Güncelleme Tarihi:
Felat BOZARSLAN / DİYARBAKIR, (DHA) - KOCAELİ Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, hakkında açılan bir soruşturmada nedeniyle verdiği ifadede, "Benim milletvekili olarak tutuklanmam ve meydanlarda oluk oluk kan akıtacaklarını söyleyenlerin dışarıda gezmesi ayrı bir ironidir" dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yaptığı bir konuşma nedeniyle hakkında 'Türk Milletini ve TBMM'yi aşağılama ile hakaret' suçlaması ile soruşturma açılan tutuklu HDP Milletvekili İdris Baluken, Kandıra F Tipi Cezaevinden SEGBİS yolu ile ifade verdi. Baluken, Anayasa'ya göre sadece Diyarbakır halkını değil tüm Türkiye'yi temsil ettiğini belirterek, hakkıda iddia olunan eylemlerin yasama faaliyeti içerisinde görülmesi gerektiğini kaydetti. Halen yasama dokunulmazlığı devam ettiğinden tutuklu bulunması ile anayasal suç işlendiğini düşündüğünü belirten Baluken şöyle konuştu:
"Mevcut siyasi iktidarı, iç tüzük ve Anayasa'ya rağmen geçici bir madde ile Anayasa'ya aykırı olarak dokunulmazlıklarımızı kaldırmıştır. Dokunulmazlık kaldırma işlemi Anayasa'ya aykırı olduğundan usulsüzdür ve benim halen dokunulmazlığım devam etmektedir. Bu nedenle bu aşamada yürütülen soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin de hukuksuz olduğunu düşünüyorum. Şu anda bulunmam gereken yer, Türkiye'nin geleceği açısından anayasal değişikliklerinin görüşüldüğü, çok önemli görüşme ve oylamaların yapıldığı TBMM'nin Genel Kuruludur. Şu anda Anayasa değişiklikleriyle ilgili oy kullanma hakkım, Anayasa'yı ihlal edecek şekilde engellenmektedir. Dolayısıyla bu hukuksuzluğun gözden geçirilmesi gerekir."
'TUTUKLANMAM ANAYASA'YA VE AİHS'E AYKIRI'
Bir siyasinin, yapmış olduğu konuşmadan dolayı gözaltına alınması ve tutuklanmasının Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu söyleyen Baluken, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Milletvekili olarak yanlış bulduğum politikalarla ilgili konuşmaktan ve eleştirmekten başka yapacağımız bir şey de yoktur. Konuşmanın içeriğine bakıldığında, barış çağrısı ve barış vurgusu ön plandadır, barışı istemek suç olmasa gerek. Çatışmaların sonuçlanması, savaş politikalarının bitirilmesi ve barışın egemen olmasını dile getirdim. Bu ülkenin geleceğinin kaosta savaşta olmadığını, barışın hakim olmasını savunmak bir milletvekili olarak benim en temel görevimdir. O dönem Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın izlediği politikaların barışa ve demokrasiye katkı sağlamadığını düşünerek, düşüncelerimi televizyonda yüksek sesle dile getirdim. Nitekim o dönemki politikaların ve yapılan açıklamaların çözüm getirmediği, şu an ülkenin bulunduğu toplumsal, siyasal ve ekonomik krizden de bellidir. Eleştirilerim yerinde ve doğrudur. Keşke dikkate alınmış olsaydı bugünkü hadiseler yaşanmayabilirdi. Dolayısıyla benim milletvekili olarak tutuklanmam ve meydanlarda oluk oluk kan akıtacaklarını söyleyenlerin ise dışarıda gezmesi ayrı bir ironidir."