Güncelleme Tarihi:
ÇORUM (AA) - KEMAL CEYLAN - Çorum'da 48 yaşındaki fizik mühendisi kadın, kurduğu çiftlikte günlük ortalama 1,5 ton süt üretiyor.
Ankara'da doğup büyüyen Nilgün Kantar, Hacettepe Üniversitesinden fizik mühendisi olarak mezun olduktan sonra bir süre sektörde çalıştı.
Annesi Beyhan Kantar'ın (52) 2012 yılında vefatıyla sarsılan Kantar, yurt dışında yaşayan dayısı Yücel Baş'ın yönlendirmesiyle, annesinin kabrinin bulunduğu köyüne çiftlik kurmaya karar verdi.
Hayvancılığın yaygın olduğu 8 ili gezerek tesisleri inceleyen ve işletmecilerin tecrübelerinden faydalanan Kantar, bu sırada Tarımsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun (TKDK) hibe desteklerinden haberdar oldu.
- Annesinin adını taşıyan projesine TKDK'den destek aldı
Annesinin adını taşıyan "Beyhan Süt Üretim Çiftliği Projesi" için 2015'te TKDK'den yüzde 65 hibe desteği almaya hak kazanan Kantar, Ankara'da optisyenlik yapan babası İlhan Kantar'ı da yanına alarak, köyleri olan Çorum merkeze bağlı Budakören'de çiftliğin inşa çalışmalarını başlattı.
Dayısının ve TKDK'nin finansal desteğiyle Almanya'dan 84 büyükbaş hayvan satın alan Kantar, bütün hazırlıkları tamamlayarak 2017'de süt üretimine başladı.
Daha sonra Avrupa Birliği Süt Üretim Belgesi, Hastalıktan Ari İşletme Belgesi gibi çok sayıda belge alan Kantar, büyükbaş hayvanların sayısını yeni hayvan satın almadan 250'ye kadar yükseltti.
Kantar, çiftlikte ürettiği ortalama 1,5 ton sütü, anlaşmalı olduğu bir fabrikaya veriyor.
- Çiftlikte haşerelerle mücadele kedilerle yapılıyor
Günlük ortalama 1,5 ton süt üretilen 4 kişinin istihdam edildiği çiftlikte dikkati çeken bir diğer konu ise kedilerin sayısı.
Kimyevi ilaçlama yapılmayan tesiste haşerelerle mücadeleyi ise 35 kedi yapıyor. Kedilerin ödülü ise inek sütü.
Nilgün Kantar, AA muhabirine, 29 bin 500 metrekare alana kurulu çiftlikte süt üretimine devam ettiklerini, yaklaşık 300 dekar alanda da yem bitkisi ürettiklerini söyledi.
Sabır ve titiz çalışma gerektiren bir iş yaptıklarını belirten Kantar, "Bu işletmeyle ben annemin adını yaşattığıma inanıyorum. İnşallah sonsuza kadar da yaşar. Zaman zaman motivasyonumuz düştü. İnsanların olumsuz düşünceleriyle karşılaşabiliyoruz. Kadın olmamdan kaynaklı, 'sen yapamazsın, bu iş erkek işi' diyenler oldu. Ben kadınların bu işte daha başarılı olacağı kanaatindeyim. Çok zorlandım. Bir buçuk metre karda çalıştığımız da oldu, jeneratörümüzün arıza verdiği de oldu, gece su motorları arıza verdi. Hayvanların doğumları oluyor. Çalışan bulamadığım dönemler de oldu. Bunlar zorluk ama aynı zamanda imtihan. Yaradan'a sığınıyorsunuz ve Allah da size yardım ediyor." diye konuştu.
- "Ağladığım, sinirlendiğim dönemler oldu"
Çiftliği kurmadan önce hayvancılıkla ilgili hiç bilgisinin olmadığını ancak "iş başa düşünce" her işin ucundan tutarak kendisini geliştirdiğini dile getiren Kantar, "Ağladığım, sinirlendiğim dönemler oldu. Ağlıyorsunuz ama aslında ağlamaya vakit de kalmıyor. O kadar tempolu bir iş ki hayatta kalma yarışı bu. Dağ başında, hayvanlarla tek başınasınız. Babam dışında kimse yok ve mücadele veriyorsunuz. Kendiniz bir müddet sonra her şeyi öğrenmeye başlıyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Çiftlikteki kedilerden bahseden Kantar, "Onlara süt veriyoruz. Bir asker, bir çalışan gibi görevlerini yerine getiriyorlar. Ekosistem bir şekilde kendi içinde kendini dengeliyor." dedi.
Çiftlikteki hayvanları ticari ürün değil, Allah'ın emaneti gibi gördüklerini vurgulayan Kantar, Ankara'daki hayatını özlemediğini, çiftlikten uzaklaştığında aklının hayvanlarda kaldığını ve bir an önce dönmek istediği sözlerine ekledi.
Baba İlhan Kantar ise kızının yardım çağrısı üzerine Ankara'daki gözlükçü dükkanını kapatarak köye döndüğünü anlattı.
Çiftliğin kurulmasında devlet katkısının çok önemli olduğuna dikkati çeken Kantar, "Bana göre üretim yapmak bir ibadettir. Çalışanı Allah sever. Biz de burada devletimizin yardımıyla üretime devam ediyoruz. Esnafa, sanayiciye, köylüye, etrafa faydamız var. Biz üretirsek, güçlü olursak kimseye boyun eğmeyiz. Allah devletimize, Cumhurbaşkanımıza, milletimize zeval vermesin." ifadelerini kullandı.