Güncelleme Tarihi:
Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA) - DENİZLİ'de, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgütün emniyet abisi olduğu iddiasıyla tutuklanan dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü E.D. hakim karşısına çıktı. Savunmasında, hakkındaki delillerin hukuka aykırı olduğunu ve yok sayılmasını isteyen E.D., şube müdürüyken haklarında operasyon yaptığı kişilerin öç alma düşüncesiyle tanık olarak ifade verdiklerini savundu.
Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, sırasıyla Denizli Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Antalya İl Emniyet Müdür Yardımcılığı yapan ardından da Diyarbakır Polis Okulu'na atandıktan sonra emekli edilen tutuklu E.D. ve avukatları katıldı. Duruşma, E.D.'nin kimlik sorgulamasının yapılmasının ardından hakkında hazırlanan iddianame okundu.
Evinde yapılan aramada babasıyla örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in fotoğrafının bulunmasına cevap veren E.D., "Kolluk kuvvetlerince evimdeki aramada bulunan fotoğraf 1987 yılına ait bir fotoğraftır ve yıllık da 1989 yılına ait bir yıllıktır. 1989'da 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldum. Yıllık, her gün açılıp bakılmayan kenarda köşede kalan bir yıllıktır. Fotoğrafta kareli gömlekli olan şahıs 1988 yılında ölen babamdır. Babam o yıllarda Fetullah Gülen'e sempati duyuyordu. Babamla tartışmamız oluyordu. Benim bu konuda eğitim aldığım kendisinin ise ilkokul mezunu olduğunu söylerdim. O dönemde birçok kişinin gözünde olduğu gibi babamın gözünde de Fetullah Gülen büyük bir din alimiydi. Fotoğrafın nerede çekildiğini bilmiyorum, fotoğraftaki diğer kişileri de tanımıyorum. Fotoğrafta babam olduğu için yıllık içerisinde kalmış. Bu fotoğrafın delil olarak kullanılması ve benim aleyhime iddianamede belirtilmesi hukuka aykırıdır. İlla bir fotoğrafla ilişkilendirileceksem Sayın Cumhurbaşkanımızın Denizli'ye geldiği ve Adalet Parkının açılışını yaptığı zaman kendisi ile çekilmiş fotoğrafım vardır. Bu fotoğraf ile irtibatlandırılmamamı da isterim" dedi.
Hakkında ifade veren Deniz kod adlı gizli tanığı bildiğini söyleyen E.D., "Deniz kod adlı gizli tanığın beyanları iftiradır. Kod isim kullansa da kendisini deşifre etmiştir. Dayanıksız suçlamalar yapmıştır. Kendisiyle de görüşmem olmuştur. Bana Van depreminde eşyalarını kaybettiğini söyledi. Denizli'ye atandığında bende meslektaşım olduğu ve insani bir durum olduğu için eşyalar konusunda yardımcı olmuştum. Aramızda sadece böyle bir diyalog oldu. Hatta şehit çocuğu olduğu için polis gününde müdürümüzün talimatıyla evinde ziyaret etmiştik. İnsanlara iftira atarak kendisini temize çıkarmaya çalışmaktadır. İftiralar da kendisini kurtaramadı, ihraç edildi" dedi.
Denizli'de örgütün ileri gelenleri ile sıkı ilişkilerinin olduğu yönündeki bilginin iddianamede yer aldığını belirten E.D. “Denizli'de 7-8 yıl önce kimin üst düzey sorumlu olduğunu veya olmadığını bilmiyordum. Zaten de bilemezdim tıpkı devlet büyüklerinin bilmediği gibi. Hukuka aykırı delillerin yok sayılmasını, delil olarak kabul edilmemesini talep ediyorum. Haklarında operasyon yaptıklarım öç alma, düşüncesiyle aleyhimde ifade vermişlerdir" dedi.
Hakkındaki ByLock indirdiği iddiasına da savunmasında cevap veren E.D., "İlahiyat fakültesi mezunu olmam sebebiyle Arapça bilgisi olan ve bunun eğitimini almış birisiyim. Dil öğrenmek amacıyla telefonuma Arapça dili ile ilgili bazı programlar indirdim ve kullandım. Kıble ve namaz vakitlerini gösteren programlar da indirdim. İndirilen bazı programların ByLock programı ile aynı serverden paylaşılması dolayısıyla böyle bir durum ortaya çıkmış olabilir. Telefonuma ByLock indirmedim yüklemedim. Bunlar ByLock programı değildir, Arapça öğrenmekle ilgili bir programdır. Emniyet ifadesinde, Halim adındaki hemşerim olan din kültürü öğretmeni arkadaşımın telefonuma yüklediğini söylediğim program ByLock değildir" diye ifade verdi.
Darbe gecesi Antalya'dan Denizli'ye geldiği iddiasıyla ilgili de konuşan E.D., "Kayıtlardaki telefon numarasını oğlum kullanıyor. Çin'de öğrenim gördüğü için Çin'den tanıdığı kız arkadaşı gelmişti, onu almaya gitti, Antalya'dan Denizli'ye geldiler. Pamukkale'yi gezeceklerdi ancak darbe girişimi olduğu için Antalya'ya döndüler. Antalya'daki kaldığı otelde kayıtlara bakılarak benimle ilgili olmadığı ortaya çıkar" diye konuştu.
E.D.'nin savunmasının ardından sağlık açısından riskli durumda olduğunu, sol ayağının tutmadığını, cezaevinde tekerlekli sandalye kullandığı, askerlerin yardımıyla yürüyebildiğini söyleyerek, tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti verdiği ara kararda E.D. 'nin tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 22 Şubat 2018 tarihine erteledi.