IHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2015 13:40
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AK PARTİ) DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ, TBMM BAŞKANLIK DİVAN ÜYESİ MİNE LÖK BEYAZ, PARTİLERİ TARAFINDAN TÜRKİYE GENELİNDE YAPILAN KONGRELERİ DEĞERLENDİRİRKEN, “KONGRELER KURUMSALLAŞMIŞ BİR YAPI OLAN PARTİMİZ İÇİN KENDİNİ GÖZDEN GEÇİRME VE YENİLENME SÜREÇLERİDİR. AMACIMIZ HEP BİRLİKTE PARTİMİZİ DAHA GÜÇLÜ YARINLARA TAŞIMAKTIR. KONGRELERİMİZ BİZİM DÜĞÜNLERİMİZDİR” DEDİ.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili, TBMM Başkanlık Divan Üyesi Mine Lök Beyaz, partileri tarafından Türkiye genelinde yapılan kongreleri değerlendirirken, “Kongreler kurumsallaşmış bir yapı olan partimiz için kendini gözden geçirme ve yenilenme süreçleridir. Amacımız hep birlikte partimizi daha güçlü yarınlara taşımaktır. Kongrelerimiz bizim düğünlerimizdir” dedi.
Ak Parti genel merkezi tarafından alınan karar gereği ülke genelinde il başkanlıkları, kadın kolları ve gençlik başkanlıkları kongrelerini yaptıklarını belirten Mine Lök Beyaz, genel merkez kadın Kolları olarak yürütmedeki ve yönetimdeki arkadaşlarıyla birlikte karış karış tüm yurdu gezdiklerini söyledi. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine aynı coşku ve heyecanı izlediklerini belirten Beyaz, “Biliyorsunuz belde ve ilçe kongrelerini tamamlayarak il kongrelerimize başladık. Kongreler kurumsallaşmış bir yapı olan partimiz için kendini gözden geçirme ve yenilenme süreçleridir. Amacımız hep birlikte partimizi daha güçlü yarınlara taşımaktır. Kongrelerimiz bizim düğünlerimizdir. Bizim en büyük rakibimiz kendimiziz. Bu nedenle kendimizi aşmamız; yaptıklarımızı hep bir adım öteye götürmek zorundayız. AK Parti’nin bugünlere gelmesinde, 13 yıldır iktidar olarak kalmasında, bu partiye gönül veren kadınların emeği büyüktür. Türkiye’nin dört bir yanında ev ev, kapı kapı, sokak sokak yapılan çalışmalarla AK Parti büyüdü, bugünlere geldi. Allah emek veren bütün kadın kolları teşkilatlarımızın her bir neferinden razı olsun” diye konuştu.
“İNSANI YÜCELT Kİ DEVLET YÜCELSİN ANLAYIŞI İLE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”
Ak Parti Diyarbakır Milletvekili, TBMM Başkanlık Divan Üyesi Mine Lök Beyaz, ‘İnsanı yücelt ki devlet yücelsin’ anlayışı ile hareket ettiklerini ve bu doğrultuda yollarına devam ettiklerini söyledi. Beyaz, “Bu anlayışla uygulamaya konan sosyal politikaların temel hedefi, insanımızın hayat kalitesini yükseltmektir. Siyaset yapan AK Partili kadınlar olarak, AK Parti kadın kolları olarak hükümetimizin sosyal politikalarını anlatma noktasında elçi olduk. Biz gücümüzü teşkilatımızdan almaktayız. 4 milyon üyemizle biz dünyanın en güçlü ve en büyük kadın teşkilatıyız. Kadınlarımızın ne kadar büyük özveriyle çalıştığını biliyor ve hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi kadın ve erkek elmanın iki yarısıdır ve her alanda olduğu gibi siyasette de birlikte çalışırlarsa daha güçlü ve daha büyük bir Türkiye ortaya çıkacaktır. Bu konuda erkeklere de büyük görev düşmektedir. Nitekim siyaset yapan kadının en büyük desteği eşi, babası, evladı, kardeşidir. Allah hepsinden razı olsun” şeklinde konuştu.
“AK PARTİ İLE KADINA VERİLEN ÖNEM ARTMIŞTIR”
AK Parti iktidarı ile birlikte kadına verilen önemin arttığını belirten Mine Lök Beyaz, hizmet etmeyi amaçladıkları faaliyetlerin tümünde ‘kadınlara karşı ayırımcılığı ırkçılıktan daha tehlikeli’ bulan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan büyük destek gördeklerini söyledi. Beyaz, “Aynı desteği Sayın Başbakanımız ve Genel Başkanımızdan da görmekteyiz. Bu desteğin verdiği güçle üreteceğimiz politikalar ile kadınlarımızın siyasette daha etkili olacağına inanıyoruz. AK Parti kuruluşundan bu yana ‘Güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü toplum’ düsturuyla hareket etmekteyiz. 2002’den bu yana ürettiğimiz bütün politikalarda kadınlarımızın haklarını gözettik ve pozitif ayrımcılık yaptık. Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın, kültürel, sosyal, siyasi varlığını ve etkinliğini, karar alma mekanizmalarına katılımını artırmak için gerek mevzuat, gerek uygulamaya yönelik pek çok adım attık. 2004 ve 2010 yılında yapılan değişikliklerle, ‘Kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ve bu eşitliğin sağlanmasında devletin sorumlu bulunduğu’ ile ‘pozitif ayırımcılık’ ilkesi anayasal güvenceye alındı. Aynı maddeyle, kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar, şehitler, dul, yetim ve gazilere pozitif ayrımcılık uygulamasının önü açıldı. 2010 yılında ‘pozitif ayırımcılık’ anayasaya girdi. 2003 yılında Aile Mahkemeleri kuruldu. Aile içi sorunların bu ihtisas mahkemelerinde, evli hakimler tarafından görülmesine karar verildi. 2006 yılında ‘Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler’ konulu Başbakanlık genelgesi yayımlanmıştır. 2010 yılında yayımlanan, kadın istihdamının artırılması ve eşit işe eşit ücret imkanının sağlanması amacıyla ‘Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması’ konulu Başbakanlık Genelgesi ile aynı zamanda ‘Kadın İstihdam Üst Kurulu’ oluşturulmuştur. 2003 yılında İş Kanunun’da ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesi getirildi. 2005 tarihinde yürürlüğe giren iş kanununda da kadın-erkek eşitliğini gözeten ve işveren işçi ilişkisinde cinsiyet dahil hiçbir nedenle ayırım yapılamayacağına dair önemli değişiklikler yapıldı. 2008 yılında, kadın ve genç istihdamını artırmak amacıyla, İş Kanunu’nda yapılan düzenleme ile kadın ve gençlerin sigorta priminin 5 yıl süreyle kademeli olarak devlet tarafından ödenmesine başlandı. 2011’de yapılan düzenlemelerle annelik ve süt izinleri yeniden düzenlendi, isteği halinde babaya da ücretsiz izinden faydalanma geldi. 1 Haziran 2005’de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nda ‘töre saikiyle’ işlenen cinayetlerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kapsamına alınmıştır. Gelir Vergisi Kanunu’nda 2007’de yapılan düzenleme ile kadınların ev içinde ürettikleri ürün ve mamullerden edilen gelirleri vergiden muaf tutulmuştur. 2009 yılında, yasalara kadın-erkek eşitliği bakış açısını yerleştirmek üzere TBMM’inde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı kurduk ve farklı kurumları tek çatı altında toplayarak daha verimli hale getirdik. Yasal çalışmaların bazı sonuçlarından bahsedeceğim, çağ dışı uygulamaların kaldırılması sonucu kadınlarımızın eğitim düzeyi önemli seviyelere geldi. Bugün, üniversitelerimizde eğitim gören 5 milyon öğrencinin yüzde 45’i kadınlardan oluşmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınların oranı 2000 yılında yüzde 19,4 iken 2013 yılında yüzde 6,6’ya gerilemiştir. Kız çocukları için net okullaşma oranları; ilköğretimde yüzde 99’a, ortaokulda yüzde 94’e çıkmıştır. Bu oranlar Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlarıdır. 2013 yılı anne ölüm oranı yüz binde 15,9, bebek ölüm hızı binde 10,8’e gerilemiştir. OECD ülkeleri arasında; bebek ölüm oranı ve doğumda gerçekleşen kadın ölüm oranı en hızlı düşen ülke Türkiye’dir. OECD ülkelerinin 30 yılda yaptığını biz 10 yılda gerçekleştirdik” dedi.
"YOKSULLUKLA MÜCADELEDE KADININ ELİNİ GÜÇLENDİRDİK”
Yoksullukla mücadelede kadının elini güçlendirdiklerini dile getiren Mine Lök Beyaz, AK Parti olarak her zaman kadından yana siyaset yaptıklarını söyledi. Beyaz, “2002 yılında kişi başına aylık 30 doların altında bir gelire sahip 136 bin kişi varken, 2012 yılında 30 doların altında bir gelire sahip nüfus kalmamıştır. Aylık 65 doların altında bir gelirle yaşayan nüfus 2002 yılında 2,1 milyon kişi iken, 2012 yılında 46 bin kişiye düşürülmüştür. 129 doların altında bir gelirle mutlak yoksulluk düzeyinde yaşamak zorunda kalan kişi sayısı 2002’de 20,7 milyon iken, bu sayıyı 2012 yılında 1,7 milyona indirdik. 2023 için temel hedefimiz; hak ve sorumluluk temelli aileyi merkeze alan bütüncül sosyal politikalarla mutlak yoksulluğu tamamen ortadan kaldırmaktır. Sosyal yardım ve hizmet alanında kullanılan kaynak miktarı 15 kat artırıldı. Yıllık ortalama 3 milyon çocuk için annelere şartlı eğitim ve şartlı sağlık yardımları programı kapsamında du¨zenli nakit desteği verilmiştir. 15 milyon öğrenciye ücretsiz ders kitabı, 2 milyonu aşkın haneye her yıl düzenli olarak yakacak yardımı, taşımalı eğitimde yıllık ortalama 600 bin öğrencinin öğle yemeği giderlerinin karşılanması sağlanmıştır. Yıllık olarak yaklaşık 240 bin eşi vefat eden kadına aylık 250 TL bağlanmıştır. Diyarbakır’ da 11 bin 500 kadınımız bundan faydalanmaktadır. Yine kadın ve çocuklarımıza yönelik çok önemli bir proje Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde verdiği talimatla Diyarbakır’dan başlamıştır. 30 Mart 2012 tarihinde Bağlar ilçesinde Fatma Şahin Bakanımız tarafından ilk merkezin açılışı yapılmış ve ilimizden tüm Doğu ve Güneydoğu’ya yayılmıştır. Doğu ve Güneydoğu’da toplam 64, Diyarbakır’da ise 22 tane merkez açılmıştır. Diyarbakır’da bulanan 22 Aile Destek Merkezleri (ADEM) bünyesinde çeşitli kurslar verilmektedir. Söz konusu proje çerçevesinde kadınlarımıza okuma-yazma, bilgisayar, hobi kursları, beceri kursları, mesleki kurslar verilmektedir. Lice’den Bismil’e binlerce kadınımız bu kurslardan faydalanmıştır. Normalleşme sürecinde rehabilite edilmeye ihtiyacı olan kadınlarımız için çok önemli bir sosyal projedir. Emek veren herkese teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.
“AK PARTİLİ KADINLAR OLARAK İMZA KAMPANYASI BAŞLATTIK”
Mine Lök Beyaz, 28 Subat 1 Mart tarihlerinde tüm Türkiye’de temayül yoklaması sırasında AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları olarak bir imza kampanyası başlattıklarını söyledi. Beyaz, “Kadına yönelik şiddete dur dediğimiz bu kampanyaya ben İzmir’de katıldım ve erkeklerin bunu imzalamak için nasıl sıraya girdiğini gördüm. Şiddet olgusunu biz felsefe boyutuyla tartışmalıyız. Özgecan
Aslan kızımız Allah rahmet etsin yeni bir simge oldu, ama ne ilkti ne de son oldu, onun katledilişinin ertesi günü Çermikli Meryem’i de toprağa verdik. Biz ‘Cennet anaların altındadır’ düsturuyla hareket eden bir toplum bilincine gerçekten ulaşıp toplumsal zihniyet dönüşümünü sağlamak zorundayız. Bunun için analara büyük rol düşüyor, unutmayalım erkeği yetiştiren de kadınlardır. Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken ‘kadına karşı ayırımcılık ırkçılıktan beterdir’ düsturuyla hareket ettik. 2011 yılında, kadına yönelik şiddet alanında yasal çerçeve oluşturan ve uluslararası bağlayıcılığa sahip ilk düzenleme olan İstanbul Sözleşmesi’ni çekingesiz olarak imzalayan ilk ülke olduk. 2012’de çıkarılan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddettin Önlenmesine Dair Kanun ile, korunan kişi ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntıları ile düzenlendi. Türkiye’nin 14 ilinde Şiddet Önleme ve İzleme (ŞÖNİM) kuruldu. Bunlardan biri de şehrimiz Diyarbakır’da açılmıştır. 2013 ve 2014 yıllarında 22 bin kadınımız ve 6 bin çocuğumuz bu merkezlerden yararlanmıştır. 2002 yılında 14 konukevi sayısı 131’ e ulaşmıştır. Kadının bireysel ve toplumsal olarak daha da güçlenmesi için hayata geçirdiğimiz politikaları ve başlattığımız çalışmaları kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Kadınların sosyo-ekonomik durumlarının güçlendirilmesi, çalışma hayatına katılımı, iş yerinde ayrımcılığın önlenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması gibi konulara büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda Sayın Başbakanımızın açıkladığı Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Güçlendirilmesi, Aile ve İş Hayatının Uyumlaştırılması programını en kısa zamanda hayata geçireceğiz. Türkiye’de 1934 yılında seçme ve seçilme hakkının kadınlara verilmesi ile hep övünülmüştür. Ancak başörtülü arkadaşlarımızın seçilme hakkı ellerinden alınmıştı. İşte AK parti kuruluşundan beri içimizdeki bu yara nihayet beş başörtülü arkadaşımızın 31 Ekim 2013’de TBMM’ye gelmesiyle kapandı. Gerçekten TBMM’de AK Parti Diyarbakır Milletvekili olarak tarihe tanıklık ettik. Kadın kolları teşkilatlarından yetişmiş biri olarak bugün parlamentoda Diyarbakır milletvekili olmanın onurunu ve aynı zamanda sorumluluğunu taşımaktayız. Şunun iyi bilinmesini isterim ki biz birlikte Türkiye’yiz derken partimizin kuruluşundan bu yana demokratikleşme, milli birlik ve kardeşlik pojesi ve çözüm süreci anaların ağlamaması içindir. Bunun için analarımızın destek ve duası bizim için çok önemlidir. Analar isterse bir araya gelirse bu iş çözülebilir. Anaların gözyaşının rengi ve dili yoktur. Çözüm süreci demek ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım diyen herkesin tüm Türkiye’nin 780 bin kilometresinin her köşesinde kendisini öteki hissetmemesidir. Çözümün muhattabı bütün Türkiye’dir. Biz Diyarbakır’ın İstanbul’dan, Konya’nın Şırnak’tan, Batman’dan farkı yoktur diyoruz. Şehitlerimizin kanından rengini alan bayrağımız bizim kutsalımızdır ve ilelebet yurdumuzun her köşesinde dalgalanacaktır. Kim kaç dil bilirse bilsin en önemli dilin gönül dili olduğunu Selahaddin Eyyubi’nin torunları iyi bilir. Bizler tüm Türkiye’nin AK kadınları olarak gönül dilimizle gönül köprüleri inşa etmeye ve memleketimizi yüceltmeye devam edeceğiz” diye konuştu.