslatma kendi hatası gibi algılanarak çocuk şiddete maruz kalabiliyor. Çocuk yatağını ıslattığı için banyoya kilitlenebildiği gibi ıslattığı elbise ile çarşaf ve yorganı ceza olarak kendisine yıkatılabiliyor. Aslında çocuklar bu hastalığın mağduru" şeklinde konuştu.
"İdrar kaçırma direkt cinsel organla ilişkili değil ancak cinsel organla idrar kanalının komşu organlar olması nedeniyle hastaların büyük bir kısmı ilerde cinsel fonksiyonlarında bir problem olabileceği algısına kapılıyor" ifadesini kullanan Önen, bu nedenle uzun yıllar yada ömür boyu psikoseksüel problemlerin yaşanabildiğini aktardı.
- "Yüzde 1'inde yatak ıslatma ömür boyu devam ediyor"
Türkiye'de altını ıslatan çocukların yaklaşık yüzde 14'ünün tedaviden uzak kaldığını anlatan Önen, şunları dile getirdi:
"Tedavi edilmezse bu hastalığın her yıl yüzde 10-15 oranında kabaca kendiliğinden düzelme ihtimali var. Ancak çocukların yüzde 4'ünde bu sorun 18 yaşına kadar devam ediyor. Yüzde 1'inde yatak ıslatma ömür boyu devam ediyor. Yani kişi bu hastalıkla yaşamını sürdürüyor."
Önen, çok basit birkaç yöntemle hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu belirterek, idrar kaçırma nedenlerine göre tedavinin de farklılık gösterdiğini ifade etti.
6 ay gibi sürede basit tedavi yöntemleriyle bu rahatsızlığın düzelebildiğini dile getiren Önen, küçük bir kısmının ise daha uzun tedaviyi gerektirdiğini vurguladı.
Önen, tedavinin hiçbir yan etkisinin bulunmadığını kaydederek, idrar kaçırmada uygulanan tedavinin kısırlığa neden olacağı yönündeki inanışın doğru olmadığını, bugüne kadar böyle bir problemle karşılaşmadıklarını söyledi.
Yeni yılda bilboardlarda bilgilendirmenin yapılacağı projenin ilk olarak çocuk nüfusunun yüzde 55'i 18 yaş altı olan Diyarbakır'da ve sosyo-kültürel açıdan farklı bir bölgede yer alan İzmir'de uygulanacağını ifade eden Önen, sonuç alınması halinde çalışmanın ülke geneline yaygınlaştırılacağını sözlerine ekledi.