Güncelleme Tarihi:
ÇORUM (AA) - GAZİ NOGAY - Yaklaşık 150 yıl önce yaşanan sürgünle anavatanlarından ayrılmak zorunda bırakılan Çerkezler, dil ve kültürlerinin tamamen yok olmaması amacıyla kendi topraklarına dönebilmek için Türkiye ve Rusya'dan kolaylık sağlanmasını istiyor.
Kafkas Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Aziz Özbek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2003 yılında kurulan ve şu anda 55 derneğin üye olduğu federasyonun, Çerkez kültürünün tanıtılması ve Çerkezlerin taleplerinin yerine getirilmesi konusunda çalışmalar yaptığını söyledi.
Ülke genelinde yaklaşık 50 ilde Çerkezlerin yaşadığını ifade eden Özbek, Türkiye'de küçümsenemeyecek bir çerkez nüfusunun bulunduğuna dikkati çekti.
Federasyon olarak 2014 yılını Çerkez toplumu için "Anadil Yılı" ilan ettiklerini dile getiren Özbek, yaptıkları girişimler sonucu ilk ve orta okulların 5, 6 ve 7’nci sınıflarında "Adigece" ve "Abazaca" dillerinin seçmeli ders olarak okutulabilmesini sağladıklarını vurguladı.
Özbek, Kayseri ve Kahramanmaraş'taki Çerkez derneklerinin öncülüğünde anadilde eğitim verecek öğretmenlerin yetiştirilmesi için çalışma yaptıklarını belirterek, eğitimler sonunda yaklaşık 50 öğretici yetiştirdiklerini kaydetti.
Çerkez çocuklarının, yurt genelinde 10’u Adigece, biri de Abazaca olmak üzere 11 okulda seçmeli ders olarak ana dillerini öğrenebildiğini ifade eden Özbek, şöyle konuştu:
"Dilini bilmeyen bir ulus, ne kadar direnirse dirensin kültürünü ve benliğini kaybediyor, adetlerini yerine getiremiyor. Adigece ve Abazaca, dünyada kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında ön sıralarda yer almaktadır. Çerkezlerin yaşadığı her bölgede nüfus yoğunluğuna göre mutlaka bir anadil sınıfı olmasını hedefliyoruz. Ancak burada bir sorun karşımıza çıkıyor. Öğrenciler ya da velileri okullarda anadilini seçmeye gittiğinde, yöneticiler bazen "öğretmen yok, yeterli sayı karşılanmadı' gibi bahanelerle onları vazgeçirmeye çalışıyor. Veliler çok ısrarcı olursa kabul ediyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı seçmeli ders konusunda bir düzenleme yaparak, 8 öğrenciden talep gelmesi durumunda o okulda ders açılmasına imkan sağladı. Bu konuda velilere mümkün olduğunca telkinde bulunuyoruz."
Özbek, üniversitelerde de çerkez dilleriyle ilgili bölümler açılmasını istediklerini vurgulayarak, Düzce Üniversitesi’nde Adige Dili ve Edebiyatı bölümünün açıldığını, Samsun ve Kayseri’deki üniversitelerde de bölüm taleplerinin olduğunu kaydetti.
- "Çocuklarım dillerini bilmiyor, konuşamıyor"
Çerkezlerin, 21 Mayıs 1864'teki soykırım ve sürgünle anavatanlarından çıkarıldıklarını anlatan Özbek, sürgünün ardından milyonlarca Çerkez'in Türkiye'ye yerleştiğini söyledi.
Özbek, bu yılın Çerkezler açısından önemli olduğuna dikkati çekerek, "Çünkü 2014 yılı, anavatanımızda soykırıma uğrayıp, sürülmemizin, 150’nci yılıydı. 150 yıl boyunca birkaç neslimizi, değerlerimizi kaybederek yok ettik, koruyamadık. Bu kapsamda bir planlama yaparak, çeşitli faaliyetler düzenledik" dedi.
Anavatanlarından ayrılan toplulukların dillerini ve kültürlerini unuttuklarını vurgulayan Özbek, şunları kaydetti:
"Bizler de 150 yıldır Türkiye'de yaşıyoruz. Ben 53 yaşındayım ve yaşıtlarım gibi dilimizi konuşabiliyorum. Ancak çocuklarım dillerini bilmiyor, konuşamıyor. Çocuklarım artık asimile oldu. Çünkü artık evlerimizde dilimiz konuşulmuyor. Federasyon olarak anadil konusundaki engellerin ortadan kaldırılması, anavatanına dönmek isteyenlere kolaylık sağlanmasını istiyoruz. Muhacerette kaldığımız sürece asimilasyonu engelleme şansımız yok ancak yavaşlatabiliriz. Bu kültürün modern çağa uydurabilmesi ve yaşatılabilmesinin tek çözümü, herkesin vatanına dönmesidir. Çok umutsuz değilim ama bu süreç devam ederse, torunlarımız ya da onların çocukları Çerkez kelimesinin ne anlama geldiğini bilmeyecekler."
Özbek, Türkiye'deki Kafkas halklarının genel olarak Çerkez olarak tanımlansa da kendi içlerinde ayrışarak farklı köylerde yoğunlaştıklarını ve kendi kültürlerini devam ettirdiklerini anlatarak, 1864 yılındaki sürgünün ardından Türkiye'ye gelen Çerkez topluluklarından Abhazların bir bölümünün Çorum'un Alaca ilçesine bağlı Gökören köyüne yerleştiklerini söyledi.
- "Kültür ve gelenekleri düğünlerde yaşatıyoruz"
Köyde eşiyle yaşayan 74 yaşındaki Muammer Karataş, dedesinin sürgün nedeniyle anavatanından ayrılarak bugünkü yaşadığı köye yerleştiğini belirterek, kendisinin de köyde doğup büyüdüğünü söyledi.
Yıllar geçtikte köydeki nüfusun düştüğünü ifade eden Karataş, "İlk başlarda köyümüz 8-9 haneymiş, sonradan etraf köylerden duyan, akrabası olanlar buraya gelmiş ve köy büyümüş. Şuanda bizim köyümüzde yaklaşık 70 hane. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı köyde yaşayan 4-5 aile kaldı" diye konuştu.
Karataş, anavatanlarından ayrılan Çerkezlerin artık dillerini konuşmadıklarını ve kültürlerini yaşamadıklarını anlatarak, 40-50 yaş üstündekilerin dışınrda anadilini konuşan kimsenin olmadığını söyledi.
Kültür ve geleneklerini düğünlerde yaşatmaya çalıştıklarını ifade eden Karataş, bunların da büyük kısmının kaybolduğunu anlattı.
Karataş, 2005 yılında Çorum'daki dernekte dil kursu açtıklarını dile getirerek, ilk başta 30 kişinin başladığı kursa bir süre sonra kimsenin katılım sağlamadığını söyledi.
Dil olmayınca örf ve adetlerin de unutulmaya yüz tuttuğunu belirten Karataş, "Bizi üzen çok şey var ama yapacak bir şey kalmadı. Bunları yapabilmek için kendi toprağın olacak, kendi anadilin olacak. Milleti millet yapan kültürüyle dilidir. Bunlar olmazsa bitiyor, ne yaparsan yap" diye konuştu.
Karataş, Çerkez kültürünün kendine has kurallarının olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizde biri evlenince, gelin, kaynanası ve kayınpederiyle 3-5 yıl konuşamazdı, onların ismini bile söylemezdi. Daha sonra konuşmaya başlardı. Ailede fikir çatışması olmasın, aile saadeti bozulmasın diye böyle yapılıyordu. Bugünün şartlarında çok ağır bir uygulama ama bizim kültürümüzde sorun olmuyordu. Artık bulunduğumuz kültürün uygulamalarını aldık. Şimdi herkes gülüyor oynuyor."