Güncelleme Tarihi:
DİYARBAKIR (AA) - Diyarbakır'da bazı siyasetçiler ve hukukçular, demokrasi ve ifade özgürlüğünün sınırına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt siyasetçi Bayram Bozyel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fikir ve ifade özgürlüğünün demokratik bir rejimin temeli olduğunu belirtti.
Bozyel, düşünce ve ifade özgürlüğünün demokratik sistemin sigortası olduğunu vurgulayarak, siyasi karar alıcıların, düşünce ve ifade özgürlüğü sayesinde aldıkları kararları test ve revize etme imkanı bulabileceğini söyledi.
Demokrasilerde herkesin benzer şekilde düşünmek zorunda olmadığına işaret eden Bozyel, "Hele iktidar gibi düşünmek zorunda hiç değil. İnsanların savundukları fikirler toplumun bir kesimine ya da çoğuna aykırı gelebilir. Bir insan ya da insan topluluğu başkalarını şoke eden fikirler bile öne sürebilir. İktidara yönelik eleştiriler çok sert ve haksız da olabilir. Buna karşın şiddeti teşvik eden açıklamalar, herhangi bir gruba veya azınlığa yönelik nefret söylemleri, kişilerin kişilik ve onurlarına dönük hakaret içeren ifadeler, düşünce özgürlüğü kapsamında sayılmaz." diye konuştu.
- "PKK şiddetine karşı durmak ahlaki bir görevdir"
Şiddetin her türüne, özellikle de PKK şiddetine karşı durmanın hem insani hem de ahlaki bir görev olduğunu vurgulayan Bozyel, bunun aynı zamanda barıştan yana olan her insan için yurttaşlığın gereği olduğunu bildirdi.
Bozyel, şunları kaydetti:
"Hükümet yeni bir demokrasi ve çözüm paketiyle ortaya çıkmalıdır. Toplumu da sürece destek vermesi için seferberliğe çağırmalıdır. Herhangi bir Avrupa ülkesinde terör ve şiddet tehdidi söz konusu olduğunda toplumun bütün kesimlerinin tek vücut duruş sergilediği bir gerçek."
- "Güvenlik ve özgürlükler dengeli olmalıdır"
İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği (Hür Der) Genel Başkanı Şaban Dalgın, her insanın özgürlüklerin esas alındığı düzende yaşamak istediğini, özgürlüklerin olmadığı ortamda ise bunu sağlayabilmek için çeşitli güvenlik önlemlerinin alınmasının zorunlu olduğunu belirtti.
Dalgın, insanın toplum halinde yaşamaya başladığından bu yana olağanüstü durumlarda yapılacak bazı kısıtlamaları kabullenerek toplumsal yapıya ve yaşama onay verdiğini anlatarak, can, mal, namus, akıl, din ve düşünce emniyetinin sıkıntıya girdiği dönemlerde özgürlüklerden kısıtlama yapılabileceğine işaret etti.
Dalgın, "Güvenlik ve özgürlükler dengeli olmalıdır. Güvenlikle ilgili tedbirler alınırken bu özgürlüklerin kısıtlanması olarak algılanmamalıdır çünkü ortak akıl bunu gerektiriyor. Güvenlik için insanların özgürlüklerinin belli bir süre ile kısıtlanacağı öngörülmektedir." diye konuştu.
Bunun özgürlüklerin yok edilmesi, sınırlanması, insanların köleleştirilmesi, hak ve hürriyetinden mahrum olması anlamında olmadığına dikkati çeken Dalgın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Terör olayı Avrupa'da yaşandığında olağanüstü uygulamalar normal karşılanırken, ülkemizde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği terör saldırılarında bu tür durumlar kabul edilmiyor. Her toplumda bu konuda ortak akıl devreye girmelidir. Şiddetin olduğu ve teşvik edildiği ortamlarda her türlü önlemin alınması gerekir. Bu iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Her toplumda bu konuda ortak akıl devreye girmelidir. Bunu yapmak devletin en doğal hakkı ve görevidir. Batıya bu konuda iyi gözle bakarken memleketimizde bunu görmemek kötü niyetin göstergesidir."
- "Sözün sınırsız özgürlüğü, terörün sınırsız savunucusu olamaz"
AK Parti İnsan Hakları Başkan Yardımcısı Abdurrahman Kurt, "Silaha ve teröre yaslanmış siyasal söylemler faşizmin inşasında kullanılıyor." dedi.
Kurt, şiddet ve terörü teşvik edici sözleri eleştirerek, "Küfür ve hakaret nasıl düşünce özgürlüğü olarak kabul edilemez ise şiddeti ve terörü de siyasal, sivil argüman olarak savunamayız. Sözün sınırsız özgürlüğü, terörün sınırsız savunucusu olamaz. Bu noktada hükümetler bu iki konuyu hukukun ve evrensel demokratik normların eşliğinde ele almalıdır. Yoksa vicdanlara oturmayan yaklaşımlar da ters etki yapabilir." ifadesini kullandı.
- "Teşvik ve tahrik olmadığı sürece her türlü fikir tartışılabilir"
Çözüm Süreci Sivil İnisiyatif Derneği (Çözüm Der) Başkanı ve avukat Ercan Ezgin, demokrasi ve güvenliğin birbirini tamamlayan ve işlevsel hale getiren kavramlar olduğunu belirtti.
"Demokrasi, teröre başvurmayı ve şiddeti övmeyi bir hak arama yöntemi, sorun çözme şekli olarak görmemeyi ön şart olarak koşuyor. Özgürlüğün işlevsel hale gelmesi için vatandaşın can ve mal güvenliğinin olması gerekir" diyen Ezgin, şunları kaydetti:
"Demokrasi ve ifade hürriyeti' diyerek şiddeti ve terörü öven, koruyan, 'özgürlük' diye şiddeti teşvik eden hiçbir söz ve eylem korunmamalı, hukuki ve siyasi yaptırımlara bağlanmalıdır. Özgürlüğün sınırı başkasının özgürlüğünün ve kişisel haklarının başladığı yerde bitmektedir. Şiddet ve teröre başvurulmadığı, ırkçı, ayrımcı ve terör eylemlerini savunan sözlere dönüşmediği, teşvik ve tahrik olmadığı sürece her türlü fikir tartışılabilir."