Güncelleme Tarihi:
Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- MERKEZİ Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Türkiye'deki Suriyeli mültecilerle ilgili bir rapor yayımladı. Raporda, dünyanın hiçbir ülkesinin, mağduriyet yaşayan Suriyelilere Türkiye kadar sahip çıkmadığı belirtildi. Raporda ayrıca, Türkiye'nin 3,4 milyon Suriyeliyi entegre etmek için önemli adımlar attığı ve bu kadar çok sayıda mülteciyi barındırırken korkulandan çok daha az toplumsal tepkinin ortaya çıktığı belirtildi.
Dünyanın değişik yerlerindeki 60'tan fazla önemli ihtilaf üzerine çalışmalar yapan Brüksel merkezli bağımsız düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu, 'Türkiye'deki Suriyeli Mülteciler: Kentsel gerilimleri azaltmak' konulu bir rapor yayımladı.
2011 yılında başlayan iç savaştan bu yana 11 milyondan fazla Suriyeli'nin evini terk ettiği, 5 milyonunun ise mülteci olarak Suriye dışına kaçtığı belirtilen raporda, "Ancak hiçbir ülke bu mağduriyeti yaşayan insanlara Türkiye kadar sahip çıkmadı. Türkiye, Aralık 2017 itibarıyla yaklaşık yüzde 46'sı kadın olmak üzere 3.4 milyon kayıtlı Suriyeli mülteciye ve 300-400 bin civarında kayıtsız Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Türkiye'de 450 binden fazla Suriyeli olmayan, genellikle Irak, Afganistan ve İran'dan gelen mülteci bulunmaktadır" denildi.
SURİYELİLER, 330 MİLYON DOLARLIK YATIRIMLA 6 BİN ŞİRKET KURDU
Türkiye'de bulunan Suriyelilerin yaklaşık yüzde 20-30'unun okuma yazma bilmediği ifade edilen raporda, "ABD merkezli Building Markets isimli düşünce kuruluşunun Haziran 2017'de yapmış olduğu bir çalışmaya göre, Türkiye'deki Suriyeliler 2011 yılından bu yana 330 milyon dolardan fazla yatırım yaparak, 6 binden fazla kayıtlı şirket kurmuştur. Aynı çalışmada bu işletmelerin, çoğunluğu daha önce kayıt dışı sektörde çalışmış olan ortalama 9,4 Suriyeliyi istihdam ettiği belirtilmiştir. Aralık 2017 itibarıyla Türkiye'de Suriyelilere ait kayıtlı yaklaşık 8 bin işletme bulunmaktadır" denildi.
Raproda ayrıca, Türkiye'de mültecilerin yoğun yaşadığı ilçelerde Suriyelilere yönelik toplumsal tepki ve olumsuz algıların arttığı belirtildi. Ankara'nın uluslararası ortakları ile işbirliği içinde bu toplumsal gerginlikleri azaltmak ve şiddet olaylarının önüne geçmek amacıyla Suriyelilerin uzun vadeli entegrasyonunu teşvik edecek stratejiler geliştirmesi gerektiği vurgulandı.
YATIŞTIRICI VE ÖNLEYİCİ MEKANİZMALAR GELİŞTİRİLMELİ
2016'nın aynı dönemine kıyasla 2017'nin ikinci yarısında, Suriyeli mülteciler ile bağlantılı toplumsal gerginlik olaylarının yaklaşık üç kat arttığına dikkat çekilen raporda, Suriyeliler ile Türkiye vatandaşlarının işgücüne katılım ve sosyal yardımlara erişim alanlarında rekabet içinde olmasının, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerin bazı ilçelerinde Suriyelilere yönelik olumsuz algıyı körüklediği kaydedildi. Türkiye'deki 3,4 milyondan fazla Suriyelinin, ülkedeki bazı toplumsal ve siyasi fay hatlarının derinleşmesine yol açtığı vurgulanan raporda, "Ankara ve uluslararası partnerleri, Suriyelilerin uzun vadeli entegrasyonuna yönelik çalışmalar yürütürken, diğer yandan Türkiye vatandaşlarının endişe ve şikâyetlerini dikkate almalıdır. Gerginliklerin yaşandığı ilçelerde yatıştırıcı ve önleyici mekanizmalar geliştirilmelidir" denildi.
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR SORUMLULUK ÜSTLENDİ
Türkiye'nin, son 6 yılda 3,4 milyondan fazla Suriyelinin ülkede barınmasına imkân sağlayarak önemli bir sorumluluğu üstlendiği belirtilen raporda, özellikle 2017'de Suriyelilere yönelik toplumsal tepkilerin artması ile birlikte kimi yerlerde şiddete dönüşen gerginlikler yaşandığı kaydedildi. 2016'nın aynı dönemine kıyasla 2017'nin ikinci yarısında, Suriyeli mülteciler ile bağlantılı toplumsal gerginlik ve adli olayların sayısının yaklaşık 3 kat arttığına dikkat çekilen raporda, "Bu olaylarda 2017 yılında 24'ü Suriyeli olmak üzere en az 35 kişi yaşamını yitirdi. Yerel halk, kamu hizmetlerine ve yardımlara erişim konusunda Suriyelilere öncelik verildiğine inanmaktadır" denildi.
'370 BİN ÇOCUK, EĞİTİM MÜESSESELERİNE KAYITLI DEĞİL'
Türkiye toplumunun Suriyeli mültecilere gösterdiği merhamet ve misafirperverlik duygusunun yerini endişe ve kaygıya bırakmaya başladığı belirtilen rapordu şu ifadelere yer verildi:
"Özellikle etnik, mezhepsel veya ideolojik olarak dışlanmış olduğunu hisseden toplumsal kesimler, aynı zamanda Suriyelilerle işgücü rekabeti algıladığında gerilim ve olumsuz algı şiddet olaylarına zemin hazırlayabiliyor. Hükümet, uluslararası aktörler desteğiyle Suriyeli çocuklara eğitim imkânı sağlanmasında çok önemli adımlar atmıştır. Buna rağmen, eğitim çağındaki yaklaşık bir milyon Suriyeli çocuktan 370 bin kadarı herhangi bir eğitim müessesine kayıtlı değildir. Yaklaşık 230 bin çocuk, aşamalı olarak kapatılmaya başlanan geçici eğitim merkezlerine gitmeye devam etmektedir."
ÇÖZÜM MUHTARLAR
Suriyelilere ilişkin olumsuz algıların çoğunun kulaktan dolma ve yanlış bilgilere dayandığı kaydedilen raporda, "Türkiye vatandaşları ve Suriyeliler arasından güvenilir kişilerin mahallelerde anlaşmazlıkları çözmek için arabuluculuk yapmalarına ve yerel halk ile mülteciler arasında sürtüşmelerin çıkmasını önleyebilmelerine imkan sağlanması gerekmektedir. Muhtarlar, genellikle yerel halk ile mülteciler arasındaki gerginlikleri tespit etmek ve yönetmek için daha avantajlı konumdadır. Muhtarlar, hangi grupların daha zor durumda olduğunu ve gerilimin nerede tırmandığını ilk tespit edebilenler oluyor. Bu nedenle, onların erken uyarı yapacak şekilde görevlendirilmeleri gerektiği aşikardır. Çok sayıda mültecinin yaşadığı mahallelerde muhtarlar kendilerine yardımcı olacak Suriyelileri çalıştırabilmelidir. Bu sayede anlaşmazlıkların hallolması ve tehlikeli olabilecek durumların öngörülebilmesi mümkün olabilir. Suriyelilerin kendi kanaat önderleri de kaymakam ve belediye başkanlarına yardımcı olabilir" ifadeleri kullanıldı.
TÜRKİYE ÖNEMLİ ADIMLAR ATTI
Raporun sonuç bölümünde, Türkiye'nin yaklaşık 3.4 milyon Suriyeliyi entegre etmek için önemli adımlar attığı ve bu kadar çok sayıda mülteciyi barındırırken beklenenden veya korkulandan çok daha az toplumsal tepkinin ortaya çıktığı belirtilerek, "Ankara'daki politika yapıcıların yerel düzeyde mültecilerle ilgili gerilimi azaltmayı amaçlayan mekanizmalar ve kamuoyuna yönelik yatıştırıcı kamu iletişimi stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye toplumunun Suriyeli mültecilerin büyük bir kısmının uzun vadede kalıcı olacağı gerçeğine alışması gerekmektedir. Mesele, mültecileri ülkenin sosyal dokusuna katıp katmamak değil, nasıl katılacaklarını belirlemektir."