Güncelleme Tarihi:
Ahmet ÜN/DİYARBAKIR, (DHA)- HALKLARIN Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, tutuklu yarglandığı davada tahliye edilmezken, esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı 47 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturma kapsamında 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan ve 30 Ocak'ta tahliye edilmesine rağmen yapılan itiraz ile 21 Şubat'ta yeniden tutuklanan HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in tutuklu yargılandığı davada yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır'daki 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Sincan Cezaevi'nde tutulan Baluken SEGBİS üzerinden katılırken, avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmayı, HDP milletvekilleri Ziya Pir, Nimetullah Erdoğmuş ile HDP’li yöneticiler ve Baluken'in ailesi de izledi.
Davaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Baluken'in katıldığı basın açıklaması ve yürüyüşler, yaptığı açıklamalarda 'Örgüt üyeliği', 5 kez ayrı ayrı 'Örgüt propagandası yapmak' ve 4 kez ayrı ayrı 'Toplantı gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet etme' suçlarını işlendiğini ileri sürerek, toplam 11 yıldan 47 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını istedi. Baluken hakkında "Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak" iddiasıyla açılan davanın, suçun yasal unsurları gerçekleşmediği gerekçesiyle düşürülmesine, diğer davalar hakkında ise erteleme ve beraat kararı verilmesini istedi.
HDP Milletvekili İdris Baluken, hakkında açılan davanın hukuki olmaktan çok siyasi bir dava olduğunu savunarak, yasama dokunulmazlığı olmasına rağmen mevcut yasalar, Anayasa ve AİHM sözleşmesine aykırı bir şekilde bir yıla yakın süredir tutuklu yargılandığını ve yasama faaliyetinin engellendiğini söyledi. Mahkemenin daha önce hakkında verdiği tahliye gerekçesinde bir değişiklik olmamasına rağmen halen tutuklu yargılandığını ifade eden Baluken, şöyle dedi:
"Dava suçlamaya konu olan konuşmaların tamamı siyasi parti faaliyetidir. Yaptığım bu konuşmalar yasama sorumsuzluğu kapsamındadır" dedi. 2011 yılında Demokratik Toplum Kongresi’nde (DTK) yaptığı bir konuşma nedeniyle yargılandığını, ancak 2012 yılında dönemin Meclis başkanının yeni anayasa çalışmaları için DTK'yı Meclis’e davet ettiğini hatırlatan Baluken, "Böyle bir çifte standart olur mu? Ortada torba haline getirilmiş bir iddianame var. Bu dosyanın içerisinde suç teşkil edecek bir kanıt yoktur. Benin yargılanmam Anayasa'nın ihlalidir. Bu davada suçlamaya konu olacak somut bir delil yok. Beraat demiyorum, tahliye de demiyorum, bu dosyanın düşürülmesini talep ediyorum."
Baluken'in avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir ise savcılık görüşünün eksik, özensiz inceleme, delillerin tamamı toplanmadan hazırlandığını ve bunun düşündürücü olduğunu ifade etti. İddianamede, müvekkilinin 15 Kasım 2011'de bir cenaze törenine katıldığının belirtildiğini, ancak müvekkilinin o tarih ve saatte Meclis kürsüsünde konuşma yaptığına dikkat çeken Yalçındağ, dava dosyasına konulan 2 CD'yi adliye personeli dahil hiç kimsenin açamadığını söyledi. Müvekkilinin Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmaları dışarıda tekrar ettiği için yargılandığını belirten Yalçındağ, tahliye edilmesini istedi.
Avukat Mehmet Emin Aktar da, savcılık görüşünün dava dosyasında toplanacak delil olmadığının bir göstergesi olduğuna işaret ederek, kanıtları karatma şüphesi kalmayan, tutukluluğun devamı için bir gerekçe olmayan müvekkilinin tahliyesini istedi.
Avukat savunmaları ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu" gerekçesiyle Baluken'in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.