Güncelleme Tarihi:
Ramazan ÇETİN/DENİZLİ, (DHA)- DENİZLİ'de Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar'ın araştırma ekibi ile birlikte 1996 yılında başlattığı Türkiye'nin ilk ve uluslararası çapta araştırma projesi ile Babadağ ilçesinde doğal afet öncesi yaşanabilecek can kayıplarının önüne geçildiği bildirildi.
Babadağ ilçesindeki her yıl 7 ile 14 santimetre aşağıya doğru kayan Gündoğdu Mahallesi için, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar önderliğinde Öğretim Üyesi Sefer Çelik, Japonya'nın Ryukyus Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Aydan, Nihon Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hisataka Tano, Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reşat Ulusay tarafından 1996 yılında bir proje çalışması yapıldı.
Bu kapsamda, Babadağ'da 1940'lı yıllardan günümüze kadar devam eden uzun süreli 'krip' türü Gündoğdu Heyelanı, uluslararası araştırma projesi kapsamında çok parametreli heyelan izleme teknikleri, arazi ve laboratuvar deneyleri, matematiksel modelleme yöntemleri kullanılarak doğal afet kapsamında akademisyenler tarafından incelendi. Çalışmalar sonucunda ise Gündoğdu Mahallesi, 2007 yılında, 'Afete maruz bölge' ilan edildi. Bölgedeki 406 konutta yaşayan yaklaşık 2 bin kişi heyelan afeti meydana gelmeden 7 yıl sonra tahliye edilip, olası bir afete karşı önlem alındı. Mahalle halkı, kendileri için Denizli'de TOKİ tarafından yaptırılan konutlara taşındı.
PAÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumsar, Babadağ bölgesindeki hareket hızının yıllık ortalama 7 ile 14 santimetre arasında değişen aktif bir heyelan olduğunu belirterek, "Bu heyelan Babadağ'ın Gündoğdu Mahallesi'ni kapsamaktadır. Bu alanda yaklaşık 2 bin kişi yaşamını sürdürmüştür. Bu alandaki heyelanla ilgili ilk çalışmalar 1946 yılında yapılmıştır. Bu çalışmada Babadağ'da heyelan hareketliliği olduğu ve bu hareketlilikten Babadağ'ın etkilendiği belirtilmektedir. Daha sonraki zamanlarda farklı çalışmalar bu alanda yapılmaya devam etmiştir. Geniş kapsamlı olarak bu bölgenin afet bölgesi ilan edilip bu sorunun büyük oranda çözümüne yönelik bir çalışma olmamıştır. Babadağ'da evler bitişiktir. Babadağ'ın yamaç eğimi yüksektir. İklimi ve atmosferi çok temizdir. Ancak topografyası daha dik olduğu için orada yapılaşma oldukça zorludur" dedi.
PROJEYE JAPONYA'DAN DESTEK
Gerçekleştirilen araştırma projesinin detaylara değinen Prof. Dr. Kumsar, şunları söyledi:
"1996 yılında Jeoloji Mühendisliği Bölümü olarak bu bölgede bir çalışma yapmaya başladık. 1996 yılında çalışmayla ilgili olarak 6 aylığına Japonya'ya gittim. Orada yaptığım görüşmeler sonucunda bu bölgedeki uzun süreli heyelanın izlenmesi ve insan hayatına olan etkilerinin araştırılması konusunda Japonya Milli Eğitim Bakanlığı'ndan proje aldık. Projeye destek anlamında teknik cihaz, yurt içi, yurt dışı seyahatler ve laboratuvar çalışmaları konularında destekler verildi. Proje kapsamında bölgede aletsel ölçümler gerçekleştirdik. Gündoğdu heyelan sahasında yağış ve sıcaklık değişimlerini, farklı noktalarda açılan sondajlarda yeraltı suyu, kuyu içi deformasyon ölçümleri ile heyelanın kayma derinliklerini, ölçen çok parametreli sistemler yerleştirdik. Aynı zamanda Japonya'dan getirdiğimiz cihazlarla yeraltı su seviyesini saatlik olarak ölçen cihazlar yerleştirdik. Çünkü heyelanın yeraltı suyunun değişkenliği ile de doğrudan ilişkisi vardır. Heyelan hareketi nasıl etkileniyor, bunu araştırdık. Yağış, yeraltı suyu, beraberinde heyelan hareketi ve kayma derinliğini ölçen kuyu içi deformasyon ölçüm sistemleri yerleştirdik. Daha sonraki aşamalarda elde ettiğimiz verileri laboratuvar deneyleri ile birleştirerek matematiksel modellerle değerlendirdik. Değerlendirme sonucunda da bu bölgede olası deprem durumunda heyelan hareketinin aniden artacağı ve yüzeydeki yapıların hemen hemen hepsinin yıkılacağı ve bunun da ağır can kaybı ve yaralanmalara neden olacağını belirledik."
'2 BİN KİŞİNİN HAYATI DOĞAL AFETTEN KURTARILDI'
Yapılan statik ölçümlerde yıllık olarak bazı noktalarda 7, bazı noktalarda da 14 santimetre yer değiştirme gözlemlediklerini ifade eden Kumsar, "Tabi, bir binada yılda 8 santimetre ortalama yer değiştirdiğini düşündüğümüzde ileri vadede o binada büyük çatlaklar meydana gelir. Bina, yıllar içinde yorulmaya devam edecektir. Bir deprem olmadan da yıkılmaya başlayacaktır. Babadağ'daki binaların büyük bir kısmı, bu yorgun hale gelmiş olan binalardı. O binaların önemli bir kısmı da yığma yapılardı. Yığma yapılarda da olası bir depremde binaların yıkılma oranı ve yaşanacak can kaybı oranı fazla olmaktadır. Sonuçta yapmış olduğumuz bilimsel çalışmalar ve elde edilen bilimsel bulgular ve sonuçlarının devletin ilgili kurum ve kuruluşları tarafından incelenip, değerlendirilip ve bir karara bağlanması sonucunda 2 bin kişinin hayatı doğal afetten etkilenmeden kurtarılıyor ve yeni yerleşim yerine taşınmaları sağlanıyor. Bu sonuçla, gerçekleştirdiğimiz bilimsel proje, afet yaşanmadan olabilecek vahim sonuçları ön görüp yaşanabilecek can kayıplarının önüne geçmek anlamında dünyada sayılı ve Türkiye'de ise ilk olma özelliğini taşıyor" dedi.
Prof. Dr. Halil Kumsar, yapılacak bilimsel çalışmalar ile olası bir afette ortaya çıkacak can kayıplarının önüne geçilebileceğini de kaydetti.
FOTOĞRAFLI