Güncelleme Tarihi:
Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR'da darbe girişimi soruşturmasında gözaltına alınan ve adli kontrol kararıyla serbest bırakılan 8'inci Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Albay Özkan Edip Akgülay, kendisinden gizli olarak 100 kişilik özel kuvvet birliğinin üste hazır tutulduğunu, birliğin 2 nakliye uçağı ile Ankara'ya gönderilmesi talimatı verildiğini, ancak talimata uymadığını söyledi. Albay Akgülay, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmek isterken Astsubay Ömer Halisdemir'in alnından vurarak öldürdüğü Tuğgeneral Semih Terzi'nin de 40 kişilik özel kuvvet ile Diyarbakır'dan Ankara'ya gittiğini anlattı. Darbe girişiminin başladığı gece saat 23.03'te Tuğgeneral Kemal Mutlum'un aradığını belirten Albay Akgülay, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın içinde bulunduğu uçağın F-16 ile Malatya'ya indirilmesini sağlamasını istediğini açıkladı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen darbe soruşturmasında, TBMM'yi bombalayan savaş uçaklarının kalktığı 8'inci Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Albay Özkan Edip Akgülay da gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edilen ve adli kontrol kararı ile serbest bırakılan Akgülay ifadesinde darbe girişiminin olduğu geceyi anlattı.
UÇUŞ PLANI SAAT 12.00'DE GELDİ
Darbe girişimi olduğu gün saat 12.00 sıralarında 181 ve 182'nci Filo Komutanları Binbaşı Ahmet Özdemir ve İbrahim Yozgat'ın yanına geldiğini belirten Albay Akgülay, ifadesinde şunları söyledi:
"Öğleden sonra acil bir görev olduğunu, iki filodan 3'er uçak olmak üzere, 6 uçak ile terörle mücadele harekat görevi verileceğini söylediler. Arkadaşları Tuğgeneral Deniz Kartepe'ye götürüp, durumu arz ettik. Kendisi de onayladı. Öğlen yemekte Albay Ali Durmuş ve yakın zamanda Eskişehir'e tayin olan Yüzbaşı Yavuz İstek'i gördüm. Daha önce birliğimizde görev yapan bu pilotlar, 'Geri hizmet uçuşu' adlı planlı uçuşlar yapıyordu. Bu amaçla birliğimize geldiklerini düşündüm. Filo komutanlarının öğlen bana söylediği uçuşa katılacaklarını söylediler. Filo komutanları iniş meydanı olarak İncirlik veya Konya'yı kullanabileceklerini ancak, bunun havada netleşeceğini söylemişlerdi. Saat 14.20'de 6 uçağın katılacağı uçuşun iptal edildiği bilgisi geldi."
"ÜS KOMUTANI DÜĞÜN İÇİN UÇAKLA BİRLİKTE AYRILACAKTI"
Üs Komutanı Tuğgeneral Deniz Kartepe'nin Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününe katılmak için saat 15.00'da uçakla birlikten ayrılacağını söyleyen Albay Akgülay, ifadesinde şöyle devam etti:
"16 Temmuz saat 02.30'da dönecekti. Birlikten ayrılmadan önce Albay Ali Durmuş ile kendi makam odasında özel görüşme yaptı. Eski çalışma arkadaşı olmaları sebebiyle görüşmeyi yadırgamadım. Komutan saat 15.10'da düğüne katılmak üzere tek başına ayrıldı. Yerine vekalet etmeye başladım. Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nden (BHHM) 181 ve 182'nci filoya veya birliğimizde geçici görevle bulunan arama ve kurtarma ile görevli 135'inci filoya yönelik bir uçuş emri veya göreve ilişkin mesaj geldiğini hatırlamıyorum. Nöbetçi amir böyle bir mesaj getirmişse de ilgili filoya yönlendirmişimdir."
"6 ADET F-16 TÜM UYARILARIMA RAĞMEN KALKTI"
8'inci Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Albay Özkan Edip Akgülay, ifadesinde Diyarbakır'dan kalkıp TBMM'yi bombalayan uçaklara ilişkin bilgileri de aktarırken şöyle dedi:
"Saat 22.15 sıralarında 181'inci filo nöbetçisi Üsteğmen Alper Arslan arayarak, Filo Komutanı Binbaşı Özdemir'in uçuş için uçağa gittiğini bildirdi. Hemen filoya gittim. Saat 18.00'dan itibaren kalkışların yasak olduğunu ancak, yasağın kalktığını kuleden öğrendim. Filo Komutanı odasından Eskişehir BHHM'yi aradım ve bize kalkış emri verilip verilmediğini sordum. Böyle bir emir ve uçuşun söz konusu olmadığını söylediler. Telsizden uçakların pist başında ikaz beklemesini söyleyip, kuleye benden habersiz kalkış yapılmaması uyarısını yaptım. Uçaklarla telsiz irtibatı kurmaya çaıştım. Tüm girişimlerime rağmen cevap alamadım. Uçaklar kalkmadan, Albay Ali Durmuş 181'inci Filo Komutanı makam odasındaki hattan bana ulaşarak, Ankara'dan aradığını, askerin yönetime el koyduğunu, 70 kişilik özel kuvvet ekibi için 202'nci nakliye filomuzdan 2 uçağın Ankara'ya gönderilmesi gerektiğini söyledi. Bu sırada pistte kalkışa hazır olan 6 adet F-16 savaş uçağı tüm uyarılarıma rağmen izinsiz ve usulsüz bir şekilde, daha önce hiç uygulamadığımız ard arda kalkış yaparak, hepsi havalandı. Hatta o an sivil uçaklarla ortak kullandığımız pistteki yolcu uçağını tehlikeye düşürdüler. Bu aşamadan sonra kuleden ve tüm telsiz yayınlarından uçaklara geri dönüş çağrısı yapmama rağmen dönmediler. Saat 22.35'te cep telefonumdan komutanımız Tuğgeneral Deniz Kartepe aradı. Telefonda izinsiz kalkan uçaklardan söz ettim. Bir yerde tutulduğunu ve konuşamadığını söyledi. İzinsiz kalkan uçakların Hava Kuvvetleri Komutanı'nın emri ile geri dönmelerini söyledi."
"BİRLİĞİMDE BENDEN HABERSİZ 100 KİŞİLİK ÖZEL KUVVET VARDI"
Darbecilerin kendi birliğinde kendisinden habersiz 100 kişilik özel kuvvet timi tuttuğunu belirten Albay Akgülay, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan General Osman Nuri Gür'ün saat 22.40'ta makam odasındaki telefonundan kendisini aradığını söyledi. Albay Akgülay, şöyle devam etti:
"2 nakliye uçağı ile birlikte birliğimde bulunduğundan habersiz olduğum 100 kişilik özel kuvvetin Ankara'ya gönderilmesini istedi. İzinsiz kalkan uçaklar nedeniyle tüm üssü kalkışa kapattım. Tüm pilot ve birlik komutanlarını 181'inci filoya topladım. Amacım herkesi toplu kontrol altına almaktı. Bu sırada 7'nci Kolordu Komutanlığı'ndan birliğimize bombalı araç saldırısı yapılabileceği uyarısı geldi. Karışıklığın önüne geçmek, sızmayı engellemek için nizamiyeyi giriş ve çıkışlara kapatma ve kırmızı alarma geçiş emri verdim."
"EFKAN ALA'NIN UÇAĞINI MALATYA'YA İNDİRİN"
Saat 23.03'te Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan Tuğgeneral Kemal Mutlum'un aradığını belirten Albay Akgülay, kendisinden 2 nakliye uçağı ile birliğindeki özel kuvveti Ankara'ya göndermesini istediğini belirtti. Albay Akgülay, Tuğgeneral Mutlum'un o gün Erzurum'dan havalandığı halde Van'dan havalandığını zannettikleri İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın içinde bulunduğu uçağın 182'nci filodan kaldırmasını istediği F-16'lar ile Malatya'da iniş yapmasını sağlamasını istediğini söyledi. Albay Akgülay, şöyle devam etti:
"Bu konuda yetkili olmadığımı, Eskişehir BHHM ile görüşmeleri gerektiğini söyledim. Bunun üzerine telefonu General Recep Sami Özatak aldı ve bana hitaben 'Bizi dinleyeceksiniz, emrimizi yerine getireceksiniz' dedi. Ben Eskişehir ile temas edilmesi gerektiğini söyledim. Eskişehir BHHM'yi arayıp Albay İsmail Üner'e beni arayan kişileri ve isteklerini anlattım. Kendisi Korgeneral Mehmet Şanver ve Tuğgeneral Recep Ünal'ın emri ile herkesin 1'inci BHHM'den emir alacağını ve kontrolün onlarda olduğunu, pisti askeri trafiğe kapatmamı söyledi. Saat 23.00 sıralarında kargaşa ve 7'nci Kolordu'dan gelen bombalı araç uyarısı sebebiyle birlik kırmızı alarma geçti."
7'NCİ KOLORDU KOMUTANI BAŞIMA SİLAH DAYALI OLUP OLMADIĞINI SORDU
Saat 23.14'te Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan Genel Sekreter Albay Veysel Kavak'ın aradığını kaydeden Albay Akgülay, "2 nakliye uçağı ile birlikteki özel timi derhal Ankara'ya göndermem yönündeki emri tekrarladı. Ben Eskişehir BHHM'nin yetkili olduğunu söyledim. Yanlış yaptığımı, Hava Kuvvetleri'ne itaat etmem gerektiğini söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın telefonuna ulaşmaya çalıştım, ulaşamadım. Saat 23.45'te Nöbetçi Amir aracılığı ile Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na ait iki acil mesajı okumadan ana birlik komutanlarına sistem üzerinden dağıttım. Komutanlar zaten benimle birlikteydi. Saat 01.00 sıralarında mesajların içeriğini idrak edebildim ve ne kadar saçma olduğunu anladım. Zaten mesaja uymadım. Mesajları idrak ettiğimde Eskişehir BHHM'ye bildirdim. 7'nci Kolordu Komutanı'na da mesajları bildirip, itaat etmediğimi söyledim. Emniyette olup olmadığımı, başıma silah dayalı olup olmadığını sordu. Bana komutasında olduğumu söyledi. Ben de 1'inci BHHM'nin emrinde olduğumu söyledim" diye konuştu.
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmeye çalıştığı sırada Astsubay Ömer Halisdemir'in öldürdüğü Tuğgeneral Semih Terzi'nin saat 23.47'de aradığını söyleyen Albay Akgülay, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Kendisini tanımıyordum. Bana 'Meydanı uçuşa kapatmışsın, birliklerimi göndereceğim' dedi. Bu yöndeki talimatın 1'inci BHHM'den alınması gerektiğini söyledim. 'Salak, birliğim taarruzda. Ben senin üstünüm. Bana itaat edeceksin' dedi. Ben de küfrederek telefonu kapattım. 00.22'de Diyarbakır BHHM Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli aradı. Sakin olup birliği toparlamamı, emniyete almamı, 1'inci BHHM'de Tuğgeneral Recep Ünal'a itaat etmemi söyledi. 00.45'te Albay İsmail Ünal arayarak, birlikteki özel kuvvet timinin birliği ele geçirmemesi için gerekli önlemleri almamı istedi. Kendi nakliye uçağı ile kalkış yapıyorsa kalkıp gitmesini söyledi. O anda Tuğgeneral Semih Terzi'nin kendi nakliye uçağını kalkışa hazırladığını öğrendim. Sonra yanındaki 100 kişilik birlikten 40 kişiyi alarak izinsiz şekilde kalkış yaptı."
"60 KİŞİLİK ÖZEL KUVVETİN NEREYE GÖTÜRÜLDÜĞÜNÜ BİLMİYORUM"
Birlikte kalan 60 kişilik özel kuvvet timinin etrafında Güvenlik Tabur Komutanlığı ile birlikte tedbir aldıklarını kaydeden Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Albay Özkan Edip Akgülay, şunları ekledi:
"Bu 60 kişi tam teçhizatlıydı. Bu birliğin nereden, ne şekilde birliğimize geldiğini bilmiyorum. Destek Grup Komutanım, sabah birliğe gelen 7'nci Kolordu Kurmay Başkanı'na kontrol altında tutulan 60 kişilik özel kuvvetten bahsetti. Onlar da kendi araçlarıyla bu 60 kişiyi birliğimizden aldılar. Nereye götürdüklerini bilmiyorum. Saat 05.15'te Eskişehir'den Tuğgeneral Recep Ünal'dan, Başbakanlık emri ile 2 adet F-16 uçağının kalkış emri verildi. Bu uçakların görevi Ankara'da uçan F-16'ların vurulmasıydı. Bu uçakların kalkışını hemen gerçekleştirdik. Ancak 1'inci BHHM bu uçakları Malatya civarında tuttu. Darbe girişimine iştirak etmedim ve karşısında durdum. Pilotları bir arada tutarak darbe girişiminde başka uçakların üsten kalkışını engelledim."