Zehirsiz gıda için gönüllü emeği

Güncelleme Tarihi:

Zehirsiz gıda için gönüllü emeği
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2020 13:47

Son zamanlarda gündemde olan gıda ile ilgili yasa teklifleri ve pandemi sürecinde sağlığımız ile ilgili artan endişemiz vücudumuza aldığımız besinler ve bunların içerikleri konusunda bir farkındalık yaratmaya başladı. Sebze, meyve, vitamin tüketimimiz arttı. Kamuoyunun yeterince dikkatini çekmese de gıda güvenliği ve sağlıklı gıda üretimini destekleyen çeşitli topluluklar kuruldu ve kurulmaya devam ediyor. Bu topluluklardan biri de Temmuz 2019’dan beri Bursa’da faaliyet gösteriyor. Bursa Gıda Topluluğu’nun gönüllü üyesi Gülçin Turhan hem Bursa’da temiz gıdaya nasıl ulaşırız, tüketicimizi nasıl destekleriz gibi soruları yanıtladı, hem de Bursa Gıda Topluluğu’nu anlattı.

Haberin Devamı

Bursa Gıda Topluluğu ne iş yapar?
Bursa Gıda Topluluğu tamamen gönüllü bir ekip ile kuruldu. Amacımız yerli üreten ve en önemlisi ilaç adı altında tanımlanan tarım zehirlerini kullanmayan üreticiler tarafından üretilmiş gıdalara ulaşmak, kendimizi zehirsiz beslemek ve yerli üreticilerimize de ekonomik olarak destek olmak. Diğer bir kriterimiz de üreticinin kendisine ulaşmak. Yani, gıdayı aracı bir kurumdan almak değil, üreticiden alarak üreticinin kendi emeğinin karşılığına almasını sağlamak.

KURULUŞ ÖYKÜSÜ

Bursa’da bir gıda topluluğu fikri nasıl gelişti?
İstanbul merkezli Yeryüzü Derneği adında bir kuruluş var. Kendi bünyelerinde (İstanbul’da) 13 tane gıda toplulukları var ve 10 yıldır bu işi yapıyorlarmış. Birkaç sene önce Yeryüzü Derneği Instagram sayfalarında “Bursa Gıda Topluluğu kuruluyor” diye bir duyuru yapmıştı. O çağrıyı görmüştüm ben ve toplantıya gittim. Yeryüzü Derneği bize rehberlik yaptı. Hem bu işi nasıl yaptıklarını anlattılar hem de üreticilerle tanıştırdılar.
İlk toplantıda yaklaşık 20 kişiydik, ikinci toplantıda bu sayı 10’a düştü. Topluluk olarak ilk sipariş verdiğimiz ay toplam 750 liralık bir sipariş verdik yaklaşık 15 üreticiye. Birinden 100 liralık, birinden 50 liralık belki. Sonra Instagram hesabımızı açtık, bir e-posta grubu oluşturduk ve ürünleri listeledik. E-posta yoluyla haberleştiğimiz bir grubumuz var… Sosyal medya ve internet yardımıyla böyle bir düzene girdikçe yavaş yavaş sayımız arttı. E-posta listemiz şu anda 200 kişiyi aştı! Her ay ortalama Bursa’dan 20-25 kişi sipariş veriyor. Özellikle pandemiden sonra herkesin bağışıklığını desteklemek istemesiyle de insanlar zehirsiz beslenmeye başladılar diyebiliriz.

Haberin Devamı

‘KASAMIZ TAMAMEN ŞEFFAF’

Zehirsiz gıda için gönüllü emeği

Peki dağıtımlar da kimler çalışıyor? Adım adım neler yapıyorsunuz?

Bu yıl devamlı olarak bizimle emek veren 5-6 gönüllümüz var. Gönüllülerden bir kişi muhasebe kayıtlarını tutuyor, ben gelen ürün listelerini toparlama ve yayınlama sorumlusuyum, aynı zamanda bazı üreticilerden de sorumluyum. Bir arkadaşımız ürün listelerini toparlıyor. Onun dışında diğer 4 arkadaşımız da üretici sorumlusu.
Ay başında herkes sorumlusu olduğu üreticiyle iletişime geçiyor. Dağıtım tarihimizi söylüyoruz, o tarih için ürün listeniz ve fiyatınız nedir diye soruyoruz. Ben bilgileri toplayıp bilgisayara (excel dosyası halinde) kayıt tutuyorum, sonrasında gıda listelerini e-posta grubumuza gönderiyorum. Haftalık dağıtım yapıyoruz. Kabaca dağıtıma bir hafta kala herkes siparişlerini veriyor. Bu siparişleri görevlimiz topluyor ve üretici görevlisi arkadaşlara bırakıyor.
Sipariş verenler ister dağıtımdan önce bizim banka hesabımıza ücretleri havale ediyorlar, isterlerse elden teslim ediyorlar. Sonrasında biz üreticilere paralarını yatırıyoruz, kargoları ödüyoruz, ödemelerimiz bittiğinde kasada belli bir miktar para kalıyor. Muhasebecimizin alınan ödemeleri, üreticiye yapılan ödemeleri, kargo ücretlerini ve diğer detayları listelediği bir dosyası var. Bu dosyaları herkese açık bir şekilde yayınlıyoruz yani kasamız tamamen şeffaf. Hiçbir kâr amacımız yok. Tamamen gönüllü emeğiyle çalışıyoruz.
Dernek olarak ortak bir karar aldık, üreticiden gelen satış fiyatına ek %10’luk bir rakam koyuyoruz. Bu rakamı gerekli birçok şey için kullanabiliyoruz. Kargo masraflarını ödüyoruz. Ürünlere pestisit testi yaptırmak istersek bunun ücretini ödüyoruz. Kaza payı dediğimiz bir şey var. Örneğin üreticiden salça istedik, taşıma sırasında kargocu birkaç şişeyi kırmış, bu kayıpları o ekstra %10’dan, yani kendi kasamızdan karşılıyoruz. Bunu üreticiyi mağdur etmemek adına yapıyoruz. Bu konuları aynı İsviçre demokrasisi gibi e-posta grubumuzda konuşup birlikte karar alıyoruz.

Haberin Devamı

TARIM ZEHRİ YEMEK İSTEMİYORUZ

Zehirsiz gıda için gönüllü emeği

Üretici seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?*

Küçük üretici. Devasa, şirketleşmiş üreticileri istemiyoruz.
Zehirsiz üretici. Tarım zehri yemek istemiyoruz.
Aracısız üretici. Emeğinin karşılığını üretici alacak. Aracılar nedeniyle biliyorsunuz ki tarlada 10 kuruş olan bize 10 liraya geliyor. Biz 8 liraya alalım, ucuz alalım, üretici de daha fazla kazansın istiyoruz.
Organik sertifikası beklentimiz yok. Kendi beyan formumuz var. Farklı şehirlerden başvuran üreticiler için oradaki gıda topluluklarına danışıyoruz. “Bahçesine gittiniz mi, zehir atıyor mu?” diye soruyoruz. Topluluk olarak üreticiyi ziyaret edebiliyoruz, iletişimi koparmıyoruz. Kooperatifleri destekliyoruz. Fakat, zehirsiz üretmesi ve atalık tohum kullanılması gibi şartlarımız var.
Kadınları destekliyoruz. Kadın kooperatifleriyle çalışıyoruz. Hatta ödeme teslimi yaparken direk kadınlara vermeye çalışıyoruz. Onlara aile baskısı ve şiddet gibi başka nedenlerle ulaşılamaması riskini almak istemiyoruz.
Peki, nasıl güveniyorsunuz?
Bizim esasımız aslında güven! Başımıza gelen bir olayı anlatayım. İki yıldır İstanbul’da gıda topluluğu çalıştayları yapılıyor. Her sene farklı ülkelerin gıda topluluklarından görevliler geliyor. Polonya’dan gelen bir gönüllüye sormuşlar, “Nasıl güveniyorsunuz?”. Gönüllü soru karşısında dehşete düşmüş, “Güveniyoruz, beyan ettiler ya!” demiş. Biz de böyle işliyoruz.
Fakat şu da var, güvenip üreticiyi listeye alırız ama şüphelenirsek İzmir Yüksek Teknoloji’ye pestisit analizine veya içerik analizine gönderebiliriz. Daha önce birkaç üreticinin ürününü gönderdik. Biz Bursa topluluğu olarak bir sıkıntı yaşamadık. Fakat, iletişimde olduğumuz gıda topluluklarının listelerinden çıkan üreticiler oldu. Büyük bir ağımız ve denetim sistemiz var. Üretici listesinden çıkanlar, bir daha o listeye giremiyor.

Haberin Devamı

‘BURSA’DA ÜRETİCİ BULAMADIK’

Bursa’nın tarım politikası konusunda bir bilginiz var mı? Sizin verimli bulduğunuz tarım politikaları ile uyumlu mu?
Bizim en çok istediğimiz şeylerden biri ‘topluluk destekli tarım modeli’ ile çalışmak; bunun en güzel örneği Ankara’da Güneşköy (eko köy). Onlar bir tüketici ağı oluşturuyor, kapasitelerinin ürün ulaştırabileceği kadar kişinin kaydını alıyorlar. Yani abonelik sistemi ile çalışıyorlar. Peşin parasını verip bir senelik bu eko köyün ağında olan tüketiciye her hafta (örneğin) 7 kiloluk mevsim sebze meyvesinden paket götürülüyor. Hem tüketici mevsimsel besleniyor hem de yerli üreticiye zehirsiz ürettirmiş oluyorlar.
Aslında bizim istediğimiz böyle bir sistem ama Bursa’da üretici bulamadık. ‘Organik yapılır mı? Ne gerek var!’, ‘Siz 500 kilo biber alacak mısınız, söz verin!’. İşte böyle yorumlar alıyoruz. Bursa’nın sanayi şehri olmasının da olumsuz etkisiyle biz ne yazık ki ürünlerimizi en yakın Bilecik’ten alıyoruz.
Bursa’da arsaları inşaata vermek ile ilgili büyük bir heves var. Köylerin çevresine sanayi yapılmış. Bursa’daki durum dışında, genel konuştuğumuzda Türkiye’nin tamamında köyler yaşlılara kalmış. Köylü bir elinde bastonla çapa yapamıyor. Ne yapsın? Zehri basıp geçiyor…
Halihazırda Türkiye’nin her yerinden üreticiye yardım ediyoruz. Fındık üreticimiz Giresun’da. Mevsimi geldi, üreticimiz kaç kilo alacağımızı sordu. Yine liste ile çalışacağız dedik. Birkaç hafta sonra paraya ihtiyacı olduğunu söyledi. “Ben size bu sene mal veremeyeceğim, toplu halcilere vermek zorundayım” dedi. 800 kilo ürün çıkmış, biz topluluğumuzdaki tüketicilerle konuştuk. 80 kilosunu toplu aldık, elimizden geldiğince destek olmaya çalıştık.

Haberin Devamı

KÖYLÜNÜN DEVLETTEN GELECEK YARDIMA İHTİYACI VAR

Köylerde tarımın canlandırılması için ne yapılabilir?
80 darbesinden önce her köyde bir devlet memuru ziraat mühendisi varmış. Köylüye her sorununda akıl verilmiş. Örneğin, sirkeli su sık, sabunlu su yap, geçer dermiş. Köylünün devletten gelecek böyle girişimlere, yardımlara hala ihtiyacı var…

Gıdaların ithal edilmesinin bize küçük çapta ve büyük çapta ne gibi etkileri var? Bu şehirler arası ve ülkeler arası da olabilir?
Gıda topluluklarının mantığı çok basit: Yerel beslenmek. Biz Bursa Gıda Topluluğu olarak şu anda kargoya mahkumuz. O da Bursa’da temiz yetiştiren üretici bulamadığımız için. Belki bu yazı sayesinde bizden haberdar olmayan üreticilerle iletişime geçeriz. Kargo ciddi bir maliyet. Gıdaları ithal etmek taşıma sürecinde kullanılan petrol ve yayılan gazlar sebebiyle küresel ısınmaya yol açıyor. Hem iklim krizini arttırıyor hem de yerli ekonomiyi zedeliyor. Şu an ülkemizin büyük sorunlarından biri ithalat… Kanada’ya mercimeği biz sattık, şimdi onlar bize geri satıyor!

Haberin Devamı

GIDA YASALARI MERCEK ALTINDA

Zehirsiz gıda için gönüllü emeği

Özellikle geçen haftalarda gıda içerikleri hakkında bilgilendirici haberlerin engellenmesi (veya ‘gıda haberleri sansürü’) üzerine bir yasa teklifi gündemdeydi. Bu tarz haberlerin halkı korkuya sevk edeceği söylendi. Bu yasanın meclise gitmesi engellendi. Peki, bizi bekleyen tehlike neydi?

Yasa kabul edildi varsayalım. İlk olarak, gıda içeriklerinin ne olduğunu bilemeyeceğiz. Pestisitlerin bize nasıl zarar verdiğini kimse bize bildiremeyecek. Uzman (gıda ve ziraat mühendisi) olmayı şart koşmuşlar. Sonuçta bu bilgi eksikliği ile üretici korunmuyor, tüketici de korunmuyor. Sen, ben değil, büyük üretici korunuyor.
Bu yasa daha önce de gündemdeydi. Yine bir eylem oldu, geri çektiler. Bir daha gelir. Halkın tepkisiyle çekildi bu yasa. Fakat, halk bilinçlenip tepkiyi büyütmezse bu yasalar yine gündemde olacak.

Önümüzdeki günlerde TBMM’de onaylanması gereken bir de ‘Torba Yasası‘ var. ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘ olarak tanımlanıyor. Olası etkilerinden bahseder misiniz?
Bu yasa ile ağaç kesen şirketlere bir yaptırım uygulanmayacak, sadece uyarılacak. Murgul ve Kaz Dağları gibi doğal güzellikler mahvolacak. TEMA vakfının analiz raporuna göre Kaz Dağlarının %98’i ve Muğla’daki milli parklarımız maden arama ruhsatlıymış. Bu bilgilere kulak verip, doğamıza sahip çıkmak zorundayız. Unutmayın, üstü altından değerlidir.

Tarıma zarar verecek yasaları engellemek ve tüketiciyi bilgilendirmek için Bursa Gıda Topluluğu’nun çalışmaları var mı?
Diğer gıda toplulukları ile ortak çalıştaylar düzenliyoruz. Bu sene üreticiye yönelikti. Temiz tarım yapan bir üretici geliyor, diğer üreticilere nasıl bir yol izlenmesi gerektiği konusunda rehberlik ediyor. Geçen sene halka açık bir çalıştay yaptık. ıdanın geleceği ile ilgili oturumlar düzenledik. Bireysel olmasa da topluluklar halinde çok şey yapıyoruz.
Aynı zamanda sosyal platformlarda da yer almaya devam ediyoruz. Buğday Derneği’nin önderlik ettiği Zehirsiz Sofralar Platformu ile 23 tarım zehri yasaklandı. Biz de onlara destek olmaya çalışıyoruz. Hali hazırda organize etmeye çalıştığımız bir de ‘Eko Harita’ var. Türkiye’nin her yerinden gönüller ile temiz üretim yapan üreticinin harita üzerinde bulunabildiği, online bir proje bu. Hala yapım aşamasında, fakat pandemi sürecinde olsak bile internet üzerinden çalışmalara devam ediyoruz.

İLETİŞİM
bursa Gıda Topluluğu’na üretici, tüketici veya gönüllü olarak katılmak isterseniz aşağıdaki iletişim adreslerinden ilginizi belirtebilirsiniz.
Instagram – @bursa.gida.toplulugu
E-posta – bursagidatoplulugu@gmail.com

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!