Güncelleme Tarihi:
DİYARBAKIR (AA) - HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın PKK'ya yönelik operasyonların sürdüğü Sur ilçesine yürüyüş çağrılarının karşılık bulmaması, "halkın şiddet ve çukur politikasına tepkisi" şeklinde değerlendiriliyor.
Diyarbakır'da 29 Şubat'ta düzenlediği basın toplantısında, Sur'daki operasyonların sona ermesi ve sokağa çıkma yasağının kaldırılması gerekçesiyle halktan 2 Mart'ta Sur'a yürümelerini isteyen Demirtaş'ın çağrısı, beklenen karşılığı bulmadı.
Ertesi gün HDP Diyarbakır il binasında basın toplantısı düzenleyen Demirtaş, yürüyüş çağrısının süreklilik içerdiğini belirterek, "Sur'daki durum netleşene kadar Diyarbakır halkının demokratik tepkilerini göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu duruma sessiz kalmayacağız ve geri adım atmayacağız. Halkla meydanlarda olacağız. Sonuna kadar direneceğiz. Diyarbakır halkı da tüm halkımız da bu savaş politikasına karşı dur demenin tek yolunun bu olduğunu görmüştür" açıklamasında bulundu.
Sur'da 2 Mart ve sonraki günler için yinelenen "yürüyüş çağrısı", halk nezdinde karşılıksız kaldı. Yürüyüş için toplanma yeri olarak belirlenen merkez Bağlar ilçesinde 7 Mart'ta bir araya gelen 15-20 kişilik grup da yürüyüşe izin verilmeyince polisin uyarısıyla dağıldı.
Diyarbakır'daki bazı siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, sorunların siyaset yoluyla çözümü için Meclis'e gönderilen HDP'lilerin "PKK'ya karşı duruş" sergileyememesine tepki gösteriyor. Siyasiler ve STK temsilcileri, HDP'nin çözüm gerekçesiyle her fırsatta sokağa davet ettiği vatandaşların bu durumdan duyduğu rahatsızlığı çağrılara uymayarak gösterdiği görüşünde.
- "Kürtler büyük bir şaşkınlık içinde"
Kürt siyasetçi Bayram Bozyel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halkın HDP'nin çağrılarına yanıt vermediğini, kentteki olaylara, çukur ve barikat siyasetine şiddetle karşı çıktığını belirtti.
"Bu siyasetin, bu savaşın halka acı, yıkım ve sürgün dışında getirdiği hiçbir şey yok" diyen Bozyel, binlerce vatandaşın olaylar nedeniyle yaşadığı yeri terk ettiğini, bu duruma halkın destek vermesinin beklenemeyeceğini vurguladı.
Bozyel, "Halk, HDP, DBP ve PKK'dan çukur siyasetini terk etmesini, çatışmaların sona ermesini ve silahlı güçlerin yurt dışına çekilmesini istiyor. Halk şiddetle bu siyasete karşıdır ve bu olup bitenleri şiddetle reddediyor. HDP ve DBP'nin yapması gereken şey, halkı alanlara çağırmak değil, bir an önce bu olayların son bulması için PKK üzerinde baskı kurmaktır. Kürtlerin çağrılara ilgisizliği anlaşılır. Bu, bir kırgınlıktır, öfkenin yansımasıdır. Kürtler büyük bir şaşkınlık içinde, olup bitenlere bir anlam veremiyorlar" diye konuştu.
- "Şükürler olsun ki halk artık bu tür yanlışlara destek vermiyor"
Medya Konseyi Derneği Diyarbakır Temsilcisi Eyüphan Kaya ise HDP'nin sosyal sorumluğunu siyasi alanda yerine getirmediğini ifade etti.
"Halkın altıncı his dediğimiz düşüncesi HDP'nin önüne geçti. Şükürler olsun ki halk artık bu tür yanlışlara destek vermiyor ama halkın devletten de beklentileri yüksek. Artık bu halkın sağduyusuna cevap verecek tarzda barış ve huzura doğru adım atılması gerekiyor" diyen Kaya, şöyle devam etti:
"Siyaset ve sivil toplum bir anlamda silahın gölgesinde kalırsa tabi ki bundan bir huzur elde etmek mümkün değil. İlginçtir, 7 Haziran 2015 sonrası 80 vekilimiz siyasi partileriyle bir anlamda silahın gölgesinde kaldı. Dolayısıyla bir yerlerden talimat geldiği sürece hep bu şekilde milleti bu tür etkinliklere davet edeceklerdir."
Kaya, HDP'nin beklediği katılımı sağlayamadığını belirterek, "Halk bu sorunun parlamentoda çözülmesini istediği için onlara oy verdi. Verdiği oyları da 1 Kasım'da geri çekerken yine de HDP'ye bir şans daha verdi ama HDP maalesef o şansı değerlendirmedi" dedi.
- "Halk, şiddet çağrılarını elinin tersiyle itti"
Müzakere ve Çözüm Platformu Sözcüsü Alaattin Parlak da HDP'nin yürüyüş çağrılarına rağmen vatandaşın katılım göstermeyerek tavrını huzurdan ve sağduyudan yana kullandığını vurguladı.
Halkın sorunların çözüm yerini Meclis olarak gördüğünü anlatan Parlak, "Tüm sorunların Meclis'te çözüleceğine inanan halkın yapılan bütün şiddet çağrılarını elinin tersiyle bir tarafa ittiğini görebiliyoruz. Yıllardır kendi halkı için mücadele ettiğini söyleyen bir örgüte halk 'artık dur bu silahlı mücadele miadını doldurmuştur' diyerek, sivil ve demokratik haklarını talep ediyor. İstenen, Meclis ve siyasi partilerin devreye girerek sorunun çözülmesidir" değerlendirmesinde bulundu.
Azadi Hareketi Genel Sekreteri Sıtkı Zilan ise 2005 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki açıklamalarından sonra çözüme dair sürecin başladığını bildirdi.
Halkın çağrılara karşı sessizliğinin iyi irdelenmesi gerektiğini savunan Zilan, çatışmaların Kürtlerin faydasına olmadığına dikkati çekti.
Zilan, Sur ilçesinde HDP'nin yüzde 80'e yakın oy aldığını ancak bu seçmenin çukurlara karşı olduğunu belirterek, oyunu HDP'ye verenlerin de ilgili partinin bugün yaptığı siyaseti istemediğini sözlerine ekledi.