Güncelleme Tarihi:
Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, 16 Kasım 2017 günü gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan 19'uncu Dönem Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili ve Siirt Belediye eski Başkanı Selim Sadak'ın, 'terör örgütü kurma veya yönetme' ve 'terör örgütü propagandası yapma' suçlarından 27,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. İfadesinde, geçmişte yaşanan olayları anlatan Sadak, "1992 yılında Cumhurbaşkanı Özal'ı ziyaret ettik. Ateşkesler yapıldı ve şiddet durdu. Ancak, Özal'ın yaşamına son verdiler. 29 Ekim 1993'te tekrar çözüm devam edecekti, dönemin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı ile görüşme yapıldı. Öcalan ve ekibi 5 yıl siyasetten uzak kalacaklardı. Bu sefer, PKK'nın komutanı olduğu iddia edilen kesimler tarafından 33 askerin yolu kesildi ve katlettiler" dedi.
19'uncu Dönem DEP Milletvekili ve Siirt Belediye eski Başkanı Selim Sadak'ın 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' ve 'terör örgütü propagandası yapma' suçlarından yargılanmasına başlandı. Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın ilk duruşmasına tutuksuz sanık Selim Sadak ve avukatı Hakzan Sadak katıldı. Savunmasında, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) sivil, legal ve meşru bir yapı olduğunu söyleyen Sadak, Türkiye'yi çatışmasız bir ortama götürdüğü için DTK'nın illegalleştirilerek, mensuplarının ve yöneticilerinin terörize edildiğini ileri sürdü.
'ÖZAL'IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ İLK SÖYLEYENLERDENİM'
1991 yılında Milletvekili seçildiği dönemin şartlarının çok zor olduğunu belirten Sadak, şunları söyledi:
"Merkez sağ ve sol partileri koalisyon hükümeti kurdu. Amaçları demokrasiyi geliştirmekti. Biz de göreve hazır olduğumuzu söyledik. Dönemin Başbakanı Demirel, Diyarbakır, Siirt, Batman'a seyehat yaptı. Sayın Demirel Diyarbakır'da bir açıklama yaparak, 'Kürt realitesini tanıyorum' dedi. Ancak, yine devreye girdiler, Lice, Kulp ve Silvan'da onlarca eylemler yapıldı, şehir yerle bir edildi. Hükümet yetkilileri bizlerle toplantı yaptı. Bunu yapanların cezasını çekeceğini söylediler. 1992 Nevroz'unda, Başbakanı ziyaret ettik. Kendileri herkesin dilediği gibi Nevroz'u kutlayabileceğini söyledi. Ancak, 92 Nevroz'u kana bulandı. 116 insan katledildi. Süreç provoke edildi, susturdular. 92 yılı Nevrozu'nda hiçbir şey yokken bunlar yaşandı. Ağustos olayları geldi. 15 Ağustos'un şiddetli geçmemesi için, PKK'nın kuruluşunu kutlamaması için biz bölgedeydik. Fakat tekrar olaylar başladı. Bütün Şırnak halkı göç ettirildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Özal’ı ziyaret ettik. Bu olay tek taraflıydı, karşılıklı ateş yoktu. Özal bize, 'Ülke hassas bir dönemden geçiyor. Size büyük görevler düşüyor. İyi şeyler yapacağız. Askeriyeyle görüşüyorum, değişik kesimlerle görüşüyorum. Bu olayların önüne geçeceğiz. Ben Cumhurun Başkanı olduğum halde şu an dinlenmekten korkuyorum. Ülkeyi bu beladan kurtaracağız' dedi. Bu şekilde ateşkesler yapıldı, şiddet durdu. Ancak, kendisinin yaşamına son verdiler. Özal'ın öldürüldüğünü ilk söyleyenlerden biri benim. Bunun cezasını ağır ödedim."
'PKK'NIN KOMUTANI OLDUĞU İDDİA EDİLEN KESİMLER'
29 Ekim 1993'te tekrar çözümün devam edeceğini belirten Selim Sadak, ifadesinde şunları anlattı:
"Dönemin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı ile görüşmeler yapıldı. Öcalan ve ekibi 5 yıl siyasetten uzak kalacaklardı. Bu sefer, PKK'nın komutanı olduğu iddia edilen kesimler tarafından 33 askerin yolu kesildi ve katlettiler. Dönemin milletvekilleri ile birlikte bölgedeydik. PKK'nın dışındaki karanlık güçlerin iş birliğiyle yapıldığını söyledim. Nitekim öyle de oldu. Artık her şey rafa kalktı. 1994'te bizim dokunulmazlıklarımız kaldırıldı. Bazı itirafçıların beyanları ile Milletvekilliğimiz düşürüldü. İdamla yargılandım, 15 yıl ceza aldım. 'Yurtta sulh, cihanda sulh' şiarı da bende vardır. Yüzlerce barış sağladım. 1995'te iki veya üç tarafı bir araya getirerek barışlar sağlandı. Bir kesim yine rahatsız oldu. Sonra biz cezaevinden çıktık. Annemi ve babamı cezaevindeyken kaybettim. Bir türlü annemin elini öpmeme müsaade edilmedi. Biz çıkar çıkmaz tekrar bir açıklama yaptık. '10 yıl cezaevinde çektiğimiz acıların üzerine çizgi çekiyoruz. Ülkemize barışı getirmek için biz buna hazırız. Hiçbir tarafa mensup olmadan bu işi yapalım' dedik. Bu şekilde Başbakandan, Meclis Başkanından, Ana Muhalefet Başkanından randevu istedik. Sayın Başbakan yurt dışında olduğu için vekaletini Abdullah Gül yürütüyordu. Gittik, görüştük. Çok ilginç şeyler yaşadık. Ben de sorunun çözümü konusunda göreve hazır olduğumuzu söyledim."
Sadak, 2013 yılındaki demokratik çözüm sürecinin, DTK'nın ürünü olduğunu, Türkiye'nin artık şiddeti reddetiğini belirterek, "Türkiye'de Kalkınma Ajanslarının kurulması da DTK’nın ürünüdür. Türkiye'nin demokratik özerkliğe geçmesine ilişkin tartışmalar oldu. Ancak, bazıları bu konuda sansasyonlar yaratıp, halkı galeyana getirmeye çalıştılar. Bütün toplantıları dinlemeye aldılar. Türkiye'de kesimlerin arasına nifak sokmaya çalıştılar. Bunların devlet anlayışı gütmedikleri, süreci provoke etmekte oldukları bugün net olarak ortaya çıktı" diye konuştu.
Sanık Selim Sadak, 40 yıllık siyasetçi olduğunu, 12 Eylül, Ergenekon ve FETÖ'cülerin mağduru olduğunu da ileri sürerek, "Türkiye'yi seviyorum ve burada yaşamak istiyorum. DTK'nın KCK ile arasında hiçbir irtibat yoktur. DTK'nın önünün açılmasının Türkiye'nin yararına olduğunu düşünüyorum. Siirt'te olduğum dönemlerde canımı dişime takarak 5 yıl boyunca hiçbir eylem yaptırmadım" dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Selim Sadak'ın yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasına karar verip, duruşmayı erteledi.
FOTOĞRAFLI