Güncelleme Tarihi:
Mehmet TÜRK/ DİYARBAKIR, (DHA)- CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak ve Eş Başkan Fırat Anlı'nın gözaltına alınmasını değerlendirirken, "Belediye önünde yüz binler olmayabilir ama ben biliyorum ki yüz binlerce insanın hafızasında, yüreğinde bu gözaltı işlemi derin izler bırakmıştır" dedi.
CHP Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı Şerif Doğru'nun yaşamını yitiren kızı Evrim Doğru'nun taziyesine katılmak üzere Diyarbakır'a gelen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ilk olarak ziyaret ettiği il başkanlığında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın gözaltına alınmasını değerlendiren Tanrıkulu, seçilmiş başkanların gözaltına alınmasının demokraside kabul edilemeyeceğini, gözaltına alınma biçimlerinin de hukuka aykırı olduğunu söyledi.
'MÜZAKERE YAPILABİLİCEK SON KUŞAĞIN TEMSİLCİLERİYDİ'
Kışanak ve Anlı'nın uzun yıllardır demokratik siyasetin içerisinde şiddete başvurmadan ve şiddetin karşısında duran, demokratik siyasetin içinde yer olduklarını söyleyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu şöyle konuştu:
"Gültan Kışanak milletvekilliği yaptı, Fırat Anlı, uzun yıllar Diyarbakır'da avukatlık yapan, demokratik siyasetin içerisinde yer alan ve kendi deyimiyle kendileriyle ilişki kurulabilecek, müzakere yapılabilecek son kuşağın temsilcileriydi. Fakat öyle anlaşılıyor ki, hükümet Türkiye'nin Kürt meselesini demokratik zeminde siyaset yapanlarla, demokratik siyaseti esas alarak yapmak istemiyor. En son 2009 Nisan ayında da benzer operasyonlarla Belediye meclis üyeleri, demokratik alanda siyaset yapan siyasetçiler gözaltına alınmışlardı. Bu gözaltına alınış biçimleri 7 yıl sonra daha ağır olmuştur. 2009'da bu gözaltına alınış biçimlerinin yanlış olduğunu ve bedelinin Türkiye bakımından ağır olacağını ifade etmiştik. Nitekim gözaltına alınış biçimleri, ellerine vurulan kelepçe, bu toplumun vicdanını derinden yaralamıştı. Ancak, bu hükümet, AKP ve İçişleri Bakanı, bu göz altılardan haberleri olmadığını, gözaltına alınış biçimlerinin yanlışlığını, kendilerinden kaynaklanmadığını ifade etmişti ve eleştirmişlerdi. Şimdi Fetullah Gülen'in yaptığı bir darbe girişimi var. O darbe girişimi boşa çıkarıldı. Bunlar ortalıkta yok fakat daha ağır bir uygulama Diyarbakır'da ve bölgede söz konusu. Yarın, öbür gün, hükümet bunlar için ne diyecek? Yine 'Kandırıldık' mı diyecekler? Yine 'Yanıldık' mı diyecekler? Gültan Kışanak darbe komisyonuna yaptığı açıklamalardan sonra darbe komisyonu çalışmalarına sekte vurmuştur. Bundan sonra davet edeceğimiz şahsiyetlerin, siyasetçilerin konuşmalarına da engel getirmiş olabilecektir. Çünkü, her konuşanın, her hükümeti eleştirenlerin hükümet FETÖ ilişkisini koyanın gözaltına alınabilme potansiyelini ortaya koymuştur. Böyle bir siyasi hatayla da karşı karşıyayız."
'BİR GÜÇ GÖSTERİSİ, BİR HADDİNİ BİLDİRME OPERASYONU GİBİ GÖRÜNÜYOR'
CHP'li Tanrıkulu, 3 gündür bütün bölgeden büyük şikayetler olduğunu, İnternet erişiminin engellendiğini de belirterek, "Yani internet sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda günlük yaşamımızın bir parçası. Hastaneler, Adliyeler çalışmıyor, bütün hayat bütün bölgede sekteye uğratılmış durumda. Bölgede uygulanan bir hukuksuzluk var, gözden çıkarılmış adeta" dedi.
Gözaltı operasyonunda sıranın HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a geldiği yönündeki söylentilerin hatırlatılması üzerine CHP'li Tanrıkulu şöyle konuştu:
"Umuyorum bu operasyonlar demokratik alanda siyaset yapanlara uzamaz. Böyle gözaltı biçimleri olmaz. Aynı suda iki kere yıkanmaz Ama, bu çok tarihi bir anektot ama Türkiye’nin Kürt meselesinde aynı suda belki on kere yıkanmış. Yani o kadar çok aynı şeyler tekrarlanıyor ki ve giderek de bunun bedeli ağırlaşıyor. Aynı operasyonlar 93-94’te olmuştur milletvekillerine karşı. O operasyonların Kürtlerin hafızasında ve Türkiye'nin hafızasında derin izler bıraktığı travmayı biliyoruz. Şimdi bir kentin 400 bin oyunu almış Belediye başkanları gözaltına. Suç işler işlemez ayrı mesel ama, neticede davet edersiniz, gözaltında niye alırsınız. Kaçmış mı, delileri mi karartmış böyle bir iddia yok. Adeta yani bir güç gösterisi, bir haddini bildirme operasyonu gibi görünüyor. Umarım daha genişlemez. Bakın yani insanlar sokağa çıkmadı deniliyor. İşte 'gördünüz mü arkalarında kimse yok' deniliyor. Bu sokağa çıktı, çıkmadı meselesi değil arkadaşlar, bunun toplumuzda hafızamızda bıraktığı izler önemlidir. Yani Belediye önünde yüz binler olmayabilir ama, ben biliyorum ki yüz binlerce insanın hafızasında, yüreğinde bu gözaltı işlemi sadece Diyarbakır’da değil, bütün Türkiye'de ve nerdeyse Kürtlerin yaşadığı bütün cofrafyada bütün dünyada derin izler bırakmıştır. Diyarbakır'daki başkanlar gözaltına alınıyor, 2 saat sonra AB açıklama yapıyor, Beyaz Saray, Londra açıklama yapıyor. Yani bu belediye sadece Diyarbakır belediyesiyle ilgili meselesi değil, bunun nereye evrilebileceği ile ilgili kaygısı var ama Ankara'nın kaygısı yok maalesef. Çapsız, bu meselenin derinliğini bilmeyen tamamen hamaset üzerine kurulu siyaset yapanlar Türkiye'yi başka yola doğru götürüyorlar. 'Bu milliyetçilik üzerinden, bu haddini bildirme operasyonları üzerinden başkanlığa giden yolu belki açarız', mesele budur."
FOTOĞRAFLI