Güncelleme Tarihi:
DİYARBAKIR (AA) - İHH İnsanı Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, "Bölgedeki muhafazakar kesimlerin kırmızı çizgisi; ne olursa olsun masadan kalkılmamasıdır. Barışın her şekilde aranması ve herkesin konuşmalarına dikkat etmesidir çünkü barışı istemeyenler toplumda zaten marjinalleşecek. Kırmızı çizgimiz barış ve masadan kalkılmamasıdır" dedi.
Yıldırım, Diyarbakır'da bir otelde düzenlenen "Kürt Meselesi ve Çözüm Süreci" konulu toplantı sonrası AA muhabirine yaptığı açıklamada, çözüm süreci ile ilgili çeşitli çalıştaylar yaptıklarını, edindikleri bilginin ise halkın barışın tadına vardığı olduğunu söyledi.
Çözüm sürecinin örgütü, hükümeti, devleti ve siyasi partileri aştığını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Halk bunun sahibi olmuştur. Üçüncü göz halktır ve diyor ki, biz bu çözüm sürecini istiyoruz. Kim bu çözüm sürecini sekteye uğratırsa sandıkta ona göre tavrımızı belirleriz çünkü insanlar artık dağa çıkmak, hapse girmek, ölmek istemiyor. Ama insanlar temel hak ve özgürlüklerini de istiyor."
Sivil toplum kuruluşlarına büyük iş düştüğünü dile getiren Yıldırım, bu türden çalışmaları Türkiye'nin her tarafına yaygınlaştıracaklarını söyledi.
Yıldırım, sivil toplum kuruluşlarının seslerini yükselterek, çözümün yanında olduklarını duyurmalarının gerekliliğine inandıklarını ifade etti.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Kardeşliği tesis etmek isterseniz geriye gitmek lazım, tarihi birlikteliğe gitmek lazım, inanç birlikteliğini öne koymak lazım. Sivil toplum kuruluşlarının seslerinin yükseltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çözümün yanında olduklarını her vesile ile duyurmaları gerektiğine inanıyoruz. Bölgedeki muhafazakar kesimlerin kırmızı çizgisi; ne olursa olsun masadan kalkılmamasıdır. Barışın her şekilde aranması ve herkesin konuşmalarına dikkat etmesidir çünkü barışı istemeyenler toplumda zaten marjinalleşecek. Kırmızı çizgimiz barış ve masadan kalkılmamasıdır."
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan da bölgedeki islami sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin bu kadar organizeli ve derli toplu bir şekilde Kürt meselesinde ve barışla ilgili inisiyatif ortaya koymalarının hayırlı bir girişim olduğunu söyledi.
"Buradaki en önemli cümle şudur, hükümete bir çağrıdır; Kürt halkının gasbedilen bütün haklarını bir an evvel iade ediniz. Çünkü bu haklar yüzyıla yakındır gasbedilmiştir" diyen Tan, "PKK dağdan inse de inmese de başka bir örgüt dağa çıksa da çıkmasa da ne olursa olsun bu haklar bir an evvel iade edilmelidir" ifadesini kullandı.
Harran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Cüneyt Gökçe ise burada sorunun tek tarafının olmadığının anlaşıldığını ifade ederek, sivil toplum kuruluşlarının da çözüm sürecini katkı sağlamak istediğini kaydetti.
Gökçe, şöyle dedi:
"Yılların ihmali olayı bugünlere getirdi. Kim ne katkı sağlamışsa gönül borçluyuz ancak meselenin tek taraflı ve tek tarafının olmadığı anlaşılmalı. Umarım ilgililerin tamamı olayın ehemmiyetinin farkına varır ve herkes üzerine düşeni yapar. Bir an önce taşın altına elini koyar. Artık bu kadar kan, gözyaşı, sıkıntı, problem bitsin demek için burada olunması anlamlı, Diyarbakır'da olması daha da anlamlıdır."
Töre Cinayetleri Önleme ve Kadın Potansiyelini Değerlendirme Derneği Başkanı Zeynep Alkış da adalet ve barış için hep beraber seslerini yükseltmek için bir araya geldiklerini belirterek, bu coğrafyada yaşanan kan ve gözyaşının durması adına "Artık yeter" diyen annelerden ve kadınlardan biri olarak barışı desteklediklerini söyledi.
Alkış, şöyle devam etti:
"Bütün tarafların elini taşın altına koyarak hatta Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi bedenlerini ortaya koyarak kardeşlik adına daha güçlü adımlar atarak yaşanacak yol kazalarına bakmaksızın yine istikrar ve güven içerisinde çözüm sürecine destek sağlayarak hızlı ve kucaklayıcı adımlarla çözüm sürecine destek olmaya çalışacağız."
Gazeteci Halime Kökçe ise bütün Kürt unsurların çözüm sürecine dahil edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi halde asıl aktör olarak karşınıza aldığınız grubun diğer gruplar üzerinde bir vesayet ve hakimiyet kurmasıyla sonuçlanabileceğini kaydetti.
"6-7 Ekim olaylarında bunun bir sonucunu gördük" diyen Kökçe, "Diğer sivil toplum kuruluşları, çözüm sürecinde devletin PKK ve hakim Kürt siyasi hareketinin yanında daha küçük siyasi partiler, dernekler ve cemaatleri sindirmemesi onların sesini kısmaması için devletin diğer bütün bu grupları muhatap almasını istiyor. Bugün burada 800'e yakın sivil toplum kuruluşu aslında biraz bu sesi dillendirmek için toplandı ve bu sese kulak vermek gerektiğini düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Toplantıya Bitlis'ten katılan Fetullah Ayte de bu çalışmanın daha önceden yapılması gerektiğini ifade ederek, "Müslümanların aralarını bulmak İslami ve insani bir görevdir. Bu çalışmamız ara buluculuk babından bir şey oldu. Herkes kendi yerinde çözüm ile ilgili çalışmasını yürütmek mecburiyetindedir. Hükümetimizin bu konuda başarılı olması için dua ediyoruz. Kürt ve Türk milletinin eskilere dayanan ittifakları vardır. Tekrar bunun olmasını istiyoruz" diye konuştu.