Güncelleme Tarihi:
ÇANAKKALE Kent Konseyi Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddete Karşı Çalışma Grubu, çocuk ihmal ve istismarının önlenmesi amacıyla başlatılan kampanya kapsamında “Hukukta Çocuk İstismarına Dair” konulu söyleşi düzenledi.
Çanakkale Kent Müzesi toplantı salonunda gerçekleştirilen “Hukukta Çocuk İstismarına Dair’ konulu söyleşide konuşan Çanakkale Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Güneş Pehlivan, Uluslararası Sözleşmeler, Türk Ceza Yargılaması ve Karşılaştırmalı Hukuk Kapsamında, çocuğun istismarı ve erken evlilikler hakkında bilgiler verdi.
Avukat Güneş Pehlivan yaptığı konuşmada, “4+4+4 Eğitim Sistemi ve Milli Eğitim Bakanlığı Açık Liseler Yönetmeliği 2014 değişikliği kapsamındaki yeni uygulamalar, Türkiye’nin sosyal yapısı ile birleştiğinde, kız çocukları örgün öğrenimin dışında kalmıştır. Bu eğitim sisteminin kabulünden sonraki öğretim yılında, 36 bin 401 çocuk öğrenime açık veya örgün sistemde devam etmemiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 230’ncu maddesinin 5 ve 6. fıkralarında resmi nikah yapılmaksızın evlenmenin, dinsel töreninin yapılmasını suç olarak kabul eden düzenlemenin kaldırılması ile yasal evlenme yaşı ve hukuken geçerli irade denetimi yapılmaksızın evlenmenin örfi töreninin yapılması pratiği artmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik kararlarında, resmi nikah yapılmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptıran kişinin evliliğinin yasal sonuç doğurmaması konusunda Türkiye lehine karar vermiş, bu düzenlemenin ayrımcılık yasağını ihlal etmediğini ve bu düzenlemeyle hukuken korunan yararın bulunduğunu kabul etmişken, Türk Ceza Kanunu’nun 230/5-6 düzenlemelerinin kaldırılması çocuğun istismarı ile mücadelede olumsuz etki yapmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 103’ncü maddesinin değiştirilmesiyle mağdura yönelik bir yaş kademelendirmesi getirilmiş ancak faile yönelik bir yaş kademelendirilmesi getirilmemiştir. Akranlar arası cinsel eylemin sonucunda uygulanan yaptırımın orantısızlığı üzerine bir düzenleme yapılması gerekirken, cinsel istismarla mücadelede etkin ve efektif bir yarar sağlamayacak bir düzenleme yapılmış ve bu düzenleme sivil toplumu, 12 yaşını dolduran istismar mağdurunun rızası kavramını fail lehine kullanılması endişesine sevk etmiştir. Hukuken geçerli rıza ve irade kavramı ile hukuki geçerliliği bulunmayan istek, arzu ve onay kavramlarının ayırt edilmesi ve bu konuda farkındalık yaratılması gerekmektedir. Temel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeler olan ve bağlayıcılığı bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, CEDAW ve Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi (İstanbul) Sözleşmesi'nin iç hukukta uygulanır hale getirilmesi gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesi tarafından kabul edilen, Kadın ve çocuk hakkı temelli sivil toplum kuruluşları ve Baroların mağdur lehine davalara katılma hakkını kullanması sağlanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nin denetleme kurulu olan GREVIO’ya, Türkiye, 2017 yılının Haziran ayında sözleşmenin pratiğine dair rapor sunacaktır. Sivil toplum kuruluşları ve bireyler de ‘gölge rapor’ olarak bilinen raporlarını sunma hakkına sahiptirler" diye konuştu.
Çocuğun istismarı ile mücadele için yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi ve uluslararası sözleşmelerin tam, etkin ve eksiksiz uygulanmasının sağlanması gerektiğini belirten Pehlivan, "Bununla birlikte kadın erkek fiili eşitliğine duyarlı bir toplum farkındalığı yaratılmalıdır” dedi.
Burak GEZEN / ÇANAKKALE, (DHA)
FOTOĞRAF