Güncelleme Tarihi:
DENİZLİ'de düzenlenen 'Türkiye'de ve Avrupa'da Prematüre Doğmak' adlı panel yoğun katılımla gerçekleştirildi. Prematüre bebekler için farkındalık yaratmak, prematüre bebek ve ailesinin hangi sorunlarla yüzleştiğini göstermek, bu alanda bilinmeyenler ve göz ardı edilenleri anlatmak, Avrupa ve Türkiye'deki durumu karşılaştırmalı olarak göstermek için panelin düzenlendiği belirtildi.
Denizli Sanayi Odası bünyesinde faaliyet gösteren AB Bilgi Merkezi, Dünya Prematüre Günü kapsamında 'Türkiye'de ve Avrupa'da Prematüre Doğmak' adlı bir panel düzenledi. Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı ev sahipliğinde gerçekleştirilen panelde, Denizli PAÜ Tıp Fakültesi'nin yanı sıra Ankara Üniversitesi ve İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültelerinden profesör öğretim üyeleri panelist olarak katıldı.
PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Erdur, Türkiye'de tüm dünyada olduğu gibi her 10 bebekten birinin prematüre doğduğunu, her 30 saniyede bir bebeğin prematürelik nedeniyle kaybedildiğinin ve bu kayıpların aslında dörtte üçünün önlenebilir olduğunu söyledi.
PAÜ Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hacer Ergin ise panele katılan herkesin kısa bir süreliğine gözlerini kapatıp, prematüre annesi veya babası olduğunu hayal etmesini istedi. Salonda bulunan tüm katılımcıları birer prematüre gönüllüsü olarak gördüğünü söyledi. Prematüre doğan bebeklerin yenidoğan uzmanlarının gözetiminde deneyimli merkezlerde bakılmalarının onların sağlıklı, konforlu ve engelsiz olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından ne kadar önemli olduğuna vurgu yapan Ergin, "Hep birlikte prematürenin mor rengini güllerin pembe, göklerin mavi rengine çevirelim" dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Arsan, neonatolojinin tarihçesini Türkiye'den, Avrupa'dan ve tüm dünyadan kilometre taşlarına değinerek aktardı. Arsan, Türkiye'nin 2000 yılında binde 21 olan neonatal ölüm hızının 2010 yılında binde 10'a düşürerek OECD ülkelerinin 30 yılda kat ettiği mesafeyi 10 yılda kat ettiğine dikkat çekip, yenidoğan sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin bilgiler paylaştı.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yalaz ise erken dünyaya gelen yenidoğanların anne rahminden çıkarılıp, uzaysal bir boşluk olan kuvöze alınmasıyla başlayan ağrılı ve anneden uzak bakımları esnasında dikkat edilmesi gerekenleri etkileyici örneklerle gözler önüne serdi. Yenidoğan yoğunbakım alanında teknoloji ve mortalite açısından Avrupa ile Türkiye arasında aslında pek farkın olmadığını dile getiren Yalaz, Avrupa'da aile merkezli bakımın daha yaygın olduğunu, Türkiye'de prematüre bebeklerin yoğun bakımda anneyle birlikte daha fazla süre geçirmesi için olanakların az olduğunu sözlerine ekledi. Prematüre bebek ve ailesinin yaşadıklarını anlatan bir de kısa film paylaşan Yalaz, katılımcılara duygusal anlar yaşattı.
Bir prematüre annesi olarak katılımcılara seslenen PAÜ Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin Abban Mete, henüz 30 haftalık iken 1 kilo 290 gram dünyaya getirdiği oğlu Erdem'in yenidoğan yoğun bakımdaki yaşam mücadelesini ve ailesi olarak kendilerinin hissettiklerini anlattığı duygu yüklü sunumuyla tüm katılımcıları etkiledi.
Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, (DHA)
FOTOĞRAF